Açıklama: Milli eğitimde öğretmenim. İki çocuğum var. Kocam da ben de elhamdülillah hayırlı hizmetlerde koşturmaya çalışıyoruz. Öğretmenliğimin dışında rehberlik işlerim var. Çocukların hazırlanıp okula götürülmesi, okuldan alınması, eşimin bakımı görümü de eklenince içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Eşim, öğretmenlikten istifa etmemi istiyor ama bu işin tecrübelileri müsaade etmiyor, ihtiyaç var diyor. Bu durumda ben ne yapmalıyım? İstifa etmesem yükü kaldıramıyorum ve ailemi ihmal ediyorum. İstifa etsem mesul olurum diye korkuyorum.
İnançlı bayanların ev dışında olması bugün bir zarurettir. Zaruretler ise miktarınca yapılır, takdir edilir. Bir bayanın dışarıda olması, evinin huzurunun kaçmasına sebebiyet veriyorsa, zaruret sınırları aşılıyor demektir ki bu caiz değildir. Evet, hizmet şart olmakla ve buna ihtiyaç duyulmakla beraber, ailelerin korunması, huzuru ve mutluluğu da dinimizin bir emridir. Öyleyse bayanlar, dışarıda makul çerçevede bulunmalı, evini de ihmal etmemelidir. Bunun için de mesai tanzimi gerekmektedir. İşinizi ağır tutmayacak, ağırlaştırılmış bir iş almayacaksınız, evinizi ve ailenizi de kollayacaksınız. Mesela, akşam 18’den sonra dışarıda kalmamalısınız. Hele bir de akşam evinizde ağırlayacağınız misafirleriniz varsa, aslında bunu da hizmet olarak kabul etmeli, diğerini olabildiği kadar yapmalısınız. Bu noktada kocanız haklı; bir koltukta üç karpuz birden taşımaya çalışıyorsunuz ki bu, bir kadın için teklif-i mâlâ yutaktır ve caiz değildir. Kanaatimizce öğretmenliğinizi makul çerçevede yapın, okuldan çıkınca evinize gelin ve aileniz ve misafirlerinizle meşgul olun. Birime çok karışmayın. Eğer böyle bir karar almazsanız, hem kendinizi hem de ailenizi dağıtırsınız. Hizmet ise insanları dağıtmak için değil toparlamak için yapılır. Hele hele aile için hizmetin büyük bir hassasiyeti vardır. Fakat maalesef bu hassasiyet bugün yeterince korunamıyor.
İkinci bir husus, hizmetin en güzeli devamlı olanıdır. Birden pek çok işi üzerine alan sonra tabii olarak yarı yolda yorulup kalan sonra da hizmetten soğuyan ya da işlerden elini çeken veyahut da hastalanıp tamamen atıl hale gelen insan sayısı az değildir. Hâlbuki makul şekilde hizmetler verilse, hem insan yaptığı işten zevk alır hem de devamlı çalışır. Şimdi siz bir bayan olarak verilen hizmetleri geri çeviremiyorsunuz, bu sizin hissiyatınızda var. Ablalarınız da sizin başka işlerinizin olduğunu ya bilmiyorlar, ya bilmezlikten geliyorlar ya da ehemmiyet vermiyorlar. Onlar da hissi davranıyor ve kendi işlerini en önemli iş olarak görüyorlar. Bu bakış açısı, bir anlamda güzeldir, işe konsantrasyonu sağlar ancak diğer taraftan dengesizliğe de sebebiyet verebilir. Öyleyse siz burada akşamki işlerinizi de hesaba katarak iradi olarak bir yerlere dur diyeceksiniz. Ünite işlerinizi askıya alacaksınız ya da öyle bir mesuliyetiniz olmayacak ve iki iş yapacaksınız: Öğretmenlik ve evdeki işleriniz. Bu arada mecburen evde olacağınız için çocuklarınız da eşiniz de sizden memnun olarak ailece vakit geçirebileceksiniz. Bu konuda eşinizin de sizi dengeleme ve tavrını ortaya koyma hakkı vardır.
Burada kimse sizi hizmetten kaçmakla suçlayamaz/suçlamamalı. Zira niyetiniz hizmet etmemek değil, hizmeti devamlı kılmaktır. Zaten yaptığınız bir hizmet vardır. Hiç kimse size niye hizmet etmiyorsunuz diyemez/dememeli. Yapacağınız şey, sadece kendinizi dengelemeniz.
İşin bir diğer yönü de şudur: Kadının esas yeri evidir. Bugün dışarı çıkıyorsanız bu “hizmet maksadıyla” ve “ihtiyaç ölçüsünde”dir ya da öyle olmalıdır. Hizmet ediyorum diye evi ihmal ediyorsanız, mesul olursunuz. Çünkü kocanızın ve çocuklarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. Öyleyse bir an önce hayatınızı bir dengeye oturtmalısınız.