Çocuğun ana-babasına karşı vazifelerini şöyle özetleyebiliriz.
Allah ve Rasûlünden sonra en çok saygı ve hürmet duyacağımız kişiler, varlık sebebimiz olan ana-babalarımız olmalıdır.
Onlara ait vazifelerimizi severek yerine getirmeli, konuşurken dikkatli olmalı, kırıcı söz söylememeli, daima güler yüz, tatlı dille mukabele etmeliyiz. (fikirlerini beğenmesek bile)
Madden onları dilenci durumuna düşürmemeli, bakım evlerine bırakmamalı, ihtiyaçlarını karşılamalı, varsa vasiyetlerini yerine getirmeliyiz.
Gurbette iseler telefonla, mektupla hal hatırlarını sormalı, yer yer imkân oldukça ziyaretlerinde bulunmalı, hediyeler vermeli, vefat etmişler ise hayır duada bulunmalıyız.
Talebe isek iyi çalışmalı, masraflarını boşa çıkarmamalı, hayır dualarını almalıyız. Beddua alan nice evlatların perişan olup, felâketten felâkete sürüklendiklerini duymuşuzdur.
Yedi yıl felçli yatan bir ananın varlığının, evlâdı rahatsız ettiğini, evlâdın anasına eziyet ettiğini, neticede ananın bedduasıyla aynı yerde, aynı evde felç olan o evlâdın, anamın bedduası deyip deyip ağladığını, gözlerimle gördüm ve kulaklarımla duydum.
Unutmamak lâzımdır ki, ömrün olursa sen de ana-baba olacak, sen de ihtiyarlayacak, onların durumuna düşeceksin.
Dünyanın “etme bulursun”dünyası olduğu, kalbin bir köşesinde saklı bulunmalıdır.”Cennet, anaların ayakları altındadır.” (el-Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ) gibi mesajlara kulak verilir, hayata hakim kılınırsa dünyamız dahi cennetin bir köşesi haline gelebilir.
M. Ali Şengül