Çocuklar fizik, kimya, astronomi, atom fiziği ve benzeri pozitif bilimleri tahsil ederken onların bu seviyedeki kültürlerine paralel olacak şekilde “akâid-i hâkka-i İslâmiye”nin anlatılmasında zaruret vardır. Maddecinin maddeyi esas alıp herşeyi ona bağlamasına mukabil, mümin de maddeyi, Allahu Teala’ya, ahirete, Kur’ân ve iman mevzuunda yerinde değerlendirmelidir. Evet, bütün tarihî maddecilerin boğulduğu madde bataklığında, müminler gül bitirmesini bilmeli ve bütün eşya ve hadiseleri Allah’ın varlığının şahidleri olarak görüp değerlendirmelidirler.
Çocuk her gün fünûn-ı müspete adına, ilk öğretimden liseye, ondan üniversiteye aldığı öğrenime mukabil; evde ve aile muhitinde o ölçüde dînî eğitim almıyorsa onun kayması, inhiraf etmesi muhakkak ve mukadderdir. Onun okul ve çevresinde edindiği bilim/kültür seviyesi yakın takibe alınıp da muhtemel çarpık düşüncelere vaktinde müdahale edilmezse okuyup öğrendiği şeyler küfre vasıta haline getirilebilir. Oysa ki ilimler, Allah’ın (cc) varlığının ve birliğinin en açık delilleridirler.
Evet çocuk, felsefe tahsil etmesine ve muhtemel bir kısım şüphe ve tereddütlere sürüklenmesine mukabil, akıl, mantık ve ilimlerin olumlu değerlendirilmeleriyle desteklenmezse, daha sonraları ciddi bunalımlara girebilir. Binaenaleyh, onun akliyata dair bilgiler ölçüsünde, yine aklî, mantıkî ve bedihî delillerle takviye edilmesi zaruridir. Maddecilerin varlıktaki nizamı tabiata vermelerine ve bu mevzuda bir kısım felsefî nazariyelerle demagoji yapmalarına mukabil biz de, yaratılışındaki bedahet ve kâinattaki nizamın dili ile her şeyde müşahede edilen kanunların hükümfermâ olması gibi hususları anlatarak, bunların hepsinin Allah’ın (cc) iradesinde olduğu gerçeğini onun zihnine nakşetmeliyiz. Ancak bu sayede değişik nazariyelerin onda hasıl edebileceği şüphe ve tereddütleri önleyebiliriz.
Evet akla, hayale gelmedik tahrif ve çarpıtmalarla onun kafasına yüklenen sakîm malumata mukabil onun kafasını sahih malumatla donatmalıyız ki o, herhangi bir şaşkınlık yaşamasın. Mahiyet itibariyle her şey ilme bağlıdır. Cehalet, dinin de dindarın da en büyük düşmanıdır. Öyle ise, cahillerin akla hayale gelmedik hilelerle nesli ifsat etmelerine karşılık, müminler de vatanına, milletine, köküne bağlı kimseler ve dinine, diyanetine, ilimlere, fenlere açık ve kendi tarih ve coğrafyasına sahip çıkan nesiller yetiştirmek mecburiyetindedirler.
Kaynak: Çekirdekten Çınara