Fetvaya esas olan görüşe göre, zekâtın vücubu fevrîdir. Yani kişi nisap miktarı mala ulaşıp, üzerinden de bir yıl geçtiğinde, geciktirmeden zekâtını hemen vermesi gerekir. Bundan dolayı fakihlerimiz özürsüz olarak zekâtını tehir edenin günahkâr olacağını ve hatta şahitliğinin kabul edilmeyeceğini ifade etmişlerdir. Çünkü fakirin hakkı, acele olan işlerdendir. Zekâtın geciktirilmesine özür olarak, zekât almaya layık birinin bulunamaması veya hastalık gibi şeyler gösterilebilir.
Ancak kişi özürsüz olarak zekâtını vermemiş olsa bile, bu miktar onun üzerinde borç olarak durur. Dolayısıyla bu borcu hemen ödeme cihetine gidilmelidir. Bunu yaparken de, öncelikle içinde bulunduğu senenin zekâtını ödemeli, daha sonra da geçmiş senelerdeki zekât borcunu hesap ederek bunu ödemelidir.