Ergenlik çağında sıklıkla karşılaşılan problemler, karşı cinse yönelik iletişimle ilgili veya duygusal sorunlardır.
Yapılan araştırmalar, anne babanın gençle iletişiminin uygun şekilde olmasının bu sorunlarla başa çıkmayı kolaylaştırdığını göstermektedir. Karşı cinsle aşırı yakınlaşmalar da, aşırı çekingenlik de çeşitli sorunları beraberinde getirmektedir. Ergenlik çağındaki gençlerde karşı cinsle ilgili sorunlarda kişilikle birlikte çevre, âdet ve gelenekler de etkili olup bu sorunlardan bazıları şunlardır: Karşı cinsten bir kişiyle gerektiği halde konuşamama. Konuşurken aşırı çekingenlik, terleme, yüz kızarması.
Karşı cinsten birine duygusal yakınlık duyma ve onun da ilgi gösterdiğini zannedip aşırı hayal kurma. Hayal ettiği gibi olmayınca hayal kırıklığına uğrama, gençlerin karşı cinsle flört edip geleceklerini olumsuz şekilde etkileyecek kontrolsüz davranışlarda bulunmaları.
İki Kelimeyi Bir Araya Getiremezler
Üniversitede okuyup arkadaşından ders notu bile isteyemeyen, arkadaşı dersle ilgili bir soru sorduğunda iki kelimeyi bir araya getirmekte zorlanan gençler çoktur. Çalışma hayatı karşı cinsle zaman zaman diyaloğu gerektirir. Fakat ölçüsüzlük bu diyaloğu zorlaştırmaktadır. Bunun tam tersi, henüz hayatı insanları tanıyamadan karşı cinsten bir kişiye aşırı bağlanan gençler çoğunluktadır. Gencin okulda veya dershanede öğretmenlerinden birine aşırı hayran olması ve bu duyguyu karıştırması da ergenlik çağında karşılaşılan problemlerdendir. Bu bazen karşı cinse, bazen de kendi cinsine olabilir. Bunda aile içi sorunlar ve model eksikliği etkili olmaktadır. Anne veya baba modelinin eksikliği, anne veya babaya aşırı bağımlı olmak ve benzeri eksiklikler; kişide duygusal yakınlık arama gibi nedenlerle gencin hayranlığı, duygusal yakınlıkla karıştırması olayı; tecrübeli bir öğretmenin ölçülü davranışlarıyla sorun haline dönüşmeyebilir. Fakat tecrübe eksikliği veya öğretmenin kendi sorunları olması geçici bir hayranlığın problem haline dönmesine yol açabilir. Böyle durumlarda aileden birinin gençle yakın ve sevecen iletişim içinde olması bu kritik dönemleri kolay aşmasına yardımcı olur.
Yine karşı cinsle çok fazla yakınlaşma, sık sık flört ettiği kişileri değiştirip yaşadıkları problemler sebebiyle derslerine konsantre olamama da bilhassa psikolojik problemleri olan gençlerde görülmektedir.
Ölçüyü Nasıl Sağlamalı?
Ergenlik dönemi, hayatın en fazla uyum gerektiren dönemlerindendir. Bununla beraber bu dönem her gençte zor geçmez. Küçük yaştan itibaren iyi bir aile eğitimi alan, kendine güvenen, zayıf ve kuvvetli yanlarını bilen insanları tanımaya çalışan gençler bu dönemin sosyal, duygusal, zihinsel ve biyolojik değişikliklerle birlikte ortaya çıkan sorunlarıyla daha kolay başa çıkabilmektedirler. Bu dönemde genç, ailesiyle ne kadar yakın ve duygusal iletişim içinde olursa o kadar karşı cinsle iletişimdeki risklere karşı hazırlıklı olup ölçülü davranır. Bu ölçü, bakışlar, mesafe, konuşulan konular, ses tonu gibi her yönde kendini gösterir. Karşı cinsle iletişimin sınırları dini ve ahlaki değerlerle belirlenmiştir. Bunun dışında içinde yaşanılan toplum normlarına karşı duyarlı olmak da sosyal uyumun şartlarındandır. Yine eş seçimi için uygun zamanı bilmek ve acele etmemek duygusal hazırlık açısından önemlidir. Kişinin kendisine zarar verecek davranışlarda bulunmaması esastır. Bu da aile içinde öğrenilir.
Farika Teymur Artır