Bu ancak zaruret durumunda olur ki nadiren yaşanır/yaşanmıştır. Aişe validemiz, kendisine soru sormaya gelen erkeklere perde arkasından cevaplar vermiştir ama bu biraz da Aişe validemizin hususi konumuyla alakalıdır. Zira o, Efendimizin zevcesidir ve Efendimizin yaşantısına dair incelikleri bilen bir kadındır. Dolayısıyla kendisine her zaman erkeklerden soru soranlar olmuştur. Ayrıca Efendimiz’in sallallahu aleyhi ve sellem’in bütün hanımlarının, ümmetin anneleri konumunda olmaları da göz ardı edilmemelidir.
Genel itibariyle, bir erkek bir kadına dini bir soru sormayacak/soramayacak denemez. Fakat dediğimiz gibi bu durum, nadir olur ve örfte de kadın erkeğe değil, erkek kadına dini öğretmiştir. Bunda, kadının hususi durumu, kadın erkek arasındaki hassasiyetler rol oynamıştır.
Tarih boyunca veli ve âlim kadınlar olmuştur ama genellikle bunlar kadınlarla ilgilenmiş ve onları bilgilendirmişlerdir. İşin esası da budur. Evet, kadınların kadınlara erkeklerin de erkeklere tebliğde bulunması esastır. Ancak, bir erkeğin kadınlara tebliğde bulunması, ders ve vaaz vermesi, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem tarafından da uygulandığından dolayı daha yaygındır ve belli şartlarda caizdir. Şartları ise, erkekle kadının yalnız kalmaması, ders esnasında ses, bakış ve davranış kaidelerine uygun davranılmasıdır. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, kadınlara yaptığı özel sohbetine giderken Hazreti Bilal’i de (r.a) yanında götürmüştür.