Pek çok hadis-i şerifte ve fıkıh kitaplarında yer alan nebiz kelimesi, daha çok hurma ve kuru üzümün suya atılması ve sonra da bunun ateşte kaynatılmasıyla elde edilen içecekler için kullanılmış ve hem sarhoş edici hem de sarhoşluk vermeyen içecekleri içine almıştır. Zaten bu şekilde elde dilen bir içecek ilk yapıldığı anda sarhoşluk vermeyecek fakat bir süre bekletildiğinde yavaş yavaş alkolleşmeye başlayacaktır.
İbn Teymiye’nin şu açıklamaları da bunu desteklemektedir:
“Ulemadan bazıları, Allah Resûlü’nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) içmeye ruhsat verdiği ve sahabenin de içtiği nebizin sarhoşluk veren nebiz olduğunu zannetmişlerdir. Hâlbuki vakıa bunun tersinedir. Bilakis Allah Resûlü ve sahabe-i kiram kuru üzüm ve hurma gibi bir gıdayı suya atıyorlar ve bunlar da suyun içine tatlılığını bırakıyordu. Onlar tahammur edinceye (alkolleşinceye) kadar bunu içiyorlar, tahammur ettiğinde ise bu nebizleri içmiyorlardı.”[1]İbn Teymiye, Mecmu’u’l-fetâvâ, 34/195
Suyun içine bırakılan kuru üzüm ve hurmadan iki şekilde içecek/içki yapılmaktadır: Brincisi bunları ateşte pişirerek diğeri de ateşe koymadan. İlkine, nebizü’t-temr ve nebizü’z-zebib denirken, diğerine de, naki’ü’z-zebib ve naki’ü’t-temr denmiştir.
Nebiz kelimesi genellikle kuru üzüm ve hurma için kullanılmış olsa da, suya atıldıktan sonra ateşte kaynatılması suretiyle diğer meyve ve yiyeceklerden de nebiz elde etmek mümkündür. Buradan da anlaşılacağı üzere nebiz, genel itibarıyla içki için değil, hoşaf veya şıra olarak tüketilmek üzere elde edilen bir içecektir. Fakat özellikle sıcak havada bekletilen nebizin bir süre sonra sarhoş edici olacacağı da unutulmamalıdır. Bununla birlikte, nebizin doğrudan içki olarak yapılması da mümkündür.
Hanefi mezhebine göre nebizin hükmü nedir?
Hanefiler, hurma ve kuru üzümden yapılan nebizin mayalanmış ve keskinleşmiş olsa bile içilmesini helâl görmüşlerdir. Aynı şekilde Hanefilere göre ister keskinleşmiş olsun ister olmasın hurma ve kuru üzüm suyunun karıştırılarak azca pişirilmiş hâli de helâldir. Buna halitan denir. Hanefilerin helâl gördükleri bir diğer içecek de, bal, incir, buğday, arpa ve darı gibi yiyeceklerden yapılan nebizdir. Yukarıda geçtiği üzere, Hanefî mezhebine göre kaynayarak üçte ikisi giden üzüm suyu da (müselles) helâldir.[2]Serahsî, el-Mebsût, 24/5-6; Aliyyü’l-kârî, Fethu bâbi’l-inâye, 3/46-49.
Zira Ammar b. Yâsir, Hz. Ömer’in onu yemeği tatlandırmak için kullandığını ve bu sebeple kendisinin de onu içmeye devam edeceğini söylemiştir. Diğer yandan Hz. Ömer onunla ilgili şöyle demiştir: “Şeytanın nasibi gidene kadar içeceklerinizi pişiriniz (kaynatınız). Hiç şüphesiz içeceğin üçte ikisi şeytanın, üçte biri de sizin nasibinizdir.” (Nesâî, “Eşribe”, 53; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 8/301 (17884).) Ayrıca müsellesin azının helâl olmasıyla ilgili olarak, onun katı olduğu için azını içmenin fesada sebep olmayacağı ve şarabın hilafına onun azını içmenin çoğunu içmeye davet etmeyeceği söylenmiştir.[3]Aliyyü’l-kârî, Fethu bâbi’l-inâye, 3/46.
Ebû Hanife ve Ebû Yusuf’un bu içkilerin sarhoş etmeyen miktarının helâl olduğu konusundaki en önemli delilleri şu hadis-i şeriftir: “Hamrın bizatihi kendisi, diğer içeceklerin ise sarhoş edici miktarı haram kılınmıştır.” [4]Dârakutnî, Sünen, 4/256; Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, 8/297; Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, 10/338.
Hanefiler, yukarıda azının da çoğunun da haram olduğunu belirttikleri dört çeşitin dışındaki nebizlerin helâl olmasını iki şarta bağlamışlardır: Buna göre bir, bunlar zevk ve eğlence kastıyla içilmemeli bilakis güç ve kuvvet kazanma kastıyla içilmeli; ikincisi de bunları içen kimse zann-ı galiple sarhoş olmayacağından emin olmalıdır. Bu içecekler oyun ve eğlence kastıyla içildiklerinde haram olacağı gibi, onları içen kimse zann-ı galiple sarhoş olacağını bilirse yine bunların içilmesi haram olur. Eğer kişi sarhoş edecek derecede bunları içerse kendisine had cezası uygulanır.[5]İbn Âbidin, Reddü’l-muhtâr, 10/33-34; Mevsılî, el-İhtiyâr, 3/512; Aynî, el-Binâye, 9/537.
Hanefî mezhebiyle ilgili bu hükümler İmam Âzam ve Ebû Yusuf’a aittir. İmam Muhammed ise, içkinin hangi maddeden yapıldığına bakmadan, sarhoş edici bütün içkilerin haram olduğunu söylemiştir. Yani ona göre üzüm, kuru üzüm ve hurmanın yanı sıra, bal, incir, buğday, arpa ve mısır gibi daha başka yiyecek ve içeceklerden elde edilen içkilerin de azı ve çoğu haramdır. İmam Muhammed’in bu hükmünün dayanağı, “Her sarhoşluk veren şey hamrdır ve her sarhoş edici haramdır”[6]Buharî, “Eşribe”, 1; Müslim, “Eşribe”, 73; Ebu Davud, “Eşribe”, 5., “Çoğu sarhoş edenin azı da haramdır.”[7]Ebû Dâvud, “Eşribe”, 5; Tirmizi, “Eşribe”, 3; İbn Mâce, “Eşribe”, 10; Nesâî, “Eşribe”, 25. hadisleriyle kıyas delilidir.
Daha sonra gelen Hanefî fukahası, insanlar arasında fesadın yayıldığını, bu içeceklerin ibadet ve taate kuvvet vermesi maksadıyla içilmediğini bilakis fâsıkların bir araya gelerek bunları eğlence ve sarhoş olmak kastıyla içtiklerini gerekçe göstererek fetvanın İmam Muhammed’in görüşüne göre verildiğini ve böylece insanların bu içecekleri içmekten mutlak olarak menedildiğini söylemişlerdir.[8]İbn Âbidin, Reddü’l-muhtâr, 10/36; Mevsılî, el-İhtiyâr, 3/512-513; Kâsânî, Bedâiü’s-sanâî, 5/116.
Kaynak: Yüksel Çayıroğlu, İslam Hukukuna Göre Helal Gıda
Dipnotlar
⇡1 | İbn Teymiye, Mecmu’u’l-fetâvâ, 34/195 |
---|---|
⇡2 | Serahsî, el-Mebsût, 24/5-6; Aliyyü’l-kârî, Fethu bâbi’l-inâye, 3/46-49. |
⇡3 | Aliyyü’l-kârî, Fethu bâbi’l-inâye, 3/46. |
⇡4 | Dârakutnî, Sünen, 4/256; Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, 8/297; Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, 10/338. |
⇡5 | İbn Âbidin, Reddü’l-muhtâr, 10/33-34; Mevsılî, el-İhtiyâr, 3/512; Aynî, el-Binâye, 9/537. |
⇡6 | Buharî, “Eşribe”, 1; Müslim, “Eşribe”, 73; Ebu Davud, “Eşribe”, 5. |
⇡7 | Ebû Dâvud, “Eşribe”, 5; Tirmizi, “Eşribe”, 3; İbn Mâce, “Eşribe”, 10; Nesâî, “Eşribe”, 25. |
⇡8 | İbn Âbidin, Reddü’l-muhtâr, 10/36; Mevsılî, el-İhtiyâr, 3/512-513; Kâsânî, Bedâiü’s-sanâî, 5/116. |