Bir kimse sevabını ölmüş bir akrabasına veya sevdiği bir kimseye bağışlamak üzere kurban kesebilir. Tıpkı ölen bir insanın ardından onun adına sadaka verildiği, hacc yapıldığı gibi kurban da kesilebilir. Nitekim Peygamber Efendimiz ümmetinden kurban kesemeyenler adına kurban kesmiştir. (Tirmizi, edahi 10; Taberanî, mucemu’l-kebir, 3/182; Heysemî, mecmau’z-zevaid, 4/23)
Nitekim, Ebu Davud, Sünen’inde “Ölen kimsenin ardından kurban kesme” adı altında müstakil bir başlık yaparak şu hadisi rivayet etmiştir:
Hz. Ali (r.a.), birisi Peygamber Efendimiz için olmak üzere iki tane koç keserdi. Kendisine bunun sebebi sorulduğunda: “Allah Resulü bana yaşadığım müddetçe kendisine kurban kesmemi vasiyet etti. Asla bunu terk etmem” buyurmuşlardır. (Ebu Davud, Edahî, 1; Hakim, Müstedrek, 4/255; Tirmizi, Edahî)
Peygamber Efendimiz’in, Hz. Ali’ye kendisi için kurban kesmesini vasiyet etmesi, O’nun adına kurban kesilmesini sevdiğine delalet eder. Bu itibarla imkânı olanların sevgili Peygamberimiz için her sene en azından bir koyun/koç kesmesi veya bir ineğin yedide bir hissesine ortak olması çok yerinde bir davranış olur. Cenab-ı Allah bizleri Efendimiz için kurban kesmeye muvaffak kılsın ve bunda bizleri ebedlere kadar daim kılsın, rızasına nail eylesin. Peygamber Efendimizi bizden hoşnut eylesin. Efendimiz’e, âli beytine, ashabına, ezvac-ı tahirata salâtu selam olsun. Amin.. [1]Tehanevî, İ’laüs’Sünen, 17/273
Bir kimse kendi parasıyla aldığı, sevabını ölmüş bir yakınına bağışlamak üzere kestiği kurbanın etinden yiyebilir, başkalarına da yedirebilir. Bu niyetle kesilmesi düşünülen bir hayvanın bayram günlerinde kesilmesi de şart değildir. Her zaman kesilebilir. Hatta arefe günü kesilip fakirlere dağıtılması daha isabetli olur. Çünkü kurban bayramı günü zaten fakirlere et dağıtılacaktır. Arefe günü kesilip dağıtılırsa, o günde onların et yemeleri temin edilmiş olur.
Eğer ölen kimse kendisi adına kurban kesilmesini vasiyet etmiş ise bu kurbanın bayram günleri içinde kesilmesi gerekir. Böyle bir kurban etinden kesen kimse yiyemez. Tamamının tasadduk edilmesi gerekir. Ölen şahsın vasiyeti olmaksızın parasından alınarak kurban kesiliyorsa bu kurban da vasiyet üzerine kesilen kurban gibidir. Vasiyet veya adak olmasa bile Şafiîler hariç fakihlerin çoğunluğuna göre sevabı ölüye bağışlanmak üzere onun adına kurban kesilebilir ve ecri ölüye bağışlanır. [2]İbni Abidin, 6/335; Mevsûa Fıkhiyye Kuveytiyye, Udhiyye ani’l-gayri
Nitekim muasır Arap ulemasından Abdülaziz B. Bâz da, ölmüş insanlar için, herhangi bir gün tayin etmeden fakat aynı zamanda faziletli gün veya ayları kollayarak kurban kesmenin ve sevabını onlara bağışlamanın bir mahzuru olmayacağını söyler ve bunu ölünün ardından verilen bir sadaka gibi görür. [3]Mecelletü’l Buhusu’l İslamiyye, 70/52
Bütün bu delil, yorum ve açıklamalardan anlaşılan şudur: Kurban mevsiminde civanmert halkımızın, fakirlere, mazlumlara, kalbi ışığa muhtaç olan insanlara et yedirebilmek için Peygamberimiz adına kurban kesmeyi vesile edinmesi ve O’nun (sallallahu aleyhi ve selem) aziz ruhuna ithâfen kurban kesmeye çalışması caizdir. Bu hayır seferberliğinin önüne geçilmemeli, değişik yorumlarla kafalar karıştırılmamalı, bilakis bu yönde insanımız teşvik edilmelidir.
Dipnotlar