Açıklama: Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), bir sahabinin iki katlı evini görünce, hoşnutsuzluğunu ifade etmiş, sahabi efendimiz de o evi yıkmış.. Bu meseleyi nasıl anlamalıyız? Özellikle günümüzde iki maaşın girdiği evler ciddi manada yatırım düşünüyorlar. Bir evi olan ikincisini de almak istiyor.. bu konuda denge ne olmalı?
Bu konuda iki durum var: Bir, insanın mülkiyet hakkı. İki, dünyaya karşı zahidane davranmak.
Mülkiyet hakkı sabittir, herkesin bir evi de olabilir, iki evi de olabilir. Ancak meselenin ikinci boyutunu göz ardı etmemek gerekir. Mal, insanı dünyaya bağlayabilir, kafasını meşgul edebilir, ibadet ve hizmetinden alıkoyabilir. Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) yaptığı ikazı bu manada ele almak gerekir.
Öyleyse mülkiyet hakkını kullanırken insan, bahsedilen hassasiyet dengesini de kurmalıdır. Bu dengeyi kurmak kişinin kendisine kalmıştır. Dengeyi kurmak isteyenlerden bazıları, tek evden başkasını almaz, bazıları hiç ev almaz, bazıları da iki üç ev alır ama hayır yolunda kullanır, malını elinde tutar fakat kalbine sokmaz.. Netice itibariyle bu dengeyi kurmak tamamen şahıslara aittir.
Diğer önemli bir husus: Yatırım yapması normal karşılananlar vardır, normal karşılanmayanlar vardır. Bir esnafın, işadamının veya babasından bol miras kalan birinin çok kazanması normal karşılanır.. Efendimiz bunlara bir şey dememiş hatta teşvik etmiştir. Ama tebliğle, irşadla, idareyle meşgul insanların kazanması ve yatırım yapması hem durum hem de konum itibariyle normal olmayabilir. En azından etrafın suizannına mani olamayabilir. Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) yaptığı ikazı bu yönüyle de değerlendirmeli. Bu açıdan ihtiyat gereklidir. Bunun dengesini de yine şahısların kendisi kurmalıdır.
Hâsılı, esas yatırım öteyedir. Burada her şey fanidir. Bu yüzden insan, eline geçen her şeyde öteyi düşünmelidir. Bu, bazen malı elde tutmakla olur, bazen de malı rüzgâr gibi hayra hasenata dağıtmakla olur. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir taraftan “Salih kulun elinde mal ne güzeldir” buyurmuş, diğer taraftan da kendisi eline geçen her şeyi dağıtmış, günübirlik idare edecek bir miktarla yetinmiştir. Hatta bazen o kadarı bile evinde bulunmamıştır.