Kur’ân’daki sûreler, isimlerini ya içerdiği şahsiyetlerden (Nûh, Hûd, Yûsuf, Âl-i İmrân gibi), ya bahsi geçen topluluklardan (Benî İsrail, Cin, Melâike gibi), ya sûrenin ilk kelimesinden (Necm, Asr, Kevser gibi), ya hurûf-u mukattaalardan (Tâhâ, Sâd gibi), ya da sûrede geçen garip bir kelimeden (Râd, Nahl gibi) almaktadır.
Bazen bir sûrenin birden fazla isminin olduğu gibi (İnsan- Dehr, Fâtır-Melâike, İsrâ-Benî İsrâil), bazen da iki veya daha fazla sûreye bir isim verilmiştir. (Zehrevân, Bakara ve Âl-i İmrân sûrelerine denilmektedir ki, iki parlak sûre anlamına gelmektedir. Muavvizetân, Felâk ve Nâs sûrelerine denmektedir. Muavvizât; İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerine denmektedir. Müsebbihât; Hadîd, Saff, Cum’a, Teğâbûn ve A’lâ sûrelerine denmektedir.) (Kaynak: Kur’ân İklimine Seyahat, Muhittin Akgül)