Değerli kardeşimiz,
Bir malı peşin fiyatına satmak nasıl câiz ve makul ise veresiye fiyatına zamlı satmak da öyle câiz ve mâkuldür. Veresiye olduğu için ilâve edilen fiyat farkı fâiz olmaz. Fâizde değişilen şeyde cins birliği olması lâzım gelir. Halbuki veresiye satışta değişilen şeyde cins birliği yoktur. Çünkü, ilâve edilen para karşılığında alınan maldır. Para değildir. Yeter ki, fâhiş fark olmasın, zamda ifrata gidilmesin.
Değerli fıkıh kitaplarından El-Mebsut’ta bu husus açıkça izah edilmiş, bir malın peşin fiyatına zam yapılarak veresiye satılmasının câiz olduğu kaydedilmiştir. Bu hususta en geniş bilgiyi “Kaynaklarıyla İslâm Fıkhında” görmek mümkündür.
Hanefî ve Şâfiî âlemlerinin ekserisi, veresiyede fark koyarak satmanın câiz olduğu görüşünü izhar etmişlerdir. Bu mevzudaki tereddüt, “bir satışta iki şart câiz değildir” hadîsini yanlış anlamaktan meydana gelmiştir. Bülûğu’l-Merâm’da da ifade edildiği gibi, bir satışta iki şart, peşin fiyat ile veresiye fiyatın şartını söyleyip müşteri ikisi arasında kalması, birisini tercih etmemesi hâlinde iki şarttır. Bu yasaklanmaktadır. İki fiyattan birini tercih etmeden ortada kalan iki şart fasittir. Hangisini tercih ettiği belli değildir. Bu itibarla, esas olan, iki fiyattan birinde karar kılmaktır. Nitekim ülkemizdeki tatbikatta birinde karar kılınmakta, ya peşin’e, yada veresiyeye evet denmektedir. Zaten peşin alıp peşin fiyatına veresiye satabilen bir tüccar pek yaşayamaz, kısa zamandan ticarî hayatı bozulur, kuvvet yerine zaaf düşer. Bununla beraber bir ticaretçi veresiye verirken de peşin fiyatına veriyorsa, bu zat fetvâyı değil, takvâyı tercih ediyor demektir. Tebrik ve takdire şâyan bir takvâ örneği vermektedir.
Selametle kalın.
Yazar: Ahmet Şahin
İlave bilgi için şu linklere de bakabilirsiniz: