İnsanlarda olduğu gibi hayvanların da ruhu vardır. İnsanların ruhunu ya bizzat Hz. Azrail (a.s), ya da yardımcıları kabzederken, hayvanların ruhlarını vazifeli melekler değil, bizzat Cenâb-ı Hakk alır. Ancak Kur’an’da da ifade edildiği gibi ruhun mahiyeti hakkında bizim bildiklerimiz çok azdır. “Bir de sana “rûh” hakkında soru sorarlar. De ki: “Rûh Rabbimin emrindedir, O’nun bileceği işlerdendir. Size sadece az bir ilim verilmiştir.” (İsra Suresi, 17/85) Dolayısıyla insanların ruhlarının nasıl bir şey olduğunu tam olarak bilemediğimiz gibi, hayvanların ruhları hakkında da malumatımız oldukça sınırlıdır.
Bir hayvan ister çoğalarak üresin, ister yumurtadan çıksın isterse insanlarda olduğu gibi annesinin karnında teşekkül etsin, bunların ona ruh üflenmesiyle bir ilgisi yoktur. Nasıl ki, annesinin karnında teşekkül eden bir hayvana belli bir safhaya geldiğinde ruh üfleniyor; bölünerek çoğalan bir hayvana da, belir bir aşamada ruh üflenir.
Bitkilerin ruhuna gelince; bununla ilgili olarak Bediüzzaman’ın Sözler adlı eserinde bulunan şu açıklamalarına müracaat edelim:
“Meselâ, bir incir ağacı ölse, dağılsa, onun ruhu hükmünde olan kanun-u teşekkülâtı, zerre gibi bir çekirdeğinde, ölmeyerek bâki kalır.
İşte, madem en âdi ve zayıf emrî kanunlar dahi böyle beka ile, devam ile alâkadardır. Elbette, ruh-u insanî, değil yalnız beka ile, belki ebedü’l-âbâd ile alâkadar olmak lâzım gelir.” (29. Söz)
“Madem güneş gibi âciz ve musahhar mahlûklar ve ruhanî gibi maddeyle mukayyed nim-nuranî masnular ve şu çınar ağacının mânevî nuru, ruhu hükmünde olan ukde-i hayatiyesi ve merkez-i tasarrufu olan emrî kanunlar ve iradî cilveler, nurâniyet sırrıyla, bir yerde iken ve bir tek müşahhas cüz’î oldukları halde pek çok yerlerde ve pek çok işlerde bilmüşahede bulunabilirler.” (32. Söz)
Görüldüğü gibi bitkilerde, insanlarda ve hayvanlarda olduğu şekliyle bir ruh yoktur. Onlarda hâkim olan Cenab-ı Hakk’ın büyüme, gelişme, çoğalma gibi bir takım kanunlarıdır. Yani bitkilerde hâkim olan İlahi kanunlar onların ruhu hükmündedir.