Açıklama: Hakikatları yaşayan insanın muhatabına söyledikleri tesir eder, yaşamayanınki etmez deniliyor. O zaman yaşamayan fakat mürşid konumunda olan bir insanın vebalini ilgilendiği insanlar çekiyor. Bu durumda, muhatapların nasipsizliği mi vardır burada? Nasıl düşünmeliyiz?
Mesuliyeti üzerimizden atıp muhataplarımıza yükleyemeyiz. Onların nasipsizliği olabilir ama mesuliyet bize aittir. Bizim kendimize bakmamız gerekir. Şu husus da önemlidir. Yaşamak, biraz da başkalarına anlatmak ve onlara yaşatmakla elde edilir. Bu yüzden bizler bir taraftan başkalarına anlatmaya çalışacağız bir taraftan da yaşamaya.. Yaşamamak bir günah, anlatmamak ayrı bir günah. Yaşamadığımız için anlatmama durumunda iki günah işlemiş, anlattığımızda ise en azından günahın birinden kurtulmuş oluruz. İdeali ise, hem yaşamak hem de anlatmaktır. Bununla beraber yaşayamıyoruz diye anlatmaktan vazgeçemeyiz. Evet, iki günahtansa bir günah işlemiş olur fakat mutlaka hakikatleri başkalarına anlatmaya çalışırız. Bu arada elimizden geldiğince de yaşamaya gayret ederiz.. Saf Suresinin ikinci ve üçüncü ayetlerini de bu şekilde anlamakta fayda vardır.