Açıklama: Geçenlerde hocamızın “Kirli zihinler ve dağınık kalpler” yazısını okudum. Bu yazıyla alakalı sorularım olacak. Cevaplarsanız çok memnum olurum.1.Yazıda kalbin üstünü kaplayan “rane” adlı bir perdeden bahsediliyor ve şöyle deniyor; “Evet, pas tutan bir kalbin bütün ufukları kararır; artık o iyiyi kötüden ayırma kabiliyetini kaybeder; beyazı siyah, siyahı da beyaz görmeye başlar; başlar ve bir daha da kendine gelmesi, fıtrî saffetini elde etmesi çok zor olur. Hatta bazen yeniden özüne ermesi bütün bütün imkânsızlaşır. Gafleti ve fenalıkları yüzünden deformasyon geçiren bir insanın artık üst üste kaymalar yaşaması da kaçınılmazdır.” Burada anlatılan fıtri safvetini elde etmesi zor olan, özüne ermesi mümkün olmayan insanlar, müminler mi yoksa ehl-i inkâr mı? Bu hale düşmemek ve bu hale düştükten sonra kurtulmak için neler yapılmalıdır?
Burada anlatılan, mutlak manada insandır. İster inansın, ister inanmasın bütün insanlar için bu anlatılanlar mevzuu bahistir. Bu sebeple, inananlar, dikkatli olmalı, günah gibi yavaş yavaş insanı küfre götüren hallerden sakınmalı ve sürekli dinî hayatın yaşandığı ortamlarda bulunup aktif vazifeler almalı, sohbet-i canan meclislerine devam etmeli, geçmiş günahları için de ciddi tevbe istiğfarda bulunmalıdırlar.
2.Yine yazıda, “Evet, gerçek huzur ve saadete, zihnin dağınıklık ve perişaniyetten kurtarılması, kalbin itminan ve istirahata erdirilmesi neticesinde ulaşılabilir” deniyor. Kalp nasıl itminan ve istirahata erdirilir? Neler yapmak gerekiyor? İlgilendiğiniz için teşekkürler. Allah razı olsun
Kalp ancak, Allah’la konsantrasyona geçtiğinde ve O’nun ismiyle beslendiğinde rahata erer. Öyleyse, zihnin bir nevi dinamosu sayılan kalbi iyi beslemeli, onu ibadet, zikir ve tefekküle doyurmalı ve böylece dağınıklıktan kurtulmalıyız. Bizim zihnimizi toparlayacak tek şey Allah’la beraberliktir. Bu beraberlik zaman zaman kul tarafından zayıflatılsa da sohbetlerle, ibadetlerle, hizmetlerle, dualarla, dualar arasında da özellikle Kulub-u Daria ve cevşenle pekiştirilmelidir..