Açıklama: Beraber kaldığımız arkadaş (1. sınıfta okuyor), maddenin olmadığını sadece algılarımızdan ibaret olduğunu söylüyor. Ben ise maddenin sabit olduğuna inanıyorum fakat mesnedini bilmediğim için arkadaşa yardımcı olamadım. Bir de tasavvuf adına, okuduğumuz eserlerin sınırlı olduğunu düşünüyor… bana bir yol gösterirseniz memnun olurum Allah şimdiden razı olsun!..
O arkadaşınızın söylediği fikir, bugün bazı albenisi yüksek kitaplara serpiştirilmiş olup kökeni batıya dayanmaktadır.
Bize göre eşya sabittir. Yani gördüğümüz şu madde alemi, vardır, mevcuttur. Sabit olduğunu beş duyu organımızla anlıyoruz. Görüyoruz, dokunuyoruz, alıp atıyoruz, sesini işitiyoruz vs. Eğer, madde sadece bir hayal, beynin bir algılaması, hayal merkezinin bir resmetmesi olsaydı, görmediğimiz bir zilin sesini duyamazdık. Kafamıza yediğimiz bir taşın acısını hissetmezdik.
Onlar derler ki, pencereden baktığımızda bize ilk görünen şeyi beyin alıp işler, kalıba sokar ve bize bir manzara gösterir. Sormak lazım, acaba nazarımıza ilk gelen nedir ki, biz onu beynimizde öyle algılıyoruz. Nazarımıza ilk gelen, maddenin ta kendisidir. Onlar burada çukura düşüyorlar.
Ayrıca, diyelim ki madde hakikatte yok, bununla ne demek istiyorlar? Neyi kastediyorlar? Nereye varmaya çalışıyorlar? Maddeyi yok kabul etmemin bana ne gibi bir faydası vardır? Faydası yok ama zararına gelince pek çok! Bana, Allah’ın yarattığı bir maddeyi inkar ettirip, meseleyi bir enerjiye, bir hayal gücüne bağlamayı düşünüyorlar. Tıpkı, cinleri inkar edenlerin, meleklerin varlığını kabul etmeyenlerin, bütün bunları götürüp bir enerjiye bağladıkları gibi. Bu işin neticesi, farkına varmadan insanı küfre götürür. Arkadaşınızı güzel bir üslupla ikaz edin ve bunları genişleterek anlatın.
Tasavvuf adına başka kitaplar da okunabilir ama o okuyacağımız kitapların öz haline getirilmiş şekli, bizim bugün okuyup istifade ettiğimiz kitaplardır. Büyüklerin hayat hikayelerine ve ibretli tablolarına dair başka tasavvuf kaynakları tabii ki okunmalıdır. İmam Gazali’nin İhya’sı, Molla Camii’nin Nefahatü’l Üns’ü, Kuşeyrî’nin Risalesi, Ebu Talib El Mekkî’nin Kûtü’l Kulûb’u gibi kitaplar dikkatle okunmalıdır. Tavsiye ederiz.