Mehdi Kimdir? Önemli Vasıfları Nelerdir?
Mehdi, Arapça’da “hdy”kökünden gelen bir kelimedir. Mehdi, doğru yol üzerinde bulunan, hidayete eren ve hidayete vesile olan gibi manalara gelir. Mehdi, kendisine Allah tarafından hususi olarak yol gösterilen bir kimsedir. (1)
Kuran’da açıkca Mehdi ve özelliklerinden söz edilmez. Hadislere göre Mehdi, Peygamberimizin Alinden, yani Ehl-i Beytten olacaktır. Ebu Davut ve Hakim’in sahih olarak rivayet ettikleri bir hadise göre o, Hz. Fatıma neslinden olacaktır. (2)
Büyük Mehdi ahir zamanda gelecektir, Müslümanları uyandırıp, dinlerini takviye edecek, imanlarını tecdidde bulunacaktır.
Hz. Ali’den bize ulaşan bir başka Hadise göre, bir gün o, oğlu Hz. Hasan’a bakmış ve: “Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem’in isimlendirdiği gibi, mutlaka benim bu oğlum Seyyiddir (Beyefendi, Halim Selim, zarif ve centilmendir.) Yakında onun soyundan, Nebinizin (sav) adıyla adlandırılan bir adam çıkacak, ahlakında ona (Hz. Peygambere) benzeyecek, ama yaratılışında (beden ve cisim özelliklerinde) ona benzemeyecektir”buyurmuştur. (3)
Mehdi, Sünnet-i Seniyyeye ittibaında, fiillerinde ve hareketlerinde Nebi Sallallahu Aleyhi Veselleme benzeyecektir. Ama cismen, bedenen ve sureten, yani maddi vasıflarıyla Hz. Peygambere benzemeyebilir.
Büyük Alim Taftazani’nin (Mesud b. Ömer) Şehru’l- Makasıd adlı meşhur eserinde; Mehdi ile ilgili konunun başında şöyle der: “Dünyayı adalet ve iyilikle dolduracak bir imamın (liderin, büyüğün, mehdinin) çıkması konusunda ahadis-i sahiha (sahih Hadisler) varid olmuşlar.”(4)
Mehdinin çıktığı dönemde, önceki devirlere ve çağlara göre; dünyada büyük bir bolluk ve zenginlik olacaktır. Peygamber Efendimiz; Sahih-i Müslim’den bize ulaşan uzunca bir hadisin sonunda şöyle buyurmuştu: “Ümmetimin sonunda malı çok olarak verip saymayan bir (büyük) halife olacaktır…”(5)
Tüm bu hadislerden Mehdinin bir kısım özellikleri ortaya çıkar.
Mehdilik konusunda sahih hadisler olmakla birlikte; bunların hepsi ahaddır(tek bir kişi tarafından rivayet edilmiştir). Nitekim, sahih hadislerin de birçoğu ahaddır.
Bir konudaki kanaat, yani -teknik terimi ile- zan kesinlik ifade etmese de; ağırlık ifade eder. Bu durum görmezlikten gelinemez. Her konunun sübutu için kesin delil de istenilmez.
Mesela tüm müctehidlerin içtihatları, ancak birer zandır; yani kati değildir. Yani bunlar, yüzde yüz kesin olmayan kanaatlerdir. Fakat bu içtihatlarla amel edilmektedir. Bir fikre davette de “Zann-ı kabul-i cumhur”ilk şarttır. Yüzde yüz kesinliği olmamakla birlikte; bize bir konuda kanaat veren her şey zandır.
Bu noktadan mehdilik konusunu, mehdileri veya Büyük Mehdiyi bir çırpıda inkar edivermek; hadis bilimi açısından temelsiz ve tutarsızdır. Hem “Mehdi yoktur”veya “mehdilik yoktur”gibi bir sahih hadis de yoktur.
Sonuç olarak yukarıdaki hadisler bize bu konuda bir kanaat verdikleri gibi, Mehdinin bazı özelliklerini de anlatırlar. Fakat Mehdi ve Deccal konusu, hadislerin müteşabihatı içine girdiği için; bu konuyu tüm incelikleriyle anlamak kolay değildir. Bu konuda her çağa göre tutarlı ve yerinde yorum ve tefsirlere ihtiyaç vardır. Ayrıca her asrın mehdi manasından nasiplenmesi gerektiği için anlatım açık değildir.
[1] Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, I-II, 1436
[2] Mansur Ali Nasif, et-Tacu’l- Cami’u lilUsûl, I-V, 363
[3] Mansur Ali Nasif, et-Tacu’l- Cami’u lilUsûl, I-V, 363
[4] Mansur Ali Nasif, et-Tacu’l- Cami’u lilUsûl, I-V, 343
[5] Mansur Ali Nasif, et-Tacu’l- Cami’u lilUsûl, I-V, 362