İslam’ın sanata ve özellikle resim çizme konusuna dair yaklaşımı, tarihsel ve kültürel bağlamda çeşitli yorumlara tabi olmuştur. Bu tür hadislerin günümüzde nasıl anlaşılması gerektiği konusu, İslam alimleri arasında da farklılıklar göstermektedir.
Zikredilen hadisler, İslam hukukunda canlı varlıkların resimlerinin yapılmasının sakıncalı olduğu konusunda sıkça atıf yapılan hadislerdir. Hadisler, canlı varlıkların resimlerinin yapılmasının kıyamet günü azaba sebep olacağını ve bu resimlere ruh verilmesinin mümkün olmadığını belirtir.
Hadisteki “cansız” terimi, ruhu olmayanları ifade eder. Yani insan, hayvan gibi canlı varlıkları ifade etmez. O dönemin Arapçasında “cansız” olarak ifade edilen şeyler, yaratılışında ruh olmayan varlıklardır. Ağaçların canlı olduğu bilinse de, ruh taşıyan canlılar olarak değerlendirilmezler.
Resim Çizmeye Dair Hadislerin Yorumu:
Putperestlik ve Şirkten Kaçınma: İslam, putperestliğe ve Allah’a şirk koşmaya karşı çok hassastır. Canlı varlıkların resimlerinin ve heykellerinin yapılması, daha sonra bu resimlerde çizilen varlıklara kutsallık atfedilerek tarihte birçok toplumda putperestliğe ve şirke yol açmıştır. Bu nedenle, bu tür uygulamalardan kaçınılması istenmiştir. Allah Resulü dönemindeki ortamın putperestliğe ve yeniden şirke dönebilecek bir vaziyete çok açık olması bu tür uygulamaların yasaklanmasına sebebiyet vermiş olması muhtemeldir.
Allah’ın Yaratma Kudretine Saygı: Canlı varlıkların yaratılması, Allah’a mahsus bir kudrettir. İnsanların bu yaratma fiilini taklit etmesi, daha sonra bu yüce kudretin insana mal edilerek yüce yaratıcıya bir manada ortak koşma gibi durumlara yol açabilir. Nitekim, insan unsuru olan yapay zekayı, yaratıcı ile kıyaslayıp son sürümlerine ‘’God Mode- Tanrı Modu’’ gibi isimlendirmeler vermek bu tesbitin ne kadar yerinde olduğunu göstermektedir.
Bu sebeple “Allah’ın yaratışını taklit edenler en çetin azaba maruz kalacaklar” ifadesi, yaratılışın taklidine yönelik bir uyarıdır. Allah’a ait yaratma kudretinin insana mal edilmesi anlamında anlaşılmalıdır.
Günümüz şartlarında bakacak olursak;
Sanat ve Teknoloji: Hadislerin doğrudan sanat ve teknolojiye dair hükümler olarak algılanması yerine, onların arkasındaki temel ilkelere odaklanmak daha yararlı olabilir. İslam alimleri, resim ve heykel yapma konusunda çeşitli yorumlar getirmişlerdir. Genel olarak, putperestlik ve Allah’a şirk koşma riski taşıyan uygulamalardan kaçınılması gerektiği üzerinde durulmuştur. Ancak, modern sanat ve teknolojik gelişmelerin bu tür bir riski taşımadığı durumlarda bir sakınca yoktur.
Doktorlar ve Şifa: Şafi ismi, Allah’ın şifa veren sıfatıdır. Bir doktorun hastayı iyileştirmesi, Allah’ın izniyle ve kudretiyle gerçekleşir. Doktorlar Allah’ın bu sıfatının tecellisidirler, ancak bu, doktorların ilahi yaratıcı kudrete sahip oldukları anlamına gelmez. Aynı şekilde, sanatçılar ve mühendisler de Allah’ın yaratıcı kudretinin tecellileri olan yetenekleri kullanarak eserler ortaya koyarlar.
Robot ve Yapay Zeka: Robot ve yapay zeka gibi teknolojik gelişmeler, genellikle doğrudan yaratılışın taklidi olarak değerlendirilmez. Bu tür teknolojiler, insan yeteneklerinin ve bilgeliğinin bir sonucudur. Yaratılışı taklit etmekten çok, Allah’ın verdiği akıl ve bilgi ile yeni teknolojiler geliştirmek olarak görülebilir.
Bugün itibariyle sanat, tıp, mühendislik gibi alanlarda ortaya konan bu gelişmelerden dine ve insanlığa hizmet ettiği sürece sonuna kadar faydalanılması gerekir. Fakat bu gelişmeler, insanlığı tanrıya kafa tutar hale getirme, onun güç ve kudretine ortaklık iddia etme gibi illüzyonlara sevk etme durumunda ise bu konuda zikredilen hadislerin men ettiği şeylerin vuku bulmuş olacağı muhakkaktır.