Allah’a ulaşan yollar ve tarikler pek çoktur ve bunların hepsi de Kur’an ve Sünnet’ten alınmıştır. Hoca efendi’nin ve Üstad Hazretlerinin benimsediği yol da acz, fakr, şefkat, tefekkür tarikidir. Bunlara şevk ve şükür de eklenerek altı esaslı bir yol çizilmiştir. Tabi bu yol, diğer tarikatlarda olduğu gibi belli disiplinleri belli şekillerde uygulamaya dayalı bir yol değildir. Bu yolda, farzları işlemek, kebâirden kaçınmak, sünneti seniyyeye ittiba etmek, namazı tam ikame etmek ve namazdan sonraki 33 tesbihi çekmek esastır. Ayrıca, bu yolda yürürken kendini sıfırlamak, Allah’ı unutup kendini bilmezlerden olmamak, kötülükleri kendinden iyilikleri Allah’tan bilmek ve Allah’tan başka her şeyin fani olduğunu unutmamak gibi düsturlar da mevcuttur.
Hocaefendi’nin herkesin ulaşmasını istediği ufuk, gerek tarikatlarda mürşidler vasıtasıyla, gerekse bir cemaat içinde cemaat velayeti şeklinde ve kardeşlik atmosferinde kazanılması mümkün olan ufuktur. Elbette, cemaat içinde kazanılacak velayet mertebelerinde de az yemek, az uyumak, az konuşmak, zikirle meşgul olmak, farzların yanında nafilelere de ehemmiyet vermek, tefekkürde bulunmak esastır. Fakat sadece bunlar yeterli değildir. Allah’ı anlatmak için insanların arasında bulunmak, insanların sıkıntılarını göğüslemek, İslam’ı yaşama ve yaşatma idealiyle dopdolu bulunmak ve her halükarda Allah’ın adını insanlara duyurmak için hizmet etmek de bu yolun vazgeçilmezlerindendir.
Hiçbir yol rehbersiz ve mürşidsiz olmayacağına göre bu yolun mürşidi kimdir diye sorarsanız, Üstadı ve Hocaefendi’nin kendisini düşünebilirsiniz. Mürşidin kimliğine dair yazıyı okumuşsunuzdur. Kalbin Zümrüt Tepeleri 3. cildin birinci konusu bu hususta gerekli açıklamaları havşdir.