Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
  • Hakkımızda
  • İrtibat
  • Gizlilik Politikası
Hikmet.Net
Sorunuzu Sorun
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
Sorunuzu Sorun
Hikmet.Net
Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
Sorunuzu Sorun
© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır | hikmet.net
ALIŞVERİŞSORU-CEVAPLARTİCARET VE FİNANS

Evim Şirketlerinden (Tasarruf Finansman Sistemi) Üzerinden Ev, Araç Almakta Dinen Bir Mahzur Var Mıdır?

Yazar: Hikmet.Net 3 Ekim 2025
Yazar Hikmet.Net 3 Ekim 2025
Paylaş: 0FacebookTwitterWhatsappTelegramEmail
74

Tasarruf finans sistemi, günümüz şartlarında konut finansmanı sağlamak için banka kredilerine alternatif olarak işleyen bir sistemdir. Bu sistem, Dünya’nın farklı ülkelerinde farklı adlarla isimlendirilse de temelde “belli bir süre tasarrufta bulunmak ve ondan sonra finansman hakkı elde etmek” mantığıyla işlemektedir. Kendi birikimleri ile kısa zamanda büyük finansman isteyen şeyleri yapamayan bireyler belli bir sözleşme altında bir araya gelmekte ve birikimlerini birleştirerek piyasaya göre daha düşük maliyetli faizli veya faizsiz finansman elde etmektedirler. 

Tasarruf finansmanı, “faiz temelli sözleşmeler” ve “faizsiz finans temelli sözleşmeler” olmak üzere iki şekilde uygulanmaktadır. Batıdaki ilk örneklerinde de faizsiz bir şekilde tasarlanan örneklerini görmek mümkündür. Bazı örneklerde ise başlangıçta faizsizlik üzerine kurulmuş olmasına rağmen enflasyon karşısında paranın değerini korumaya çözüm bulunamadığından düşük faizli sisteme geçiş yapıldığı görülmektedir. Dinî hassasiyetin gözetildiği modeller, faizsiz finansman ilkeleri çerçevesinde işlemektedir veya öyle işlediği ifade edilmektedir.

Geçmişi çok eskilere gitmekle birlikte tasarruf finansmanının, konut finansmanı için kullanılmasının ilk örneklerine 1775’te İngiltere’de, 1831’de Amerika’da, 1855’te Güney Afrika’da, 1858’de Avusturalya’da, 1885 ve sonrasında –özellikle I. ve II. Dünya savaşları sonrasında– Almanya’da rastlanmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında pek çok Avrupa ülkesinde (Avusturya, Bulgaristan, Çekoslovakya, Yunanistan, Hollanda, Romanya, İsviçre) yaygın hale gelmiştir. 1970’te popülerliği artan sistem, 1990 yılı ve sonrasında gayrimenkul ve varlık edinme aracı hâline gelmiştir. Türkiye’de 2000’li yılların başından itibaren yaygınlaşmaya başlamış ve günümüz şartlarında bir alternatif konut, araç ve çatılı işyeri finansmanı sağlama yöntemine dönüşmüştür.

Türkiye’deki sistem kısaca şu şekilde işlemektedir:

  • Ev, araç veya çatılı iş yeri satın almak için finansman ihtiyacı olan kimse, ihtiyacı olan finansman tutarını ve aylık ödeyebileceği taksit tutarını belirledikten sonra ilgili evim şirketinin sunduğu finansman modellerinden (çekilişli veya bireysel) birisini seçer ve başvuruda bulunur. 
  • Çekilişli modellerde, konut finansmanı için 40-240 kişilik, taşıt finansmanı için 18-100 kişilik gruplardan birisine dahil olur. Grup kişi sayısı, taksit sayısına eşit olur. (Taksit tutarları farklı olan kişiler aynı grup içerisinde bulunabilirler.) İlk beş aylık tasarruf döneminden sonra belli periyotlarla (1 ay, 6 ay veya 10 ay) yapılan çekilişlerle her ay gruptan birisine finansman sağlanır. Grup için belirlenen toplu tahsisat/finansman dönemine kadar (genellikle vade ortasından bir sonraki ay) çekilişte çıkmayanlara toplu tahsisat yapılır. Örneğin 60 kişilik/aylık bir grupta, 31. ayda herkes tahsisatını alır. (Grup henüz birbirini finanse edecek kadar para biriktirmediğinden, diğer gruplardan –daha doğrusu ana havuzdan– veya şirketin öz kaynaklarından buraya aktarımda bulunulur.)
  • Bireysel (peşinatlı, peşinatsız) modellerde kişinin finansmanı ne zaman alacağı baştan bellidir. Toplam miktar, aylık ödeme gücüne göre aylık taksitlere bölünür ve belirlenen tarihte (genellikle vade ortasından bir sonraki ay) finansman (tahsisat) sağlanır. Kalan borç miktarı belirlenen taksitlerle ödenir.
  • Hem çekilişli hem bireysel modellerde, alınan finansman (borç) aynıyla ödenir; toplam miktarda bir değişiklik olmaz. 100 bin liralık tahsisat alan kimse 100 bin liralık ödemede bulunur. Bu yönüyle sistemde, vâde farkı ve faiz işlemez, ancak bu sistemin bütünüyle mahzursuz olduğu anlamına gelmez. (Aşağıda ayrıca değinilecektir.)
  • Enflasyona problemine karşı, bazı şirketlerin “değerini koruyan model” adıyla aylık taksit tutarlarını müşterinin arttırabileceği modeller de sunmaktadırlar. (Bununla birlikte genel manada enflasyona karşı tedbir sistemin en büyük problemidir.)
  • Her katılımcı, toplam finansman tutarının %5-15 arasında değişen bir organizasyon ücreti (hizmet bedeli) ödemektedir. İlk 14 gün cayma hakkını kullananlar, organizasyon ücreti tamamıyla iade edilir. 14 gün sonrasında vazgeçenlere organizasyon ücreti iade edilmez.

Evim şirketlerinin finansman sistemi, son yıllarda pek çok akademik çalışmaya konu olmuş; sistemin fıkhî açıdan taşıdığı bazı problemler tespit edilmiş ve öneriler sunulmuştur. Sistem Türkiye’de, BDDK ile İslam hukuku uzmanı akademisyenlerin ortak çalışmasına konu olmuştur. BDKK, sistemin bir konut edindirme faaliyeti olmakla birlikte işleyiş açısından bu faaliyetin ticari bir faaliyet değil bir finansal aracılık faaliyeti/hizmeti olduğu tespitini yapmıştır. Yani bu şirketler, müşterilerine konut, araç veya çatılı işyeri satmamakta, sadece bunlara yönelik finans sağlama hizmeti vermektedirler. Bu yönü dikkate alınarak, yapılan düzenlemeyle ilgili şirketler BDDK’nın denetimine tabi tutulmuştur. Bu sistemin faizsiz finans ilkeleri çerçevesinde işlemesi için de İslam hukuku uzmanı akademisyenlerle birlikte çalışmalar yürütülmüştür. Teklif edilen modeller, henüz pratiğe uygulanabilmiş olmadığı gibi sistemin işleyişindeki bazı sıkıntılar da henüz tamamıyla giderilebilmiş değildir. Ancak, sistemin bir yasal düzenlemeye tabi olması ve bunun faizsiz finans ilkeleri çerçevesinde işlemesinin hedeflenmesi son derece önemli adımlardır.

Fıkhî açıdan meseleye bakınca, yapılan yasal düzenlemelerle çok mesafe kat edilmekle birlikte henüz halihazırdaki işleyen haliyle tasarruf finansman sisteminin bütünüyle mahzursuz olduğunu söylemek pek mümkün görünmemektedir. Gerek ilgili akademik çalışmalarda gerekse yapılan panel ve sempozyumlarda işaret edilen ve muhakkak giderilmesi gerekli olduğu ifade edilen bazı problemli noktaların varlığını hala devam ettirdiği görülmektedir. Örneğin; (1) işin işleyişinde –ister şirket müşteri ilişkisi isterse müşteri ve diğer müşterilerin birikimlerinden oluşan fon havuzu arasında olsun– bir karz/borç alıp-verme durumu söz konusudur. (2) Ayrıca tasarruf döneminde biriken fon, ya başka müşterilere borç olarak verilmekte ya da oluşan fon fazlası çeşitli finansal araçlarla değerlendirilip kâr elde edilmekte ve bu kâr müşterinin birikimlerinden elde edildiği halde müşteriye yansıtılmaksızın bir kısmı (yasal düzenleme öncesi bütünüyle, yasal düzenleme sonrası yüzde yetmiş beşi ihtiyat fonuna yüzde yirmi beşi) şirkete gelir olarak aktarılmaktadır. Şirketin bu fonu hangi gerekçe/hak ile değerlendirdiği ve kâr elde ettiği fıkhen temellendirilebilmiş değildir.

Sistem, belli bir süre tasarruf etme ve bu tasarruf dönemi sonrası finansman alma (borç alma) esası üzerine işlemektedir/işletilmektedir. Müşteri tasarrufları ile bir fon havuzu oluşmaktadır. Katılımcı müşteriler, oluşan bu fon havuzundan belli bir sıraya (çekiliş veya vade ortası vb.) göre finans kullanma hakkı elde etmektedirler. Bu fon havuzuna hem aldığı finansın/kredinin geri ödemelerini yapan müşteriler tarafından hem de yeni katılımcılar tarafından devamlı bir nakit girişi sağlanmaktadır. Fon havuzuna fon aktaran da oluşan fonu finans olarak kullanan da üye müşterilerdir. Ancak bazı durumlarda (örneğin fon arzının az olduğu veya grup sayılarında eksilmeler olduğu dönemlerde) şirket de kendi öz kaynaklarıyla fona para aktarabilmektedir. Ayrıca oluşan fon fazlası, çeşitli finansal araçlarla (ki yapılan düzenlemeyle bunların faizsiz finansal araçlar olması zorunludur) değerlendirilip kâr elde edilmektedir. Bu kârın yüzde yetmiş beşi ihtiyat fonuna yüzde yirmi beşi şirket gelirlerine eklenmektedir. Özetle, sistem belli bir süre tasarruf etme ve sonra kredi/borç kullanma şeklinde işlemektedir. Yani işin işleyişinde –ister şirket müşteri ilişkisi isterse müşteri ve diğer müşterilerin birikimlerinden oluşan fon havuzu arasında olsun– bir karz/borç alıp-verme durumu vardır. Bunun yanısıra şirket, müşteri fon havuzundan belli bir oranda kâr elde etmektedir.

Sistemin bir yardımlaşma ve dayanışma organizasyonu olarak yansıtılmasına iki farklı açıdan bakılabilir. Müşteriler açısından bakıldığında, kısa sürede tek başına birikim yapıp ev-araç alamayan müşteriler bu sistem bünyesinde tasarruflarını birleştiriyor ve daha kısa sürede –enflasyonun düşük olduğu dönemlerde– daha az maliyetli bir finansmanla ev-araç alma imkânı elde ediyorlar. Bu yönüyle sistemin bir dayanışma ve yardımlaşma yönünün olduğu söylenebilir. Organizatör firmalar açısından sisteme bakıldığında ise, sistem bir yardımlaşma ve dayanışma sistemi değil kâr getiren bir ticari faaliyettir. Bu kâr hem müşterilerin organizasyona katılırken ödedikleri %5-%14 arasında değişen organizasyon ücreti hem de müşteri fon havuzunun işletilmesiyle elde edilen kârlardan oluşur.

Yukarıdaki bilgiler dikkate alınınca şirketin bir taraftan organizatör olarak bir hizmet bedeli alması, diğer taraftan müşteri fon havuzuna zaman zaman öz kaynaklarıyla dahil olması, ayrıca tasarruf fon havuzundaki fonları işleterek oradan da kâr elde etmesi fıkhî açıdan sistemin işleyişini sorgulanır duruma getirmektedir. Buna ayrıca organizasyon ücretinin, şirketin yüklendiği iş hacmi ve işlem yüküne bağlı olarak artıp azalması yerine sağlanan finans miktarına bağlı olarak artıp azalmasını da ekleyebiliriz. (Örneğin 100 ay vadeli 100 bin lira ile 100 ay vadeli 1 milyon finansman alan iki ayrı katılımcı düşünüldüğünde yapılacak iş/verilecek emek aynı işlem hacmine sahip olup aynı iş gücünü gerektirdiği halde aynı ücrete tabi kılınmamakta, her ikisinde de aynı yüzdelik dilim üzerinden ücret alınmaktadır. Bu da sağlanan finansmana bir tür örtülü faiz yansıtıldığı veya organize ücreti adı altında faiz işletildiği görüntüsü vermektedir.)

Meseleyi biraz daha açacak olursak:

  1. Karz (borç verme-finans sağlama) karşılığında maddi menfaat sağlama fıkhen meşru değildir. Dolayısıyla, organizasyon ücreti alan şirketin, işleyişinde hem konvensiyonel hem de katılım bankalarından farklı bir şekilde fon toplama ve fon dağıtma işlemlerini yürütmesi gerekmektedir. Aksi durumda “karz karşılığında menfaat elde etmeme” ilkesini çiğneme durumunda düşecektir. Diğer bir ifadeyle, şirket fon toplama ve dağıtma işinde yalnızca organizatör olarak bulunmalı ve bu görevinin dışına taşacak iş ve işlemlerden uzak durmalıdır.
  2. Evim şirketleri (tasarruf finansman şirketleri), faizsizlik üzerine kurduklarını ifade ettikleri sistemi, faizsiz finans ilkeleri çerçevesinde işletmelidir. Söz konusu ilkeleri ihlal edecek iş ve işlemlerden uzak durmalıdırlar.
  3. Haksız kazanç sayılabilecek iş ve işlemlerden uzak durmalıdırlar.
  4. Fon havuzu, ya mudarebe (iş ortaklığı) sözleşmesi ile veya vekâlet sözleşmesi ile işletilmelidir. Bu her ikisi de (bunlara müşterinin hakkının korunduğu başka bir meşru sözleşme de eklenebilir) müşteri ile yapılan sözleşmeye yansıtılmalıdır.

Bu maddeleri dikkate alarak şöyle bir değerlendirme yapmamız mümkündür:

Bugünkü bankacılık sisteminde müşterinin banka nezdindeki parası, bankaya verilen borç hükmünde kabul edilir ve bu hukukî niteliği ile banka tarafından kullanılır. Buna bedel olarak da banka –faizli hesaba konulmadığı sürece– söz konusu parayı kullanma karşılığı müşteriye bir ödemede bulunmaz. Şayet müşteri parasını mevduat hesaplarına aktarırsa bu durumda, konvensiyonel banka müşteriden aldığı parayı (fon fazlasını), başka müşterilere faizli kredi olarak verir ve elde ettiği faizin bir kısmını fonu aldığı müşterisine öder. Katılım bankalarında ise müşterinin fon fazlasını katılım hesabına koymasıyla banka bunu ancak ortaklık (mudarebe ortaklığı) ile değerlendirebilir. Bu hesaplar kâr ve zarar ortaklığına dayalı olduğu için kâr edince müşterisi ile paylaşır, zarar edince de müşteri zarara banka ile birlikte katlanır.

Evim şirketleri de şayet fon topluyor ve fon dağıtıyorsa, o zaman (1) ya ücretli vekâlet sözleşmesi ile fonu toplamalı ve bu sözleşmeye dayalı olarak organizasyonu yapmalıdır ki bu durumda bütün işlemleri müşteri adına yapacaktır ve söz konusu fondan gelen kârı da müşteriye aktaracaktır, (2) ya da organizasyon işi yanında bir de müşteri ile mudarebe sözleşmesi yapmalıdır ve sözleşmelere dayalı olarak fonu değerlendirip kârı müşteri ile paylaşacaktır. Bu her iki durumda da şirketin hem aldığı organizasyon ücreti hem de fonu işletmeden elde ettiği kâr meşru olacaktır. Aksi durumda, (1) ya müşterinin kendi nezdinde biriken fonunu kendisine verilmiş borç hükmünde kabul ederek işletip kârını alma durumunda düşecektir ki bu durum aldığı organizasyon ücretini –taksit tutarlarına ve toplam fon miktarına bağlı olarak artıp eksildiği hesaba katılınca– en azından bir kısmı itibarıyla karz karşılığı alınmış fayda/menfaate dönüştürecektir. Dolayısıyla, sistemin tamamıyla faiz yasağı kapsamında işletildiği iddiası ayakları yere basan bir iddia olmayacaktır. (2) İlk seçeneğin “son yapılan yasal düzenleme gereği, yasal olarak tasarruf fon havuzu hesaplarının şirketin kendi hesaplarından ayrı tutulma zorunluluğu ve üçüncü taraflara karşı her hâlükârda koruma altına alınması” dikkate alınarak devre dışı bırakılması mümkündür. Yani, ilgili yasal düzenlemeler dikkate alındığında tasarruf fon havuzunun şirkete verilmiş bir borç olmadığını ve müşterinin mülkiyetinde kalmaya devam ettiğini söylemek mümkündür. Bu durumda ise şirket, kendi mülkiyetinde olmayan müşteri fonunu (mudarebe, vekâlet vb. meşru bir sözleşmeye dayalı olmaksızın) işleterek gelir elde etmektedir ve bunu müşteriye yansıtmak yerine –ihtiyat fonuna aktarılan yüzde yetmiş beş dışındaki– yüzde yirmi beşi kâr olarak kendi gelirlerine eklemektedir. Dolayısıyla -ilan edilen sistem nokta-i nazarından- bir tür haksız kazanç elde etmektedir. Bu noktada müşterinin ilgili sisteme dahil olmakla, zımnî olarak söz konusu fonu işletmesine izin verdiği ve bunun da söz konusu fondan şirketin gelir elde etmesini meşru hale getirdiği de söylenemez. Çünkü, bir kimsenin başkası nezdindeki bir malı şayet misli bir mal ise aynının tüketilmesi –ister müşterinin izniyle olsun isten ondan izinsiz olsun– onun misliyle tazmin edilmesini gerektirir. Misli bir malın aynı tür misli bir mal ile değişiminde ise ribâ/faiz hükümlerine (araya vade girmesi, fazlalık oluşması, karşılığında menfaat sağlanması vb.) aykırılık teşkil eden bir durum olmamalıdır. Dolayısıyla müşterinin zımnî izni üzerinden mesele meşru bir zemine oturmaz/oturtulamaz. Bu nedenle, müşteri-şirket arasında bir karz ilişkisi kurulmaması ve şirketin haksız kazanç elde etmemesi noktasında şirketin –ilgili akademik çalışmalarda da işaret edildiği ve önerildiği üzere– bazı noktalarda kendisini revize etmesi gerekmektedir.

Özetle, şirket organizatör olarak kalmalı, organizatörlüğü aşacak iş ve işlemlere girmemelidir. Tasarruf fon havuzunu, meşru sözleşmelerle işletmeli ve kârı müşteri ile paylaşmalıdır. Enflasyonun yüksek seyrettiği bir ortamda, müşterinin tasarruflarının değer kaybettiği düşünülünce makul olan da budur. Aksi durumda şirket ciddi kârlar elde ederken müşterinin parası zamanla ciddi değer kaybına uğrayacaktır.

Diğer taraftan, erken teslim-vade ortası teslim vb. modellerde henüz gruptan yeteri kadar fon toplanmadığı halde toplu teslimatlar yapılmakla bütün grup üyelerine fon sağlanmaktadır. Bu fon ise, ya diğer gruplardan (ana havuzdan) veya şirketin kendi öz sermayesinden karşılanabilmektedir. Dolayısıyla şirket ve müşteri arasında bazı durumlarda bir karz ilişkisi oluşmaktadır. Bu da organizasyon ücreti almayı “karz karşılığı menfaat elde etme” durumuna düşürecektir. Kısacası, hem şirketin müşteri birikimlerini işlettiği halde kârını müşteriye yansıtmayıp bunu kâr olarak gelirlerine eklemesi hem de zaman zaman kendi öz sermayesiyle fon havuzuna dahil olması, onun “yalnızca organizasyon yapma” iddiasından öte bir iş yaptığını göstermektedir. Bu ise sistemi fıkhen problemli hale getirmektedir. (İlgili akademik çalışmalarda ve sempozyumlarda dikkat çekilen bu problemlerin henüz giderilmediği görülmektedir. Umuyoruz ki hala meşru bir zemine oturtulması için tartışılmakta olan tasarruf finans sistemi, ilgili çalışmalarda işaret edilen problemleri dikkate alınarak revize edilir ve tamamen faizsiz finans ilkeleri ile işler hale getirilir.)

Bütün işaret edilen problemlerine rağmen (ki bunların birçoğu organizasyon şirketi ile ilgilidir ve yapılan yapıcı tenkidlerle zamanla bu problemlerin giderileceği ümit edilir), müşteri açısından meseleye şöyle bakılabilir: Mevcut şartlarda büyük finans gerektiren iş ve işlemlerde konvensiyonel banka kredilerine alternatif olarak insanların müracaat edebilecekleri katılım bankaları ve tasarruf finansman sistemine göre işleyen evim şirketleri dışında bir kurum yoktur. Özellikle zaruri bir ihtiyaç olan barınma ihtiyacının, Türkiye gibi kırılgan ekonomilerde kiraların zaman zaman aşırı şekilde yükselmesi de dikkate alınınca, kirada oturmakla karşılanmasının ciddi mağduriyetler oluşturduğu dikkate alınmalıdır. Katılım bankaları ve evim firmalarının her ikisinin de bazı yönlerden problemleri olduğu açıktır; ancak, hem yakın dönemde bu problemlerin tamamıyla çözülmesinin mümkün olmadığı hem de başka alternatiflerin bulunmaması ve konut alımının günümüz Türkiye’sinde bir zaruret/ihtiyaç olması nedeniyle, ev ihtiyacı olan insanların katılım bankaları ve evim firmalarından hangisi kendilerine daha ekonomik geliyorsa ondan ev alabilecekleri söylenebilir.

Araç Almak DinenEv almakEvim ŞirketleriFaizkrediMahzurTasarruf Finansman Sistemi
Paylaş: 0 FacebookTwitterWhatsappTelegramEmail
Hikmet.Net

Her Soru Cevaba Layıktır!

Önceki Yazı
Hilye-i Şerif nedir? Sünnet kaynaklı mıdır? Tarihimizde önemi nedir?
Sonraki Yazı
Saf balmumu yemek haram mıdır?

Benzer Yazılar

TOKİ’nin 500 bin Sosyal Konut Projesinden Ev Almak Caiz Midir?

Bir kadının eniştesine yani ablasının eşine, karşı tesettüründeki ölçü ne olmalıdır?

Doğacak bebeğin cinsiyetini belirlemek caiz midir?

Belaların en şiddetlisinin Nebilere ve sonra derecesine göre kimselere geldiği ifade ediliyor. Bu...

Katılım bankalarından fon alım satımı caiz mi?

Kanser hastalarının kullanması için saç bağışlamak caiz midir? Kullanan kişinin başını örtmemesi...

Bu Hafta En Çok Okunanlar

  • Müzik ve Çalgı Aletleri Üzerine

  • Nebiz ne demektir ve hanefi mezhebine göre hükmü nedir?

  • Hâcet Namazı

  • Akika kurbanı nedir, ne zaman ve kimin için kesilir?

  • İçeriğinde Alkol Bulunan Gıdaların Hükmü Nedir?

En Son Eklenenler

  • TOKİ’nin 500 bin Sosyal Konut Projesinden Ev Almak Caiz Midir?

  • Bir kadının eniştesine yani ablasının eşine, karşı tesettüründeki ölçü ne olmalıdır?

  • Doğacak bebeğin cinsiyetini belirlemek caiz midir?

  • Belaların en şiddetlisinin Nebilere ve sonra derecesine göre kimselere geldiği ifade ediliyor. Bu durumda “salih bir müslüman olmak” korkutucu olmaz mı?

  • Katılım bankalarından fon alım satımı caiz mi?

E-Bülten

Güncel Soru-Cevaplarımızdan haberdar olmak için Bültenimize Abone Olun!

Editörün Seçimi

TOKİ’nin 500 bin Sosyal Konut Projesinden Ev Almak...

12 Kasım 2025

Bir kadının eniştesine yani ablasının eşine, karşı tesettüründeki...

10 Kasım 2025

Doğacak bebeğin cinsiyetini belirlemek caiz midir?

9 Kasım 2025

Belaların en şiddetlisinin Nebilere ve sonra derecesine göre kimselere...

15 Ekim 2025

Katılım bankalarından fon alım satımı caiz mi?

14 Ekim 2025

Güncel Soru-Cevaplarımızdan haberdar olmak için Bültenimize Abone Olun!

hikmet_beyaz_logo
Soru Sor
Facebook Twitter Instagram Youtube Telegram

Linkler

    • Bizimle Çalışın
    • Bize Ulaşın
    • Amacımız
    • Yayın Politikası
    • Telif Hakları
    • Gizlilik Politikası

İşbirliğiyle...

Kategoriler

SORU-CEVAPLAR İBADET AKİDE VE İNANÇ KADIN VE AİLE NAMAZ HELAL-HARAMLAR ORUÇ AHLAK TİCARET VE FİNANS ZEKAT- FİTRE- SADAKA DUA UFKU TEMİZLİK HAC- UMRE KURBAN Gündem Yazıları ÇOCUK MUHTELİF AHİRET YİYECEK İÇECEKLER SİYER METAFİZİK KURAN-I KERİM

© Telif Hakkı 2024, Tüm Hakları Saklıdır  | hikmet.net

  • Hakkımızda
  • İrtibat
  • Gizlilik Politikası
Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz.
Gizlilik PolitikasıTamam
Manage consent

Privacy Overview

This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary
Her Zaman Etkin
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. These cookies ensure basic functionalities and security features of the website, anonymously.
ÇerezSüreAçıklama
cookielawinfo-checkbox-analytics11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Analytics".
cookielawinfo-checkbox-functional11 monthsThe cookie is set by GDPR cookie consent to record the user consent for the cookies in the category "Functional".
cookielawinfo-checkbox-necessary11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookies is used to store the user consent for the cookies in the category "Necessary".
cookielawinfo-checkbox-others11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Other.
cookielawinfo-checkbox-performance11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Performance".
viewed_cookie_policy11 monthsThe cookie is set by the GDPR Cookie Consent plugin and is used to store whether or not user has consented to the use of cookies. It does not store any personal data.
Functional
Functional cookies help to perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collect feedbacks, and other third-party features.
Performance
Performance cookies are used to understand and analyze the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.
Analytics
Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.
Advertisement
Advertisement cookies are used to provide visitors with relevant ads and marketing campaigns. These cookies track visitors across websites and collect information to provide customized ads.
Others
Other uncategorized cookies are those that are being analyzed and have not been classified into a category as yet.
KAYDET & ONAYLA
Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz’in Ahlakı
        • Efendimiz’in Ailesi
        • Efendimiz’in Mucizileri
        • Efendimiz’in Savaşları
        • Efendimiz’in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur’an-ı Kerim
        • Kur’an Okuma ve Meal
        • Kur’an’ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog