Değerli kardeşimiz,
Bu gecede kaderin bir çeşit istinsahı yapıldığı anlaşılıyor. Yani İmam-ı Mübîn’den, Kitâb-ı Mübîn’e istinsahı. Nazarı oraya ulaşanlar, kaderin bu kısmına da muttali olabilirler. Efendimiz (sav)’in Mi’raç’ta seslerini duyduğu kalemler de bunlar olsa gerek…(Bkz.: Buhârî, salât 1, enbiyâ 5; Müslim, îmân 263.)
Meselenin diğer bir yüzü de, Kadir Gecesi “kadr”den gelir. Yani o gece bir kadirşinaslık rûh ve ma’nâsı nümayandır. Öyle ise o gecenin kadrini bilin ki, kadriniz bilinsin. Ayrıca Allah (cc)’ın fevkalâdeden atâsının verildiği şeyler de olabilir bu gecede. Tıpkı ulûfe gibi…
Bu gece, bin aydan hayırlı olmasına gelince bu kesretten kinayedir ve herkes için de söz konusu değildir, belki her geceyi Kadir bilenler içindir. Evet sanki o, her geceyi ihyâ etmiş de, bu gecede bardağı taşıran rahmet damlayıvermiş… Derken kul, damla ile deryaya ermiş…
Gizli olmasında da ayrı bir sır vardır. Efendimiz (sav) onu önce biliyordu, sonra unutturuldu.(Bkz.: Buhârî, fazlu leyleti’l-kadr 2; Müslim, sıyâm 213.) Ta ki, ihyâ edilsin. Sadece bu geceyi ihyâ eden de belki hissemend olabilir ama, her geceyi Kadir bilip ihyâ edenin nasibdar olacağından şüphe yoktur.
Selametle kalın.
Kaynak: Gülen, Fasıldan Fasıla-2.