Kadınların yaşam süreleri her geçen gün biraz daha uzuyor ve daha uzun süren bir hayatla birlikte ‘sağlıklı yaşlanma’ kavramı ortaya çıkıyor. Yani, günden güne eriyen hatta kırılan kemiklerle sızlanarak sürüp giden bir yaşlılık herkesi ürkütüyor. Türkiye’de menopoz ve osteoporoz hakkında kadınları bilinçlendirmeye yönelik gerek şahsen gerek kurucusu ve başkanı olduğu Türkiye Menopoz ve Osteoporoz Derneği aracılığıyla birçok etkinlik düzenleyen Prof. Dr. Erdoğan Ertüngealp, Lily İlaç’ın düzenlediği bir bilgilendirme toplantısında kadınlara sağlıklı yaşlanmanın ipuçlarını verdi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı bir araştırmaya göre, 2030 yılında 1 milyar 250 bin kadın 30 yaşın üstünde olacak. Bu da demek oluyor ki; Cahit Sıtkı’nın ünlü şiirindeki ‘Yaş otuz beş, yolun yarısıdır artık’ mısraı ‘Yaş elli…’ diye başlayacak. “Teknolojinin tüm çabası yaşam kalitesini artırmak. Menopozla birlikte kadınların yüzde 75’inde görülen ateş basması, sinirlilik, uykusuzluk, gerginlik, unutkanlık, ağlama nöbetleri 70’li yıllarda yaygınlaşmaya başlayan östrojen desteğiyle artık tedavi ediliyor.”diyen Prof. Dr. Ertüngealp, östrojen tedavisinin gizli risklerini önleyecek alternatif yöntemlere de sahip olduklarını söylüyor.
Yaşam Kalitenizi Artırın
Kadınların yaşam kalitelerini artırmak için sadece medikal yöntemleri değil nonmedikal (medikal olmayan) yöntemleri de kullanmaları gerektiğine inanan Prof. Dr. Ertüngealp şöyle diyor:
“Anneannem 60 yaşına geldiğinde pencerenin önüne oturup örgü örüyordu; çünkü artık yaşlandığına ve işe yaramayacağına inanmıştı. Oysa şimdi bu yaştaki kadınlar başbakan ya da genel müdür olarak çalışabiliyorlar. Kadınların vücutlarında 35 yaşına kadar yapım fazla, yıkım az oluyor. 35 yaşına kadar kemik yapımı ne kadar üst düzeye getirilirse menopoz dönemindeki kırıklar o kadar az olacaktır.”
Kadınlardan hem kendileri hem de çocukları için sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirmelerini isteyen Ertüngealp, çocukluk çağında kemik oluşumunun doruk noktasına çıkarılması gerektiğini söylüyor. Her gün düzenli olarak tükettiğiniz besinler arasında; süt, yoğurt, taze sebze ve meyve önemli bir yer tutuyorsa ve un, tuz, şeker üçlüsünden kaçıyorsanız endişelenmenize gerek yok. Ülkemizin doğal kaynaklar açısından çok zengin olduğunu; ancak bizim çok fazla yararlanamadığımızı söyleyen Prof. Dr. Ertüngealp, yazın haftada 3 gün, yirmişer dakika ön kolların ve diz altının güneşlendirilmesini tavsiye ediyor. Sigara içen kadın sayısının erkek sayısından daha fazla olduğunu söyleyen Ertüngealp, kadınların ‘Nasıl olsa ev işi yapıyorum, akşama kadar hareket ediyorum.’ diyerek egzersiz ve yürüyüşten kaçmasını da çok yanlış buluyor.
40 yaşın üstündeki her kadının kalsiyum desteği alması ve her sene mamografi çektirmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ertüngealp, menopoz tedavisine ise ortalama 47 yaşında başlanabileceğini ifade ediyor. Menopoz gören kadınların yüzde 10’unda ağır depresyona rastlandığını belirten Prof. Dr. Ertüngealp şöyle diyor:
“Menopoza bir aile hastalığı olarak yaklaşılması gerekiyor. Kadın hem eşinden hem de çocuklarından diğer zamanlara göre daha fazla yardım, ilgi ve şefkat görmek ister. Eşi hamileyken onu el üstünde tutan erkek, menopoza giren kadının, bir zamanlar kendisine çocuk doğuran kadın olduğunu unutmamalı.”
Ülkü Özel Akagündüz