Cünüp, âdetli ve lohusalının tam bir âyetin yazılı olduğu kâğıt, levha, para vb. bir şeye dokunması haramdır. Eğer âyet tam değilse yazılı olduğu nesneye bu haldeki kimselerin dokunmalarında bir kerahet yoktur. Ancak bir âyetten az da olsa dokunamaz, diyenler de vardır. Bunlara göre âyetin bir kısmının; mesela bir parada ya da bir tabloda olması hâlinde de durum aynıdır. Dokunmama tedbire en muvafık olanıdır.
Cünüp, âdetli ve lohusalı, abdest organları dışındaki bir organla Kur’ân’a dokunmaları hâlinde de en sağlam görüşe göre yine haram işlemiş olurlar.
Bu haldeki kimselerin, Tefsir, Hadis, Fıkıh ve Arapça gramer gibi dinî kitaplardaki âyetlerin yazılı olduğu kısımlara dokunmaları da haramdır. Ancak İmam-ı A’zam’a göre hem gramer kitaplarına hem de Hadis ve Fıkıh kitaplarına dokunmak, bu ilimleri öğrenmekte olanlar için haram değildir. Öyleyse mecbur olmadıkça bu kitaplara dokunmamak, dokunmak zorunda kalındığında da âyetlerin olduğu kısımlara temas etmeden kullanmak daha uygundur.
Yine bu kimselerin Kur’ân-ı Kerîm’e, ondan ayrı bir şeyle, mesela ona bitişik olmayan bir cilt, bir bez ya da elbisenin yeniyle dokunmaları, âlimlerin çoğunluğuna göre câizdir. Ancak elbisenin yeniyle dokunmayı tahrimen mekruh gören âlimlerimiz de vardır ki bu daha tedbirli bir davranıştır.[1]İbn Âbidîn, Hâşiyet-ü Reddi’l-Muhtâr, 1/294. Öyleyse tedbire en uygun olanı tercih etmek gerekir.
Dokunma konusunda Kur’ân’ın yazılı kısmı ile yapraklarının boş bulunan beyaz kısmı ve Mushaf’a bitişik olan cildi eşittir. Bu hüküm sadece Kur’ân-ı Kerîm’e aittir. Tabloda, parada, duvarda, tefsir ve hadis kitaplarında ise dokunmanın haram olduğu yer sadece Kur’ân âyetinin yazılı olduğu yerdir, bunun dışındaki yerlere dokunmak haram değildir.
Âdetli ve lohusa olan bir kadının Kur’ân-ı Kerîm’i veya içinde Kur’ân âyetleri bulunan bir metni yazması caiz değildir. Okumadan yazacak olsa dahi hüküm böyledir. Ancak okumadan yazabileceğini söyleyenler de vardır çünkü kalem Kur’ân’dan ayrı bir alettir, nasıl Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden ayrı bir şeyle tutulabiliyorsa, bu durumdaki kalemle de yazılabilir, demişlerdir ki bunun kıyasa daha uygun olduğu söylenmiştir. Yeter ki eliyle dokunmuş olmasın.
Küçük çocuklara, abdestleri olmasa bile, Kur’ân-ı Kerîm’i vermekte bir sakınca yoktur. Ancak haramı helâli anlayabilen, iyiyi kötüden ayırt edebilen 7-8 yaşındaki mümeyyiz çocuklara, Kur’ân-ı Kerîm’e ta’zimi, yani saygıyı öğretmek için abdest aldırmak güzel bir davranıştır.
Dipnotlar
⇡1 | İbn Âbidîn, Hâşiyet-ü Reddi’l-Muhtâr, 1/294. |
---|