742
Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamber Efendimiz’in sünnetinde alacakların zekâtı konusunu açıklayan bir nass (hüküm) yoktur. İlk dönem âlimleri tarafından da, alacakların zekâtı hususunda nakledilen farklı görüşler vardır. Bundan dolayı da bu konu hakkında fıkıh mezhepleri farklı hükümler vermişlerdir.
Genel olarak fukaha alacakları iki gurupta değerlendirmiştir.
- Tahsil edileceği umulan alacaklar: Bu tür alacaklar ödeme imkânına sahip ve borcunu kabul eden kimsedeki alacaklardır. Alacaklı kendi malları ile birlikte her sene bu alacağın zekâtını da öder.
- Tahsil edileceği umulmayan alacaklar: Borcunu inkâr eden ya da ödeme imkânı olmayan fakirdeki alacaklarda bu guruba dâhildir. Bu guruba giren alacakların zekâtı hakkında âlimler farklı görüşlerde bulunmuşlardır. Bazıları bu tür alacaklar elde edilince geçmiş yılların da zekâtı verilir derken, diğer bir gurup yalnız bir yıllık zekâtın verileceğini söylemiştir. Ebu Hanife ve İmameyn ise, bu tür alacağı aldıktan ve üzerinden bir yıl geçtikten sonra ancak zekâtın gerekeceğini ifade etmişlerdir.
Hanefiler alacakların zekâtını daha ayrıntılı olarak ele almışlardır. Onların taksimi şu şekildedir:
- Kuvvetli alacaklar: Borç olarak verilmiş paralar, ticaret mallarının bedeli gibi olan alacaklardır. Elde mevcut bulunan çek ve senetlerde kuvvetli alacak sayılır. Eğer borçlu borcunu kabul ediyorsa bu tür alacakların zekatı her yıl verilir. Ancak zekatın verilmesi borcun tahsiline kadar geciktirilebilir.
- Orta derecede alacaklar: Ev veya dükkân kirası gibi zekât mevzuu olmayan bir malın bedeli olan alacaklardır. Bu tür alacaklar da eğer nisap miktarına ulaşıyorsa veya kişinin zekâta mevzu olan başka malları varsa bu mallar onlara eklenerek bunların da her yıl zekâtlarının verilmesi gerekir. Ancak bunların zekâtının verilmesi için, nisap miktarı kadar bir malın tahsil edilmesi gerekir.
- Zayıf alacaklar: Bir mal bedeli olmayan mehir, diyet karşılığı, miras, vasiyet, muhalaa bedeli gibi alacaklardır. Bu alacaklardan zekât gerekmesi için, bunların nisap miktarının tahsil edilip üzerinden bir yıl geçmesi gerekir.
İmam Şafi’ye göre alacak, zekatın edasını geciktirmez. Alacak tahsil edilmese de onun zekatını vermek gerekir. Çünkü borç verme tamamen kişinin kendi iradesi ile vuku bulur. Fakirlerin hakkı bu yüzden geciktirilmez.