Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
  • Hakkımızda
  • İrtibat
  • Gizlilik Politikası
Hikmet.Net
Sorunuzu Sorun
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
Sorunuzu Sorun
Hikmet.Net
Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
Sorunuzu Sorun
© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır | hikmet.net
AKİDE VE İNANÇCİNMETAFİZİKSORU-CEVAPLAR

Cinlerin sultasından korunma yollarından bahseder misiniz?

Yazar: Hikmet.Net 14 Mayıs 2015
Yazar Hikmet.Net Tarih: 14 Mayıs 2015Güncelleme: 31 Temmuz 2023
Paylaş: 0FacebookTwitterWhatsappTelegramEmail
1,1K

Cin ve şeytanların sultasından korunmanın tek çaresi, manevî donanım ve iç-dış bütünlüğüne ermektir. Böyle bir donanımı gerçekleştiremeyen ve böyle bir bütünlüğe eremeyenlerin bir yanları mutlaka şeytanların hakimiyeti altındadır ve o insan eksiktir. Dış ve iç bütünlüğünün manası bir anlamda kalb ve davranış birliği ile çok ciddi alakalıdır. İnsan, inandığını tam yaşadığı zaman bu vahdete kavuşmuş olur. Zaten Vâhid ve Ehad olan Allah’a (cc) kulluk da, böyle bir vahdeti gerektirmektedir. Evet, Tevhid-i kıble ve teveccüh-ü tam ile O’na yönelenler, cin ve şeytanların sultasına karşı kesinlikle muhafaza altına alınmış sayılırlar. Dual yaşayan iki yüzlüler ise, böyle bir garantiden mahrumdurlar.

Cin ve şeytanların sultasından korunmak için dilden dua eksik edilmemelidir. Kalb, Rabb’in zikriyle itminana ulaştırılırken, kafa da, hep İlâhî cilve ve tecellileri düşünmeli.. girdaba düşmekten kaçınmalı.. ve insanın tek emeli, ‘başkalarını kurtarmak’ olmalı.. olmalı ve hep taze gül kokulu bir iklim ve bir atmosfer meydana getirmelidir. ‘Gül, gül içinde biter’ felsefesiyle hareket edip, ferdî manada da daima ‘istiaze’ süllemiyle (merdiveniyle) Yüceler Yücesi’nin sığınağına ulaşma gayreti içinde bulunmalıdır. Çünkü şeytan ve habis cinler oraya giremez ve o kutsi otağa ulaşamazlar.

‘Eûzü’, Allah’a karşı bir yönelme ve bir dehalettir. Evet o, her şeyi, yine onun seviyesine göre terbiye eden Âlemlerin Rabbi’ne bir iltica ve bir sığınma demektir, zira O, Rabb’dir, her şeyin hakkından geldiği gibi, şerir cin ve şeytanların hakkından da gelir. Şeytanlar, sığınılması gereken her şeyden ‘Eûzü bikelimâtillâhittâmmeti min şerri mâ halak; Mahlukâtının şerrinden Allah’ın tastamam kelimelerine sığınırım” (Buhari, Enbiya: 10; Müslim, Zikir: 54-55; Dârimî, İsti’zân: 48) diyerek Rabb’e sığınan insana ulaşamaz ve ona zarar veremezler. Bu, Allah Rasulü’nün bir duasıdır ve o, sığınılması gereken her şeyden, kendi kerem ve cömertliğine şâyeste şekilde kendisini koruması ve muhafaza etmesi için Rabb’ine böyle yalvarmıştır.

Bu mevzuda diğer bir düstur da Ayet’ül-Kürsî’yi (Bakara, 2/255) okumayı ahlak edinmektir. O da İlahî bir kalkandır ve insanı cinlerin, şeytanların şerrine karşı korur ve muhafaza eder. Aslında, bu ayette anlatılan vasıflarla muttasıf o Rabb’ı Rahime yönelme, insanın his ve duygularını tatmin eder ve teminat altına alır.. alır da, artık onun gözlerine yabancı hayaller giremeyeceği gibi kalbini ve gönlünü de şeytan işgal edemez. Yeter ki o, iradesinin hakkını versin ve elinden geldiğince istikamet içinde yaşamaya gayret etsin. Ne var ki insan, her zaman bu gerilimini muhafaza edemez. Bazen geçici de olsa ufkunu gaflet bulutları sarabilir. Bu gibi durumlarda onu uyku basar ve adeta iradesi devreden çıkar. İşte o zaman insan da, uyumayan ve asla uyuklamayan Allah’a yönelir, ona sığınır.. sığınır da, artık şeytan, onun ruhuna yol bulup giremez. Zira Âyetü’l-Kürsî, koruyucu bir atmosfer gibi onun ruhunu sarmıştır ki, böyle bir mahfuz yere cin, şeytan giremez.

Ne dediğini duyarak ve sürekli içine doğru derinleşerek, derinleşip bütün beşerî hislerini aşarak Âyetü’l-Kürsî’yi vird edinip Allah’a iltica etmek, bir bakıma, ‘Ey Rabbim! Ben kendimi Sana emanet ediyorum.’ demektir ki, böyle bir iltica, dua ve yalvarış arş-ı Rahmet’e ulaşınca gök ehli o kişinin etrafını sarıp adeta onun çevresinde pervane kesilir. Hangi şeytan ve şerir cinnin haddine ki, böyle bir nur halesini aşabilsin ve ışık hüzmeleriyle sarılı bulunan nezih ruhlara dokunup onları soldurabilsin? Hayır, bu mümkün değildir. Zira onu, artık emri her şeye galip olan Rabb’i himaye etmektedir ve o, Âyetü’l-Kürsî’nin okunduğu eve cin ve şeytanın girmesine müsaade etmeyecektir.

Son olarak, cin ve şeytanların sultasından korunma için, iç ve dış bütünlüğüne kavuşulması; dilden duanın eksik olmaması ve Âyetü’l-Kürsî’nin okunmasının âdet, ahlak edinilmesi gibi bir kısım prensiplerden bahsetmiştik. Şimdi de -müsaadenizle- bu düsturları yaşıyarak onların şer ve sultalarından uzak kalabilmiş kişilerin hayatlarından misaller vermek suretiyle mevzumuzu biraz daha tavzih edelim.

1) İbn-i Ebi’d-Dünya, Urve b. Muğîre’den (Urve b. Muğîre (ra), tabiînin büyüklerinden, şanlı Sahabi ve büyük siyasi dâhi Muğîre b. Şu’be’nin oğludur.) naklediyor:

Urve (ra) diyor ki: ‘Bahçemde oturuyordum. Derken çardağın etrafını bazı karartıların sardığını gördüm. Çardağın üstünden bir ses yükseliyordu. Bu Ses: ‘Urve’nin hakkından gelecek kimse yok mu?’ diyordu. İçlerinden biri ileri atıldı ve ‘Ben varım, ben onun hakkından gelirim’ dedi. Biraz sonra mahzun, mükedder, boynu bükük geri döndü. Ona niçin bir şey yapamadığını sordular. Cevap verdi: ‘Sabah-akşam okuduğu dua ona yaklaşmama mani oldu..’

Urve b. Muğîre (ra), sabah-akşam şu duayı okuyordu: ‘Âmentü billâhi vahdehû ve kefertü bi’l-cibti ve’t-tâğûti ve’stemsektü bi’l-urveti’l-vüskâ; Vâhid ve Ehad olan Allah’a inandım. Ne kadar sanem ve put varsa hepsini inkar ettim. Ve ben, kopmayan ipe (Kur’an’a) sarıldım.’

İşte sabah-akşam bu şekilde ahd u peymanını yenileyen ve okuduklarını yaşayan insanlara, kötü niyetli cin ve şeytanların yaklaşmaları ve onlara herhangi bir zarar vermeleri mümkün değildir. Zira bu dua onların korunmaları için bir vesile teşkîl etmektedir.

Bütün insî ve cinnî şeytanların deryalar dolusu şerleri olsa dahi, bu şerlerin kendilerine ulaşamayacağı nice yüce ve yüksek kâmetler vardır! Zaten bizi teselli eden ve en kötü durumlarda, gönüllerimizde itmi’nan vesilesi olan da budur.

2) Ebu Musâ el-Eş’arî (ra) anlatıyor:

‘Hz. Ömer devrinde Basra’da vali olarak bulunuyordum. Aylar geçip gitmiş olmasına rağmen halifeden en küçük bir haber alamamıştım. Onun durumunu merak ediyordum. Cin işleriyle uğraşan birisine gittim. Cinleri vasıtasıyla bana halifeden bir haber getirmesini istedim. (Bu gaybı bilmek değildir. Cinler gayet süratli varlıklar oldukları için, çok uzak mesafelere çok kısa zamanda gidip gelebilirler ve gittikleri yerlere ait bazı haberleri normal olarak getirebilirler. Bu açıdan da buna dense dense cinleri haber toplamada kullanma denebilir.) Cinin Yemen’de olduğunu ve biraz sonra geleceğini söyledi. Derken cin geldi. Ona Ömer (ra) hakkında malumat istediğimi tekrar ettim. Acaba şimdi nerdedir ve ne yapıyordur? dedim. Cin, biraz düşündükten sonra şu cevabı verdi: ‘Vallahi biz, Ömer’in yanına sokulamaz, ondan bir haber alamayız. Çünkü o, nasiyesinde Ruhu’l-Kudüs’ten bir nur taşıyor. Onu gören şeytan dahi olsa emrine râm olur ve Ömer’e itaat eder hale gelir.’ (Evet Ömer, İslam’a girdikten sonra hiçbir şeytan ona yaklaşamamıştır.) Cin bunları söyledi ve Ömer’den herhangi bir haber getirmesinin mümkün olmadığını gayet açık bir dille itiraf etti…’

Evet biz, yeniden bir Hz. Ömer neslini, mescid, mektep ve ev üçlüsünde İslam ruhunu örgüleyen aydınlık çehre, yavru güneşler intizar ediyoruz. Gözlerimiz, ufukta, eteklerine yirminci asrın tozu, toprağı ve eracifi bulaşmamış, melek yapılı, melek Cibril karakterli insanların geleceği günü bekliyoruz. İnşaallah şeytan, onların yanına da sokulamayacak ve temizler de temiz ruhlarını kirletip bulandıramayacaktır.

Ve işte bu nesil, bütün dünyaya ümit ve güven kaynağı olacaktır. Onlar, 14 asır önceki saadet dolu günleri yeniden günümüze çekip getirecektir ki, insanlık, şayet yeni bir dirilişe erecekse işte bunlarla erecektir. Yeter ki bizler, temsil keyfiyetimizle bu işe mani olmayalım; olmayalım ve arkadan gelecek nesl-i cedid’in önünü tıkamayalım.

3) Diğer bir örnek de şudur:

Aşere-i mübeşşere’den olan, Hz. Ömer (ra)’in, vefat edeceği anda yanında bulunanlara ‘Keşke Ebu Ubeyde hayatta olsaydı da yerime onu bırakıp Rabbimin huzuruna öyle gitseydim’ dediği, Amvas’ta vebaya yakalanarak orada şehid düşen şanlı Sahabi Ebu Ubeyde b. Cerrah (ra) ile karıştırdıkları Ebu Ubeyd’dir (ra). Ebu Ubeyd (ra), tabiînden olup genç yaşta İslam ordusunun başına kumandan olarak tayin edilmiş cesur bir askerdir.

Hz. Ömer (ra), Sasanilere karşı bir ordu göndermek istiyordu ancak, ordunun başına kumandan tayininde zorlanıyordu. Çünkü askerlerin büyük çoğunluğu Hz. Hâlid’le birlikte savaşmak istiyorlardı. Halbuki Hâlid (ra), o sıralarda Bizans’a karşı savaşıyordu. İşte bu kritik anda Ebu Ubeyd, ileriye atıldı ve bu kumandanlığı kabul edebileceğini söyledi. Onun bu davranışı Hz. Ömer’i çok sevindirmişti. İçinde pek çok Sahabenin de bulunduğu orduya bu 20-21 yaşlarındaki delikanlı kumanda edecekti. Ebu Ubeyd (ra), ordusuyla Sasanilerin üzerine yürüdü ve çok zorlu bir savaş oldu. Bir ara Kumandan atından düştü ve fillerin ayakları altında kaldı. Filler, onu çiğneyip geçerken o bütün gücüyle ric’at içindeki askerlerine şöyle sesleniyordu: ‘Askerlerim, gitmeyin, ben buradayım, ben buradayım..’ ve onları belli ölçüde de olsa geri çevirmeye muvaffak oluyordu. Ebu Ubeyd, orada şehit düşmüştü. Diğer taraftan Halife, Medine’de Ebu Ubeyd’den haber bekliyordu. Nihayet Tâif tarafından birisi geldi ve halifeye şu haberi getirdi. ‘Bir vadiden geçiyordum. Kadın-erkek, genç-ihtiyar toplanmış feryad içinde ağlıyorlar ve şöyle diyorlardı: ‘Kahramanca savaştılar. Cansiperane kavga verdiler. Allah için öldüler ve niyetlerine göre de Cenab-ı Hakk’ın huzuruna ulaştılar’ sözlerinin sonunda da, hep bir ağızdan söyledikleri ‘Vah Ebu Ubeyd, vah Ebu Ubeyd.!’ çığlıkları yükseliyordu.’

Hz. Ömer (ra), işi anlamıştı. Vadiyi dolduran ve feryad ile ağlayan Müslüman cinlerdi. İslam ordusu için gözyaşı döküyor ve şanlı kumandan için ağıt yakıyorlardı. Nitekim bir kaç gün sonra bir ulak geldi. Ve olanları bir bir halifeye nakletti. Ebu Ubeyd, fillerin ayakları altında can vererek şehit olmuştu…(İbni Kesir, el-Bidaye, 7/28)

Evet, cin ve şeytanların şerrinden korunmak için Ebu Ubeyd şuuruna sahip olmak gerekir. Bu da, her halde cihad ruhuyla bütünleşme, dava uğruna candan cânandan geçme şuurudur ki, öyle olanlar bu amellerinin mükâfatını, cin ve şeytan iğvasına karşı korunmuş olmakla görürler. Zira cihad aşkıyla yanıp tutuşan bir insanı, ne insî ne de cinnî şeytanlar asla kandıramaz.

Cinler ve şeytanlar, insanların günahlarıyla açtıkları menfezlerden girer.. girer ve insanı çepeçevre kuşatırlar. Bu menfezler kapanmalıdır ki, onlar içeri giremesinler ve insan da, onların şerrinden korunmuş olsun.

Ehl-i keşfin müşahedesiyle cin ve şeytanların mü’minlere musallat olmaları, daha ziyade onların bazı manevi yönlerden açık ve zayıf olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu da; cünüplük, hayız, nifas halleri, abdestsizlik, su-i edep içinde gafilâne davranışlar sergileme gibi durumlardır ki, ruh bozuklukları ve fizyolojik olmayan cinnetler, ekseriyetle böyle boşlukların ardından insana ârız olurlar. Eğer bunlarda cin ve şeytanın parmağı varsa -ki vardır- onlar, mü’minin içine mutlaka, onun bir günahından yol bulup girmişlerdir.

Evet, eğer sen bir kale gibi isen, bu kalenin kapıları açık olursa ezeli düşmanın elbette o kapılardan girecek ve senin vücud kaleni teslim almaya çalışacaktır. Eğer böyle bir akibete düşmek, ma’ruz kalmak istemiyorsan, mutlaka günahlardan kaçınmalı, dikkatli bir hayat yaşamalı ve kalenin içten fethedileceğini de asla unutmamalısın…

Habis cinler ve şeytanlar, her çeşit günahı alet olarak kullanırlar. İçki, kumar ve fuhuş, onların sıkça kullandıkları aletlerdir. Bu günahları irtikab edenler, şeytan tuzağına düşmüş sayılırlar.

4) Abdullah İbn-i Abbas’ın (ra) talebelerinden Katade b. Diâme (ra) anlatıyor:

‘Şeytan, Allah tarafından tardedilip huzurdan kovulunca sordu:

Şimdi ben ne yapacağım?

Cenab-ı Hakk, hikmet diliyle cevap verdi:- Sihir yapacaksın! (İnsanları büyüleyecek, bakışlarını bulandıracak, kalb ve kafalarını dumura uğratacaksın. Böylece onların muvazene ve dengeleri bozulacak. Akılları hükmünü tam icra edemeyecek. Ve kalblerinin Allah’la olan alakası kesilecek ve te’sirsiz kalacak.)

– Ben ne okuyacağım?

– Şiir. (Yani dil dökerek, edebiyatı bu işte kullanarak, fuhşa ait kitap ve dergi neşretmeyi insanların kafasına sokarak onları büyülemeye çalışacaksın.)

– Ne yiyeceğim ben?

– Bütün murdar şeyleri. (Hem yiyecek hem de sana tabi olanlara yedireceksin. Besmelesiz etler, murdar tavuklar, doğrudan doğruya eti haram kılınmış hayvanlar, helal-haram demeden çeşitli spekülasyonlarla kazanılan ticari gelirler, faizler, rüşvetler…)

– Ben ne içeceğim?

– Sekir (sarhoşluk) veren her şeyi. (Şarap içeceksin veya şarabın adını değiştirecek, ona başka bir isim bulacak ve onu içeceksin. ‘Alkolsüz bira’ diyecek ve su yerine onu içeceksin. Diğer taraftan yeni yeni uyuşturucular icad edecek ve onları kullanacaksın. Afyon, morfin, kokain, kafein v.b… İşte sen bunları içeceksin.)

– Benim yurdum neresi?

– Hamamlar. (Çırılçıplak, haya ve edebten mahrum yıkanılan yerler, saunalar, plajlar…)

– Benim meclisim neresi?

– Çarşılar, pazarlar, sokaklar.

– Benim münadim kimdir?

– Davullar, zurnalar ve rûhî heyecan uyarmayan her şey.

– Benim silahım nedir?

– Fuhşıyât.

Evet, şeytan huzurdan kovulunca bunları soruyor ve ona Cenab-ı Hakk’tan bu cevaplar geliyor.

Madde madde bu hususları izaha gerek var mı bilemiyorum? Dünyanın haline ve hâssaten İslam aleminin yürekler acısı vaziyetine bakıldığında Katade b. Diame’nin naklettiği bu sözlerin haklılık derecesi daha iyi anlaşılacaktır. Bunun için isterseniz gözümüzün önünden filim şeridi gibi Müslümanların utandırıcı hallerini geçirebilirsiniz.. geçirin, ve düşünün, cin ve şeytanların günah menfezlerinden tâ nerelere kadar girdiğini anlamaya çalışın!. Sonra bir de yüzünüzü Batı dünyasına çevirin. İnsanların ekseriyetinin ruhen dengesiz olduklarına bakın. İntihar olaylarının her geçen gün nasıl korkunç buudlara ulaştığını görün.. görün ve ürperin.

Bugün İnsanlar, sırf düşünmemek için ne çarelere başvurmaktalar batı hayatında.. Öyleki, hiç adı sanı duyulmadık kumar çeşitlerinin sergilendiği kumar masalarında ömrünü bitirip tüketen insanlar var. Batı hayatında bunların pek çoğu kendilerinden kaçmak için bu gibi illetlere sığınmaktalar.. ve bu yerlerde başka değil ancak şeytan saltanatı hükümferma. Bu ülkelerde insanlar, bütünüyle mefistoya yenik düşmüşlerdir. Şeytan önce onların dengelerini bozmuş, sonra da yanlış çarelerle onları iyice sersemleştirmiştir. Bu da şeytanın en klasik oyunu ve en eski hilesidir. Zira Feodalizm, Kapitalizm ve Komünizmin hepsinin altında, şeytanın bu hilesi ve oyunları vardır. Evvela o, insanları tatmin olamayacakları noktalara sürüklemiş ardından da çeşitli isimler altında (işçi hareketi, proletarya diktatörlüğü vs. gibi) hortlattığı insanlara, yanlış çareler takdim etmiş ve onları büsbütün şirâzeden çıkarmıştır. Gerek Marks’ın ve gerekse Engels’in eliyle insanlığa takdim edilen çareler, hep şeytana ait birer hile ve oyundan ibarettir. Nitekim bu oyunun sona erişini bizimle beraber şimdi bütün dünya da seyretmektedir. Cin ve şeytanın bu tür iğva ve oyununa düşmemek için inanan bir dünyanın kurulması şarttır. Çünkü iman, insanlığı kurtaracak tek çaredir.


Kaynak: Varlığın Metafizin Boyutu, “Cinlerin Sultasından Korunma Yolları”

Cinlercinlerden korunmacinlerin sultasıKorunma
Paylaş: 0 FacebookTwitterWhatsappTelegramEmail
Hikmet.Net

Her Soru Cevaba Layıktır!

Önceki Yazı
Cinler insanları emri altına alabilirler mi?
Sonraki Yazı
Cinler insanlara tabi midir?

Benzer Yazılar

Belaların en şiddetlisinin Nebilere ve sonra derecesine göre kimselere geldiği ifade ediliyor. Bu...

Katılım bankalarından fon alım satımı caiz mi?

Kanser hastalarının kullanması için saç bağışlamak caiz midir? Kullanan kişinin başını örtmemesi...

Saf balmumu yemek haram mıdır?

Evim Şirketlerinden (Tasarruf Finansman Sistemi) Üzerinden Ev, Araç Almakta Dinen Bir Mahzur...

Hilye-i Şerif nedir? Sünnet kaynaklı mıdır? Tarihimizde önemi nedir?

Yorum Yap

Adımı, e-postamı ve web sitemi bir dahaki sefere yorum yapacağımda bu tarayıcıya kaydet.

Bu Hafta En Çok Okunanlar

  • Bermuda Şeytan Üçgeni hakkında bilgi verir misiniz?

  • Müzik ve Çalgı Aletleri Üzerine

  • Anne-babası razı olmayan kişinin haccı geçerli midir?

  • Üç Ayları Değerlendirme

  • Zilhicce’nin İlk On Günü

En Son Eklenenler

  • Belaların en şiddetlisinin Nebilere ve sonra derecesine göre kimselere geldiği ifade ediliyor. Bu durumda “salih bir müslüman olmak” korkutucu olmaz mı?

  • Katılım bankalarından fon alım satımı caiz mi?

  • Kanser hastalarının kullanması için saç bağışlamak caiz midir? Kullanan kişinin başını örtmemesi durumu değiştirir mi?

  • Saf balmumu yemek haram mıdır?

  • Evim Şirketlerinden (Tasarruf Finansman Sistemi) Üzerinden Ev, Araç Almakta Dinen Bir Mahzur Var Mıdır?

E-Bülten

Güncel Soru-Cevaplarımızdan haberdar olmak için Bültenimize Abone Olun!

Editörün Seçimi

Belaların en şiddetlisinin Nebilere ve sonra derecesine göre kimselere...

15 Ekim 2025

Katılım bankalarından fon alım satımı caiz mi?

14 Ekim 2025

Kanser hastalarının kullanması için saç bağışlamak caiz midir?...

13 Ekim 2025

Saf balmumu yemek haram mıdır?

12 Ekim 2025

Evim Şirketlerinden (Tasarruf Finansman Sistemi) Üzerinden Ev, Araç...

3 Ekim 2025

Güncel Soru-Cevaplarımızdan haberdar olmak için Bültenimize Abone Olun!

hikmet_beyaz_logo
Soru Sor
Facebook Twitter Instagram Youtube Telegram

Linkler

    • Bizimle Çalışın
    • Bize Ulaşın
    • Amacımız
    • Yayın Politikası
    • Telif Hakları
    • Gizlilik Politikası

İşbirliğiyle...

Kategoriler

SORU-CEVAPLAR İBADET AKİDE VE İNANÇ KADIN VE AİLE NAMAZ HELAL-HARAMLAR ORUÇ AHLAK ZEKAT- FİTRE- SADAKA TİCARET VE FİNANS DUA UFKU TEMİZLİK HAC- UMRE KURBAN Gündem Yazıları ÇOCUK MUHTELİF AHİRET YİYECEK İÇECEKLER SİYER METAFİZİK KURAN-I KERİM

© Telif Hakkı 2024, Tüm Hakları Saklıdır  | hikmet.net

  • Hakkımızda
  • İrtibat
  • Gizlilik Politikası
Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz.
Gizlilik PolitikasıTamam
Manage consent

Privacy Overview

This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary
Her Zaman Etkin
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. These cookies ensure basic functionalities and security features of the website, anonymously.
ÇerezSüreAçıklama
cookielawinfo-checkbox-analytics11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Analytics".
cookielawinfo-checkbox-functional11 monthsThe cookie is set by GDPR cookie consent to record the user consent for the cookies in the category "Functional".
cookielawinfo-checkbox-necessary11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookies is used to store the user consent for the cookies in the category "Necessary".
cookielawinfo-checkbox-others11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Other.
cookielawinfo-checkbox-performance11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Performance".
viewed_cookie_policy11 monthsThe cookie is set by the GDPR Cookie Consent plugin and is used to store whether or not user has consented to the use of cookies. It does not store any personal data.
Functional
Functional cookies help to perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collect feedbacks, and other third-party features.
Performance
Performance cookies are used to understand and analyze the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.
Analytics
Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.
Advertisement
Advertisement cookies are used to provide visitors with relevant ads and marketing campaigns. These cookies track visitors across websites and collect information to provide customized ads.
Others
Other uncategorized cookies are those that are being analyzed and have not been classified into a category as yet.
KAYDET & ONAYLA
Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz’in Ahlakı
        • Efendimiz’in Ailesi
        • Efendimiz’in Mucizileri
        • Efendimiz’in Savaşları
        • Efendimiz’in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur’an-ı Kerim
        • Kur’an Okuma ve Meal
        • Kur’an’ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog