Çocukların gelişiminde oyun ve oyuncak önemli bir yere sahiptir. Oyun çocuğu eğlendirip onların enerjilerini harcamalarına vesile olduğu gibi oyuncaklar da oyunun vazgeçilmez birer unsurudur. Oyun ve oyuncak çocuğu geleceğe hazırlayan vesilelerdendir. Koşu, güreş, yüzücülük, binicilik, körebe, saklambaç ve evciliği çocukların oynadıkları oyunlara örnek olarak verebiliriz. Bunlara günümüzde oynanan voleybol, basketbol, futbol ve bisiklet sürme gibi oyunları da ekleyebiliriz.
Oyun, çocukların dengeli yetişmesinde, ruhî, fizikî ve fikrî gelişmelerinde en etkili hususlardan birisidir. Çocukların melekelerini geliştirmelerine vesile olur ve onları ileriki hayata hazırlar. Bazı oyunlar da çocuğun zihnî ve fikrî yapısının gelişmesine katkı sağlar. Çocuklar oynadıkları oyunlar vesilesiyle içine kapalılıktan kurtulur ve sosyal hayata alışırlar. Onlar oyunlarla paylaşmayı, yardım etmeyi öğrenirler. Oyunlar sayesinde çocuklar, içlerinde biriken enerjiyi atar ve ruhî gerilimlerini oyunlarla boşaltmış olurlar. Zira kanları kaynadığı, kalp atışları büyüklere göre daha hızlı olduğu için, o enerjiyi -hiçbir işleri olmadığından dolayı- ancak oyunlarla atabilirler.
Çocukları her yönden dengeli geliştirmek isteyen anne-babalar çocuklarının oynadığı oyun ve oyuncaklara dikkat etmelidirler. Belli bir yaşa kadar genel itibariyle oyun, oyuncaklarla oynanır ve bu oyunlar eğlendirici mahiyette olur. Bu noktada oyuncakların seçimi de büyük önem taşımaktadır. Zira iyi seçilmiş bir oyun veya oyuncak, çocuğa iyi yönde katkıda bulunabileceği gibi seçimi iyi yapılamamış oyun ve oyuncaklar da, çocuğun kötü yönde etkilenmesine sebep olabilir. Oyun ve oyuncakların, çocuğun karakter ve mizacına uygun olmasına ve aynı zamanda onun istidatlarıyla da uyum sağlamasına özen gösterilmelidir.
Bugünkü nesil itibariyle oyun ve oyuncağın yerini bilgisayar oyunlarının aldığını söylemek yanlış olmaz. Artık çocuklar, fizikî hareket gerektiren oyunlar yerine hiç hareket etmeden ve gözünü bilgisayar ekranından ayırmadan oyun oynadıklarını sanmaktadırlar. Oysa böyle bir oyun anlayışı onları geliştirmek yerine daha da köreltmekte ve sağlıklarını ciddi şekilde etkilemektedir. Bu tarz oyunların çocukları psikolojik ve fizyolojik açıdan olumsuz yönde etkilediği artık bir gerçektir. Bilgisayar oyunlarıyla çocukluk devresini geçirmiş bu talihsiz yavrular, genel itibariyle asabî, tatminsiz, içine kapanık bir ruh haline bürünüyorlar. Sürekli şiddet ve bencilliği öne çıkaran oyunlar oynayan bir çocuktan sağlıklı davranış ve tutumlar beklemek zaten haksızlık olur. Bu yönüyle artık çocuklarımız bu tür oyunlara teveccüh gösteriyorlarsa büyüklere düşen şey; onları şiddet, şehvet içermeyen, dine aykırı unsurlar bulundurmayan, belli bir gayeye yönelik, özel olarak hazırlanmış oyunlara yönlendirmek olacaktır. Bu manada bilgisayar programcıları, oyunun yapısında olması gereken hedeflere yönelik oyunlar yapmalıdırlar. Oyun içinde dinî ve millî hislerimizi doyuran ve coşturan argümanlar bulunmalı, oyunun konusuyla beraber oyundaki, müzik, efekt, ses ve görüntüler de, dinî ve millî tabiatımıza aykırı olmamalıdır.
Oyun ve Oyuncak Türleri:
Öncelikle bugünkü oyun ve oyuncaklar, çocukları geleceğe hazırlayan, teknolojik gelişmelere açık, manevi yönden yetiştirici mahiyette, aile ve toplum kültürümüzü yansıtıcı ve edep içerikli olmalıdır. Evet, bugün oyun ve oyuncakların bile kendi ideal ve fikir dünyamızı yansıtan türlerini araştırıp bulmalıyız. Eğitimciler bunun üzerinde kafa yormalı, ebeveynler sancı çekmeli, her önümüze gelen oyun ve oyuncaklara talip olunmamalıdır. Özellikle yabancı kaynaklı ve kültürümüze uzak oyunlara karşı dikkatli olunmalıdır. Bu konuda çocukların hevesleri, anne babayı tesir altına almamalı, bilakis anne babalar çocukları yönlendirmelidirler. Fakat yönlendirirken, yasaklayıcı, tamamen mahrum bırakıcı bir tavır yerine “ikna etme” ve “yönlendirme” metodu kullanılmalıdır.
Oyun ve oyuncağın birçok türleri vardır. Biz oyun ve oyuncak adına bazı genel düsturlardan bahsedip oyun ve oyuncak seçimini ebeveynlere havale edeceğiz.
Eğlendirici olan oyun ve oyuncaklar, buluğa ermemiş çocuklar için tercih edilebilir. Buluğa ermiş çocuklar için ise daha çok yetiştirici ve geleceğe hazırlayan oyunlar tercih edilmelidir.. Zira eğlendirici oyunlarda herhangi bir hedef yoktur. Bu tür oyunlar daha çok vakit geçirmek için oynanmaktadır. Bu tür oyunlarla bazen bedenî yorgunluklar giderilir ve vücut, zihin dinlendirilmiş olur.
- Oyun ve oyuncaklar, çocuğu yetiştirici olmalı ve onu geleceğe hazırlamalıdır.
- Oyun ve oyuncaklar, geleceğin tekniğine aşina kılıcı ve fikren yükseltici mahiyette olmalıdır.
- Oyun ve oyuncaklarda, estetik duygusunun ve sanat zevkinin geliştirilmesi hedef alınmalıdır.
- Oyun ve oyuncaklar, inşâ gücünü ve mimarî düşünceyi geliştirici istikamette olmalıdır.
Oyunun yerini sadece futbolun, oyuncağın yerini ise bilgisayarın aldığı günümüzde faydalı oyunlardan olan koşu, yüzücülük, atıcılık, güreş hatta judo, tekvando, karate gibi sporları sayabiliriz. Bu spor dalları hem geliştirici olması hem de geleceğe hazırlayıcı olması itibariyle tavsiye edilmeli ve desteklenmelidir. Zira bu sporlar çocukluk devresinde bir eğlence vesilesi, delikanlılık devresinde gelişme ve boşalma, yaşlılıkta ise olması muhtemel hastalıklara karşı bir müdafaa ve korunmaya vesile olurlar. Oyun oynayan çocuklar, sıhhatli ve gelişmiş; spor yapan delikanlılar da gürbüz, dengeli ve mülayim olurlar.
Bu oyunlar dışında vakit israfına sebep olmayan ve günah sayılmayan oyunların çocuklara tavsiye edilmesi düşünülebilir. Bunun dışında yer alan bütün kumar ve şans oyunları büyük ve küçükler için haramdır. İmam Şafiî, satrancı para karşılığı oynanmadığı takdirde caiz görmüştür. Bu yönüyle satranç daha çok buluğa ermemiş çocuklar için düşünülebilir. İnsanın şehevî hislerini ve kötü duygularını tahrik edip insanı sefilleştiren her tür oyun haramdır.
Her ne olursa olsun, oyun ve oyuncaklarımız, terbiye sistemimiz adına ortaya konulan umumî prensiplerimizle çakışmamalı/çatışmamalı ve çocuğun his ve düşünce dünyasını geliştiren, onu yeni ufuklara ulaştıran mahiyette olmalıdır. Çocuk için yapılan bütün eğlence türleri bir hakikatin üzerine bina edilmelidir. Yalan, hayat vermeyeceği gibi, ölü şeyler de hayata medar olamazlar. Belli hakikatleri çocuklara anlatma adına yalan ve hayalî şeyler üretmek çocuğun nazarında en kıymetli değerleri kıymetsiz bir hale getirmek gibi kötü neticelere sebebiyet verebilir.
Oyuncakların Şekli
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, çocuklar ve büyükler için bazı sınırlamalarla oyuna izin vermiştir. Kendisi koşu ve binicilik gibi oyunlar oynamıştır. Bunun yanında Ebu Umeyr ile oyun oynadığı, rivayetlerde bulunmaktadır. Torunları Hasan ve Hüseyin’in yanı sıra, hizmetinde bulunan Hz. Enes’i de çocuklarla oynaması için teşvik ettiği bilinmektedir. Çocuklar için yapılan oyuncaklar caiz görülmüştür.[1]İbn-i Abidin, 5/226 Âişe validemizden bir rivayete göre (o evliliğinin ilk zamanlarda) Peygamberimiz’in sallallahu aleyhi vesellem yanında kızlarla oynardım, arkadaşlarım Resûlullah’tan utanarak saklanırlardı. Resulullah da onları bana gönderirdi. Başka bir rivayette ise “ben O’nun evinde kızlarla oynardım, bunlar oyuncaklardı” demiştir. (Müslim, Fedâilu’s-sahâbe, 81)
Hz. Aişe bir rivayetinde şöyle demiştir: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Tebük ya da Hayber savaşından gelmişti. Âişe’nin sofasının önünde de bir perde vardı. Tam o sırada rüzgâr esip Âişe’ye ait oyuncak bebeklerin üzerin)den (sözü geçen) perdenin bir ucunu açıverdi. Bunun üzerine Peygamberimiz (sas):
“Bu da ne ey Âişe?” dedi. Hz. Âişe de: Bunlar oyuncaklarım, cevabını verdi. O sırada Hz. Peygamber bebekleri arasına bir de çaputtan yapılmış kanatlı bir at gördü ve “Bebekler arasında gördüğüm bu (oyuncak) da nedir?” dedi, Hz. Âişe: Attır, cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz (sas): “Peki, bunun üzerindekiler nedir?” dedi, Hz. Âişe de: Kanatlarıdır, karşılığını verdi. Efendimiz (sas): “Atın kanatları olur mu?” dedi, Hz. Âişe: Sen Hz. Süleyman’ın kanatlı atları olduğunu duymadın mı? cevabını verdi. (Hz. Âişe rivayetine devam ederek) dedi ki: Bunun üzerine (Hz. Peygamber öyle bir) güldü (ki) azı dişlerini bile gördüm. (Buharî, Edeb, 81).
Kaynak: Sızıntı, Nisan 1982, Sayı 39.
Dipnotlar
⇡1 | İbn-i Abidin, 5/226 |
---|