Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) İslâm’ın ilk yıllarında kader inancı tam oturmadığı ve Cahiliye alışkanlıkları hayattan tam sökülüp atılmadığı için kabir ziyaretini yasaklamış ancak daha sonra buna müsaade etmiş hatta kabir ziyaretini teşvik etmiştir.
نَهَيْتُكُمْ عَنْ زِيَارَةِ الْقُبُورِ فَزُورُوهَا فَإِنَّ في زِيَارَتِهَا تَذْكِرَةً
“Ben sizi kabirleri ziyaretten men etmiştim. Artık onları ziyaret edebilirsiniz çünkü onlar size ahireti hatırlatır.” (Müslim, cenâiz 106; Ebû Dâvud, cenâiz 81.)
Diğer yandan Peygamber Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselam) Uhud şehidlerini ve Bakî’ mezarlığını ziyaret ederek onlara dua ettiğini gösteren birçok rivayet vardır. Bunlardan Hz. Âişe’nin anlattığı bir vaka şöyledir: “Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gece kalktı. Elbisesini giydi sonra dışarı çıktı. Ben de cariyem Berire’ye, Resûlullah’ı takip etmesini emrettim. O da: “Resûlullah’ı, Bakî’ mezarlığına kadar takip etti. Resûlullah, Bakî’ mezarlığının alt tarafında Allah’ın dilediği kadar bir zaman durdu. Sonra, geriye döndü. Cariyem ondan önce dönüp geldi ve olanları bana haber verdi. Sabah oluncaya kadar Resûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) bir şey söylemedim, daha sonra gece olan olayı anlattığımda şöyle buyurdu:
إِنِّي بُعِثْتُ إِلٰى أَهْلِ الْبَقِيعِ لِأُصَلِّيَ عَلَيْهِمْ
“Ben, Bakî kabristanındakilere dua etmek üzere gönderilmiştim.” (Nesâî, cenâiz 103; Müslim, cenâiz 35; İbn Mâce, cenâiz 36.)
Yine Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Cebrail’in (aleyhisselam) kendisine gelerek Cenâbı Hakk’ın, Bakî’ mezarlığında yatanların yanına giderek onlar için istiğfarda bulunmasını emrettiğini söylemiştir. (Müslim, cenâiz 103.)
Kabir ziyaretiyle ilgili olarak varid olan bu tür rivayetleri göz önünde bulunduran Hanefî fukahası erkeklerin kabir ziyaretinde bulunmalarını müstehap görmüşlerdir. Fitne korkusu olmadıkça ve günah olan davranışlardan sakındıkları sürece bu hüküm kadınlar için de geçerlidir çünkü hadislerde kabir ziyaretinin sebebi ve hikmeti olarak gösterilen ahireti ve ölümü hatırlama meselesi umumî bir hüküm olup kadınları da ihtiva eder. Kadınların kabir ziyareti yapmasını yasaklayan hadisleri değerlendiren ulema, bu hükmün umumî olmayıp, söz konusu hadis-i şeriflerin, Cahiliye âdetlerini çağrıştırır bir tarzda, saç baş yolarak, yüksek sesle ağlayarak, ağıtlar yakarak ve fitneye ve günaha yol açacak şekilde ziyaret eden kadınları kapsadığını ifade etmişlerdir.
Büyüklerin ve salih kimselerin kabirlerini ziyaret etmek ise hiç şüphesiz daha faziletlidir. Hatta Allah’ın veli kullarının kabirlerini ziyaret etmek için yolculuk yapmak, âlimlerin çoğuna göre caiz, Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) kabrini ziyaret ise müstehap görülmüştür.[1]Mevsûatü’l-fıkhiyyeti’l-Kuveytiyye, “Ziyarâtu’l-kubûr” mad., 24/89.
Kabir ziyaretinden beklenen en önemli hikmet olan râbıta-i mevt yani ölümü hatırlama ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünerek muhâsebe ve murâkabe eksenli bir hayat yaşama, Peygamber Efendimiz’in sıklıkla üzerinde durduğu konulardan birisidir. Mesela bir hadislerinde lezzetleri acılaştıran ölümü çokça hatırlamanın üzerinde duran Efendiler Efendisi (Tirmizî, kıyame 26), başka bir hadislerinde de en akıllı kimsenin ölümü en çok hatırlayan ve ölümden sonrası için hazırlık yapan kimse olduğunu söylemiştir.[2]İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları, 17/598. İşte kadınların kabir ziyaretleri, bu hadislerin tavsiye ettiği tarzda yerine getirilmelidir.
Hikmet.net
Dipnotlar