Birbirine yabancı olan, yani mahrem olmayan, yani evlenilmesi yasak olmayan kadınla erkeğin diyaloglarında dinimizin getirdiği bir kısım prensipler vardır: Birbirlerine dokunmamak, kapalı bir mekânda baş başa yalnız kalmamak, sulu konuşmamak, mecburiyet halinde yüze bakmanın dışında birbirlerine bakmamak gibi. Başkalarını suizanna sevk etmemek de ikinci derecede bir kaidedir.
Eğer bir insanın dinini yaşama gibi bir derdi varsa, bunlara dikkat etmesi gerekir. Dini yaşama gibi bir düşüncesi yoksa ona öne o düşünceyi kazandırmanın yoluna bakmalıdır.
Kadınıyla erkeğiyle insan, şerefli bir varlık olarak yaratılmış, ebedi hayatı kazanmak için bu dünyaya gönderilmiştir. Bu şerefli ve ebedi hayata namzet varlığın bir çöp gibi heder edilmesi, onun kendi kendine yapacağı en büyük kötülük ve zulümdür. İnsanın iki dünyada da mutluluğunu hedefleyen dinimiz, bu zulme ve kötülüğe mani olmak üzere yukarıda saymış olduğumuz türden bir kısım ölçüler koymuştur.
Adı ister sevgili ilişkisi, ister flört isterse başka bir şey olsun, kız erkek arkadaşlığı, bugünkü hayatta, sokaklarda, okullarda, iş hayatında normal karşılansa da içinde pek çok tehlike barındırmaktadır. Bir insan kendine karşı cinsten arkadaş edinmeye karar vermişse ve bundan vazgeçmeyecekse yine de bahsettiğimiz sınırlara riayet edilmelidir. Zira bu meselenin toplumsal pek çok zararı ortaya çıkmıştır/çıkmaktadır: Başta kadın erkek diyaloglarındaki saygı yitirilmektedir.
İkincisi, erken yaşta ölçüler korunmadan yapılan arkadaşlıklar, evliliğe darbe vurmakta, hatta evlilikten soğutmakta, aile müessesesini temelinden sarsmaktadır. Genellikle arada saygı kalmadığı için, evlilikte eşler arası gösterilmesi gereken saygı, erken dönemde yitirilmektedir. Bu da ailelerin huzursuzluğuna, hatta boşanmalara sebebiyet vermektedir. Son dönemdeki aile problemleri, boşanmalar buna bir delildir.
Üçüncüsü, böyle arkadaşlıklarda yine sınırlar korunamadığından dolayı, çok günahlara girilmekte, hatta zinaya da düşülmektedir. Bunun ardından ya çok büyük bir pişmanlık yaşanmakta, psikolojik rahatsızlıklara girilmekte ya da ahlak delindiğinden dolayı günahların ardı arkası kesilmemekte ve bu, bir hayat boyu sürmektedir. Böyle bir günaha bulaşmış insan sonradan bir eşle tatmin olmamakta, gözü daima dışarıda olmakta, bu da aileyi bozmaktadır. Aile toplumun temeli olduğundan dolayı, aileyi bozmak toplumu bozmak manasına gelmektedir. Bozuk ailelerden oluşmuş bir toplumda ise her türlü kirli işler, ahlaksızlıklar normal hale gelir. Bu da insanlığın tehdid edilmesi demektir. Böyle bir toplumda hiç kimse güven altında olamaz. Herkes, hırsızlıktan, ırza tecavüzden, adam öldürmeden endişe içinde yaşamaya mahkûm olur.
Hasılı, muhataplarımıza flörtün, kız-arkadaşlığının hem dini yönünü ve sınırlarını hem de şahsî, ailevî ve ictimaî zarar ve neticeleri, aklî mantıkî olarak üslubunca anlatmalıyız..
Ayrıca şu adreslere de bakılabilir:
- Kadın erkek eşitliği hakkında ne düşünüyorusunuz?
- Kız erkek ilişkileri nasıl olmalı, bu konuda kesin çizgiler var mıdır?