Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
  • Hakkımızda
  • İrtibat
  • Gizlilik Politikası
Hikmet.Net
Sorunuzu Sorun
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
Sorunuzu Sorun
Hikmet.Net
Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
Sorunuzu Sorun
© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır | hikmet.net
AHLAKSORU-CEVAPLAR

“Malınızla Canınızla Cihad Ediniz” Buyuruluyor. Halbuki Biz İmkanlarımız Nispetinde Veremiyoruz. Veremediğimizin Sebebi Nedir?

Yazar: Hikmet.Net 23 Mayıs 2015
Yazar Hikmet.Net Tarih: 23 Mayıs 2015Güncelleme: 13 Kasım 2023
Paylaş: 0FacebookTwitterWhatsappTelegramThreadsBlueskyEmail
651

Kur’an’da, Allah-u Teâlâ “Malınızla canınızla cihad edin“[1]Bkz.: Enfâl sûresi, 8/72; Tevbe sûresi, 9/41; Saf sûresi, 61/11. diye pek çok yerde emir buyuruyor. Evet, Kur’an’da şahsi hayatımızın tekamülü, ailevi hayatımızın Müslümanca teminat altında olması, cemiyet içinde İslami hayatın üfül üfül esip durması ve bulunduğumuz memlekette İslami ruh ve şuurun hakim olması mevzuunda açık kapalı pek çok emir mevcuttur. Esasen, böyle bir ruh ve şuur hâkim olmadıktan sonra insanın beş başı mamur bir Müslüman olması, Müslüman kalması, Müslümanlığı yaşaması mümkün değildir desek, mübalağa yapmış olmayız.

Bilhassa günümüzde İslami hayat çok fena darbelenmiş ve âdeta onun her müessesesi temelinden sarsılmış gibidir.. Oysaki İslam içtimaiyatçıları, gerçek bir Müslümanlığın ancak İslami bir toplum içinde mümkün olabileceği hususunda ittifak halindedirler. Çarşı İslami düşünceye göre tanzim edilmemişse, pazar ona göre değilse, insanlığı, insanlığa yükseltme müesseseleri sayılan maarif yuvaları, aynı duygu ve düşüncede elinizden tutmuyor ve bir Hızır gibi dâima gideceğiniz yolda önünüzde yürümüyor ve sonsuzluk yolunda size ışık tutmuyorsa, bir kaç adım yürüseniz bile bir yerde takılır kalır, bir yerde düşer, bir yerde sürçer, bir yerde Müslümanlık adına çok tâvizler verirsiniz.. Ve neticede beş başı mamur Müslüman olarak yaşamaya muvaffak olamazsınız. Çünkü bir yerde toplum önünüzü keser, bir yerde sokak önünüzü keser. Hepsinden fenası da bir yerde öğretilen yanlış şeyler ve eğitimdeki yanlışlıklar dev gibi, ejderha gibi önünüzü keser. Binaenaleyh, Müslümanca yaşamanın yolu, ancak, müeyyidâtın kemal-i ciddiyetle ele alınması ile mümkün olacaktır.

Müeyyide; dinin anlatılması, insanların vicdanlarının uyarılması, insanın bu dünyada bir yolcu ve burasının da uğrayacağı çok yerlerden sadece bir yer olduğunu; onun için de buraya geldiği gibi, buradan da esas yurduna gideceğinin kendisine hatırlatılmasıdır. Evet, müeyyide olarak bu hatırlatma işinin yapılması lazımdır ki, insan, diğer bir müeyyide olan malıyla canıyla cihad vazifesini eda edebilsin.

Bu işe teşne gönüller için, bu mevzuda söylenecek her şey fazladandır. Cenab-ı Hakk’ın bir lütfu olarak diyebiliriz ki, bugün İslamiyete hizmet eden öyle fedâkar Müslümanlar var –hüsn-ü zannımıza verilsin– Sahabenin arkasında yerlerini alabilecekleri her zaman söylenebilir… Cenab-ı Hakk’ın bu nimet ve ihsanını yadeder, minnet ve şükranla O’nun huzur-u kibriyasında iki büklüm oluruz. Çünkü çok kurak bir dönemde; evet zeminimizin hiç bir şey bitirmediği; semamızın bir damla yağmur vermediği bir dönemde, Cenab-ı Hak bu kadar hiss-i semâhatle coşmuş, imâna ve Kur’ân’a hizmetle gerilmiş müminleri, yeniden İslam’a ve Kur’ân’a bağışladı.. Ve bir milleti geriye döndürdü, haristanımızı yeniden bir bağistana, bir bostana ve âdetâ bir cennete çevirdi –O’na binlerce hamd ve sena olsun!–

Umumiyet itibariyle, sinesi bu mevzuda coşmuş ve ciddi gerilime geçmiş, samimi vicdanların sorduğu bu sorunun altındaki maksat -hissettiğim kadarıyla- şu olsa gerek: Acaba ma’şeri vicdanda, malla ve canla hizmet duygu ve düşüncesini nasıl uyarabiliriz? Nasıl uyarabiliriz ki, geçmekle mükellef olduğumuz zaman tünelini, biraz daha hızlı aşalım. Hariçte ve dahilde Müslümanın her halini gözetleyen ve kontrol eden, onun her müsbet davranışını engellemek isteyen, Kur’an’ı Kerim’in “Hâinet’el-a’yün = Hâin gözler” dediği gözler (Mümin Sûresi, 40/l9) görmeden, varılacak yere varılsın, aşılması gerekli olan sarp tepeler aşılsın, geçilmesi gerekli olan tehlikeli yerler ve kandan-irinden deryalar da geçilmiş olsun. Yoksa binbir mâniâ arasında yürüyen Müslümanların karşısına bütün bir dünya çıktığı zaman şimdi bir senede aşabildikleri yeri, belki o zaman l0 senede ancak aşabileceklerdir. Ayrıca, küfrü de uyardıklarından dolayı, varacakları yere kat’iyyen varamayacaklardır.

İşte bu noktadan, Müslümanların mes’eleyi daha hızlıca ele almaları icabetmektedir. Diyelim ki, şimdi ellerindeki imkanlarla neslimize hizmet verecek bir irfan yuvasını bir senede dikebiliyor, ihya edebiliyorlarsa, kendilerini biraz daha sıkıp bir senede iki tane ihya etmelidirler. İhyâ etmeleri lazımdır; çünkü, onlar böyle yapmakla yarınları, daha sonraki nesiller de kendilerinden sonraki devirleri ihya etmiş olacaklardır. Eğer bugün, bugünün insanına düşen vazife bihakkın yapılmazsa, yarın bizim şu andaki güç ve kuvvetimiz şu haliyle kalsa bile yine hiç bir şey yapılamayacaktır. Zira, yarın karşımıza daha güçlü engeller, daha kuvvetli mâniâlar çıkabilir ki, bu güçle, onları aşmamız mümkün değildir.

Bu itibarla, Sahabe-i Kiram’ın kendilerinden sonra 30 sene içinde fethedip Resulüllah’ın zimamdarlığına teslim ettikleri bir dünya, kemmi ve keyfi buudlarıyla kendilerinden sonra gelen Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılarınkine hemen hemen denktir. İsterseniz dünya haritalarına bir bakıverin. Bu kadar geniş bir saha 4 büyük halife döneminde elde edilmiştir ki, izah etmek mümkün değildir. Hatta denebilir ki, hayret edilen bu noktaya tâ seyyidina Hz. Osman döneminde ulaşılmıştır. Bu, mes’elenin bir yönüdür. İkinci yön olarak şunlar ifade edilebilir:

Bu fetihler zâhiri bir istibdat ve zorbalık ile elde edilmiş değildir. Bu fütuhat esnasında kat’iyyen kalblere ve vicdanlara baskı yapılmamıştır. Bilakis kalplerin teshiri, İslam’ın gönüllere sevdirilmesi, akılların emre âmâde kılınması şeklinde olmuştur. Dolayısıyle de Sahabelerin gittikleri yerlerde Müslümanlık adeta çığ gibi gelmiş ve bu gelişmeyi bir kültür, bir ilim ve irfan devri tâkip etmiştir. O gün yapılanlar hâlâ dünyayı hayran bırakmaktadır. Diyeceksiniz ki, bıraksa ne olur, bırakmasa ne olur; ama, bu bir fazilettir ve düşman dahi bu fazileti itiraf etmektedir.

Evet, dünyayı hayran bırakacak bir ufka, bir noktaya, bir kuşağa ulaştırdıkları kültür ve medeniyet eserleri, İslamiyeti iyi temsil, insanları cezbetmiş ve Müslümanlaştırmada da rol oynamıştır. Bugün dahi oralarda, Müslümanlık hesabına bir kaynaşma varsa, onların, o mübarek, nurlu, bereketli, ihlaslı elleriyle atılan tohumların neticesidir. Bence bu mes’ele çok önemlidir.

Evet, Sahabelerin bu samimiyetleri karşısında insanın hayranlık duymaması mümkün değildir. Onlar, mal ve can adına her şeyin fedâ edilmesi gerekli olan zamanı çok iyi ayarladılar. Meselâ, bir gün kendilerine “Mekke’den dışarıya çıkın!” dendiğinde, arkalarında ağlayan çocukları, meleyen koyunları, böğüren sığırları vardı. Arkalarına dönüp bakmadan, İbrahimi bir ruhla, Halili bir anlayışla çocuklarını, hanımlarını bırakıp gittiler. Eğer Hz.Ebu Bekir’e: “Niçin arkana dönüp bakmadın?” diye sorsalardı, “Bir insanım, Aişe’nin; “Baba, baba!” diye yalvarışlarına dayanamaz ve ihtimal ki, kalbi alâka duyardım.. duyardım da bana denirdi ki “Ya Eba Bekir, bir kalpte iki muhabbet olmaz! Ben de al birini, diyebilirdim.”

Bu ruhla hiç tereddüt etmeden, zamanı çok güzel ayarladılar ve o gün için her şeyin feda edilmesi gerektiğinden dolayı, gerekeni yaptılar. Daha sonra, o zaman feda ettikleri şeyler, maddi ve mânevi olarak, kat kat Allah tarafından kendilerine ihsan edildi. Mümin, Mekke’de servetini bırakmıştı ama, Medine’de Allah, üç-beş sene içinde bıraktıklarının kat katını ona verdi.. Evet, meselâ Mekke’de Efendimizin kerime-i muhteremesi olan Rukiye validemizi dahi bırakıp ayrılan Hz. Osman, Medine’ye gittikten sonra o kadar zengin olmuştu ki, “Ceyşül-usre” dediğimiz, Tebük’e giden orduyu techiz etme mevzuunda, 300 deveyi yüküyle beraber vermişti. Belki aklımız, kısa zaman içinde bu servetin nasıl kazanıldığını almayabilir ama; Allah, Mekke’de bıraktıkları her şeyi Medine’de adeta (Men câe bilhase – neti felehü aşru emsâlihâ) (En’am Suresi, 6/l60) yani “Kim bir hasene ile gelirse, karşılığını Allah l0 kat verir” sırrıyla buldular. Aslında bu, geri verişin en asgarisidir. Yoksa Allah l00 verir, l000 verir… Evet onlar, mevsiminde verilmesi gerekli olan şeyi çok iyi verdiler ve Allah tarafından birkaç katını elde ettiler. Bugün de “Siz Allah için verin, eğer Allah l0 kat vermezse ben vereceğim” diyen fedakâr müminler mevcuttur.

Eğer Hz.Ebu Bekir, Hz.Ömer efendilerimizin dünyaya az buçuk meyilleri olsaydı, daha sonra, dünyanın en zengin insanları olurlardı; ama, Efendimizin yolunda, O’ndan (a.s.) ayrılmak istemediler. Bir ellerine geçeni öbür elleriyle hemen tasaddukta bulundular. Böylece, gelen gitti. Yoksa Abdurrahman b. Avf gibi kimseler diyorlardı ki, “Biz servetimizin sayısını bilmiyoruz.”

Mesela, Hz. Enes gibi fakir, Efendimizin kapısında büyümüş, Efendimiz (a.s.v.)’in duâsına mazhar olmuş ve bir mevsimde Efendimize hizmet etmiş -zayıf bir rivayette doğrudan doğruya annesi Ümmü Süleym tarafından “Ya Rasulallah! Herkes sana armağanla geldi, benim verecek birşeyim yoktur, ben de Enes’i sana armağan ediyorum. Lütfen kabul buyurun.” denilerek- l0 yaşında Efendimiz’in hizmetine takdim edilmiş bu insan, halifeler döneminde zenginler arasında sayılıyordu. Efendimiz dar-ı fenâya gözlerini kapadığı zaman Hz. Enes 20 yaşındaydı. Bu şanlı sahabi gün gelip şöyle diyecekti: “Çocuğumun çocuğunun çocuklarını gördüm. Belki torunlarımdan elimle gömdüklerimin sayısı l00’ü aşkındır. Servetime gelince, ne koyunlarımın hesabını biliyorum, ne de başka varlığımın.” Demek ki, Enes o kadar Allah’ın lütfuna mazhar olmuştu.

Bütün bunlar mallarını ve canlarını vermeleri gerekli olan mevsimde vermiş, mevsimi gelince de, dünyevi ve uhrevi semerelerini dermişlerdi.

Nasıl bahar mevsiminde toprağın bağrına tohumlar atılır.. kilerde, ambarda ne varsa hepsi toprağa emanet edilir.. ve sonra toprak daneyi başak veya başaklar haline getirir ve iade eder. Öyle de insan, bütünüyle toprağa dökülmeli, bütünüyle tohum haline gelmeli ve onun vefalı bağrına kendini salıvermelidir. Böyle olduğu takdirde göreceğiz ki, her bir tohum mevsimi gelince beşer-onar başakla karşımıza çıkacak ve Kur’an’ın ifade ettiği gibi ve belki de 70 dane ile arz-ı endam edecektir.

Evet, o gün Allah’ın verdiği karşısında herkes şaşkınlığa düşecek ve o tohumu ekenler dahi hayret ve hayranlık içinde kalacaktır. Bazıları da bu bereket ve kilerlerin, ambarların dolması karşısında gayz içinde yutkunacaktır ve “Liyağiza bihimül küffar” (Feth, 49/29) sırrı zuhur edecektir. Öyleyse, “şimdi, bahar mevsimidir” deyip döküleceksiniz, vereceksiniz, “Ben şu kadar verdim yetmez mi?” demiyeceksiniz. İlle de sizin önünüzü almak için bir ta’dil bahis mevzu ise, ta’dil eden insanlar önünüzü almalı ve “Hayır o kadar ileri gitmeyin demeli.” Şimdi o kadar infak etmeyin ki, ilerde infak edeceğiniz anlar gelecektir. Eğer yarınlara ait infak mülâhazası olmasaydı, size, ” bugün herşeyinizi harcayın” denilebilirdi.

Pekala, “Yarın ne olacak?” mes’elesine gelince? Yarın Allah’ın taahhüdü altındadır. İşte Halilane bir ruhla, yani nasıl Halil İbrahim (a.s.) evladına, zevcesine arkasını dönüp gitmiş ve geriye dönüp bakmamışsa.. bize de öyle yapmak yaraşır. Allah Resulü (a.s.) buyuruyor ki:

“Eğer Allah için Ashab içinde birisini dost edin denseydi, ben Ebu Bekir’i dost edinirdim. Ama Allah benim için Kendisi’nden başkasının dostluğuna râzı değil.” (Buhârî, menâkıbü’l-ensâr 45; Müslim, fezâilü’s-sahabe 2, 3, 6)

İşte Hz.Ebu Bekir’de öyle bir dostluk mevkiini ihraz etmiş ve İbrahim (a.s.) Halilürrahman olduğu gibi, o da halilürrasül olmuştu. Efendimiz sormuş: “Ebu Bekir! Çoluk çocuğuna birşey bırakmadın mı?”Sıddıkiyete yakışır bir eda ile cevap vermişti?: “Onları Allah’a bıraktım!”

Evet Sıddık-ı Ekber’in bu tavrı hadd-i zatında zamanı çok iyi değerlendirmenin ifadesidir. “Ve câhidü bi emvâliküm ve enfüsiküm fi sebilillah” (Tevbe, 9/4l) âyetinden anladığımız da, mevsimin çok iyi değerlendirilmesidir. Bu yüce anlayışın bugün çokları tarafından, çok iyi değerlendirildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Evet, eğer, bugünkü müminlerin civanmertliklerini destanlaştırmak için Firdevsi’nin Şehnamesi gibi dâsitâni bir havada, bir destan yazılacaksa, o destan altmış bin beyitlik değil, altmış milyon beyitlik bir destan olarak yazılmalıdır. Bu asırda böyle civanmert davranışlara karşı, kadirşinaslığın ifadesi de ancak bu olabilir. Rabbim semâhat hissiyle coşmuş ve gerilmiş müminlerin cömertliklerini kat kat arttırsın.

Günümüzün insanı bu işin baharını yaşıyor ve baharda açan çiçeklerin arasında bulunuyor. Bu bizim için beklenilen bir mevsimdir. Şimdi gençler her yerde kendilerine tevdi edilen vazifeyle kendilerine düşeni yapsınlar! Tohumu 60-70 sene önce saçıp giden büyük ruh ve yüce kâmetin etrafında pervaz eder-döner gibi hizmetlerini sürdürdükçe, herhalde o da olduğu yerde bütün bunları hissedecek ve belki de: “İşte şimdi bahar hediyeleriyle kapıma geldiler.. Ben de, senelerce evvel kendilerine vadettiğim, “Henien leküm” sadâsıyla onları karşılıyorum” diyecektir.

Evet, zannediyorum şimdi manzara ve durum budur. Ama İslami hizmetlerin hızlandırılması seviyesini, böyle bir fedakârlık ve civanmertliğin, Cenab-ı Kibriyanın huzurunda nasıl kabûle karin olduğunu, Hz. Cenab-ı Rasulullah’ın huzurunda nasıl hora geçeceğini ve bu çığırı açan, bu mevzuda bize ışık tutan ve en karanlık dönemde bir ışık ordusu hazırlayan büyük dimağların nasıl hoşlarına gideceğini, nasıl memnun ve mesrur olacaklarını; rûhaniler âleminde bu işin nasıl karşılanacağını ben kendi idrak ve isti’dadımla ifade etme gücünde değilim. Onu sizin yüksek tasavvurlarınıza, idraklerinize havale ediyorum..

Bu mes’elenin diğer bir yanı da: “Malımızla, canımızla nasıl mücadele edeceğiz” hususudur. Bu da herşeyden evvel yine, inanca bağlı bir şeydir. Çünkü çiftçiler eğer saçtıkları tohumların toprağın altında çürümeyeceğine inanıyorlarsa, ellerindeki bütün tohumları tereddüt etmeden toprağın bağrına döker-saçar; sonra da beklemeye dururlar. Eğer bahçıvanlar diktikleri fidelerin ve fidanların hepsinin tutacağına inanıyorlarsa, hiç durmadan ellerindeki fidanların bir tanesini dahi ihmal etmeden, hepsini toprağın bağrına gömmeye çalışırlar. Elinde yumurtaları ve civciv makinası olan kimseler de, ellerindeki yumurtaların boş yere kokuşmaması ve çürümemesi için, hepsini ya o kuluçka makinasına kor veya bir kuluçka hayvanının altına yerleştirir. Ama dediğimiz kişilerin inancı bu seviyede değilse.. bazı tohumların çürüyeceğinden endişe ediyor; bazı yumurtalardan civciv çıkmayacağı kanaatını taşıyor veya o mevsimi, tam tohum atma mevsimi olarak görmüyorlarsa, elbetteki böyleleri, bütün tohumu kullanmıyacak ve geriye bir şeyler bırakacak, kenz yapacak hatta torunlarına bile birşeyler bırakmayı hedefleyip bu mevzuda civanmerdane davranamayacak ve vicdanlarında böyle mânevi bir gerilim ve heyecanı duyamayacaklardır..

Bu bakımdan, diyebiliriz ki, Allah yolunda, dökülüp saçılma, Allah’a çok iyi inanmaya bağlıdır. Şu anda, mevcutiyetimize inandığımız kadar, O’nun mevcutiyetine inanma ve O’nun uğrunda, şu anda yaptığımız her şeyin kat kat ve muzaaf şekliyle, dal budak salmış, çiçek açmış, meyve vermiş hüviyette, öbür âlem hesabına çalışan bir çark olduğuna.. hadisin beyanıyla “Ed-dünya mezratül-âhirah” dünyanın tamamen ahiretin bir tohum yeri, bir tarlası, bir ekin yeri, bir bağı, bir bahçesi olduğuna inanmamıza bağlıdır.

Evet, kim ne kadar inanıyorsa, o kadar gerilime geçecek, o kadar açılacak, o kadar saçılacak, o kadar toprağın bağrına tohum dökecektir. Müslümanların şu âna kadar gösterdikleri cömertlik, izhar ettikleri hiss-i semahat bize, bu mevzuda daha büyük şeyler yapabilecekleri fikrini vermektedir. Bildiğiniz gibi Muhbir-i Sâdık’ın gelecek hakkında, beşaretleri ve müjdeleri var. Onlara mazhar olmaya çalışalım ve öyle davranalım ki, gökten bakanlar, desinler ki: “Ya Rasulallah! Acaba bunlar, onlar mıdır?” Evet Melekler de sorsunlar, “Bunlar onlar mıdır?” Evet, İslam’a hizmet edenler ne kadar gerilir, ne kadar açılır, ne kadar koşar, ne kadar küheylanlar gibi şahlanırlarsa, gelecekte varılması mutasavver olan noktaya o kadar hızlı, o kadar derli-toplu ve o kadar avantajlı olarak ulaşacaklardır..


Kaynak: Asrın Getirdiği Tereddütler IV.

Dipnotlar[+]

Dipnotlar
⇡1 Bkz.: Enfâl sûresi, 8/72; Tevbe sûresi, 9/41; Saf sûresi, 61/11.
can ile cihadcihadfetihlerhimmetİnfakmal ile cihadmüeyyidatsahabe meseleğitebük
Paylaş: 0 FacebookTwitterWhatsappTelegramThreadsBlueskyEmail
Hikmet.Net

Her Soru Cevaba Layıktır!

Önceki Yazı
İnsanın Rızık Peşinde Koşması ve Dinine Hizmet Etmesi Arasındaki Denge Nasıl Olmalı?
Sonraki Yazı
Efendimiz ve İlk Müslümanların Başkalarının İmanlarını Kurtarmadaki Ceht ve Gayretlerini Anlatır mısınız?

Benzer Yazılar

Festivallerde stant kurup helal ürün satmak caiz midir?

Eşcinsel Eğilim Gösteren Çocuklara Yaklaşım Tarzı

Yeni | Mevlid-i Nebevî Rahmeten li’l-âlemîn 2025 | Bülten

Sabit getiri karşılığında borç vermek caiz midir?

Huzurevinde Çalışmanın Hükmü

Şifa Niyetiyle Takılan Maden ve Doğal Taşların Dini Hükmü

Yorum Yap

Adımı, e-postamı ve web sitemi bir dahaki sefere yorum yapacağımda bu tarayıcıya kaydet.

Bu Hafta En Çok Okunanlar

  • Küsûf ve Hüsûf Namazları (Güneş ve Ay tutulması esnasında namaz)

  • Başkalarından alacağı olan kimseye zekat düşer mi?

  • Haccın Farz Olmasının Şartları Nelerdir?

  • Temettu haccında ihram yeri neresidir?

  • Haccın Adabı Nelerdir?

En Son Eklenenler

  • Festivallerde stant kurup helal ürün satmak caiz midir?

  • Eşcinsel Eğilim Gösteren Çocuklara Yaklaşım Tarzı

  • Yeni | Mevlid-i Nebevî Rahmeten li’l-âlemîn 2025 | Bülten

  • Sabit getiri karşılığında borç vermek caiz midir?

  • Huzurevinde Çalışmanın Hükmü

E-Bülten

Güncel Soru-Cevaplarımızdan haberdar olmak için Bültenimize Abone Olun!

Editörün Seçimi

Festivallerde stant kurup helal ürün satmak caiz midir?

10 Eylül 2025

Eşcinsel Eğilim Gösteren Çocuklara Yaklaşım Tarzı

10 Eylül 2025

Yeni | Mevlid-i Nebevî Rahmeten li’l-âlemîn 2025 |...

1 Eylül 2025

Sabit getiri karşılığında borç vermek caiz midir?

21 Ağustos 2025

Huzurevinde Çalışmanın Hükmü

23 Temmuz 2025

Güncel Soru-Cevaplarımızdan haberdar olmak için Bültenimize Abone Olun!

hikmet_beyaz_logo
Soru Sor
Facebook Twitter Instagram Youtube Telegram

Linkler

    • Bizimle Çalışın
    • Bize Ulaşın
    • Amacımız
    • Yayın Politikası
    • Telif Hakları
    • Gizlilik Politikası

İşbirliğiyle...

Kategoriler

SORU-CEVAPLAR İBADET AKİDE VE İNANÇ KADIN VE AİLE NAMAZ HELAL-HARAMLAR ORUÇ AHLAK ZEKAT- FİTRE- SADAKA TİCARET VE FİNANS DUA UFKU TEMİZLİK HAC- UMRE KURBAN Gündem Yazıları ÇOCUK MUHTELİF AHİRET YİYECEK İÇECEKLER SİYER METAFİZİK KURAN-I KERİM

© Telif Hakkı 2024, Tüm Hakları Saklıdır  | hikmet.net

  • Hakkımızda
  • İrtibat
  • Gizlilik Politikası
Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz.
Gizlilik PolitikasıTamam
Manage consent

Privacy Overview

This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary
Her Zaman Etkin
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. These cookies ensure basic functionalities and security features of the website, anonymously.
ÇerezSüreAçıklama
cookielawinfo-checkbox-analytics11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Analytics".
cookielawinfo-checkbox-functional11 monthsThe cookie is set by GDPR cookie consent to record the user consent for the cookies in the category "Functional".
cookielawinfo-checkbox-necessary11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookies is used to store the user consent for the cookies in the category "Necessary".
cookielawinfo-checkbox-others11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Other.
cookielawinfo-checkbox-performance11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Performance".
viewed_cookie_policy11 monthsThe cookie is set by the GDPR Cookie Consent plugin and is used to store whether or not user has consented to the use of cookies. It does not store any personal data.
Functional
Functional cookies help to perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collect feedbacks, and other third-party features.
Performance
Performance cookies are used to understand and analyze the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.
Analytics
Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.
Advertisement
Advertisement cookies are used to provide visitors with relevant ads and marketing campaigns. These cookies track visitors across websites and collect information to provide customized ads.
Others
Other uncategorized cookies are those that are being analyzed and have not been classified into a category as yet.
KAYDET & ONAYLA
Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz’in Ahlakı
        • Efendimiz’in Ailesi
        • Efendimiz’in Mucizileri
        • Efendimiz’in Savaşları
        • Efendimiz’in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur’an-ı Kerim
        • Kur’an Okuma ve Meal
        • Kur’an’ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog