Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
  • Hakkımızda
  • İrtibat
  • Gizlilik Politikası
Hikmet.Net
Sorunuzu Sorun
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
Sorunuzu Sorun
Hikmet.Net
Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz'in Ahlakı
        • Efendimiz'in Ailesi
        • Efendimiz'in Mucizileri
        • Efendimiz'in Savaşları
        • Efendimiz'in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur'an-ı Kerim
        • Kur'an Okuma ve Meal
        • Kur'an'ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
Sorunuzu Sorun
© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır | hikmet.net
İSLAM TARİHİSORU-CEVAPLAR

Osmanlı’da Hukukun Üstünlüğü

Yazar: Hikmet.Net 28 Kasım 2015
Yazar Hikmet.Net Tarih: 28 Kasım 2015Güncelleme: 8 Ocak 2024
Paylaş: 0FacebookTwitterWhatsappTelegramThreadsBlueskyEmail
1,4K

İçindekiler

  • Osmanlı’da Hukukun Üstünlüğü
  • Padişahın sınırlı yetkileri
  • Şeyhülislâmların denetleme vazifesi
  • Divan-ı Mezalim
  • Kazalarda yönetimin kadılara bırakılması
  • Ayrıcalıklı sınıfların olmaması
  • Kanun karşısında herkesin eşit olması
  • Atamalarda kanunlara uygun davranılması

Osmanlı’da Hukukun Üstünlüğü

Osmanlı hakkındaki yanılgılardan birisi, padişahın, dönemin kralları gibi sınırsız yetkilere sahip zannedilmesidir. Böyle olunca, krallıkla idare edilen ülkelerdeki gibi, Osmanlı Devleti’nde de her işin padişahın iki dudağı arasında olduğu kanaati hâsıl olmaktadır. Hâlbuki Osmanlı Devleti’nin idarî yapısı o dönemin monarşik krallıklarından çok farklıdır. Padişah ve kendisine bağlı yöneticiler hukuk kurallarına uygun şekilde hareket etmek mecburiyetindedirler.

Osmanlı devlet yapısını şekillendiren Fatih Sultan Mehmed, meşhur Teşkilât Kanunnâmesi’nde devletin iki temel unsuru olarak ehl-i örf ve ulema sınıfını saymaktadır. Ehl-i örfün, yani yönetici sınıfın başında sadrazam; ulema sınıfının başında ise şeyhülislâm yer almaktadır. Padişah devlet yönetiminde ehl-i örf ile ulema arasında denge kurmakta ve bunları birbirleriyle denetlemektedir.

Ulema sınıfı her ne kadar askeriye denen devlet memurları grubunda yer alsa da, onlardan daha farklıdır. İlk olarak, ulemanın reisi olan şeyhülislâm Divân-ı Hümâyun üyesi değildir. Hâlbuki ehl-i örfün reisi olan sadrazam, Divân-ı Hümâyun’un hem üyesi hem de başkanıdır. Dolayısıyla padişah, sadrazam üzerinde doğrudan doğruya yetkilerini kullanırken, şeyhülislâm üzerinde o derece müessir değildir. Dinin temsilcisi olarak şeyhülislâm padişahı da denetleyici bir makamdır. Benzer şekilde, ulema sınıfı da ehl-i örf sınıfından bağımsız ve onları denetleyici bir statüde bulunmaktadır. Böyle olunca ulema sınıfı ve şeyhülislâm padişahtan kısmen bağımsız bir grubu teşkil etmektedir.

Padişahın sınırlı yetkileri

İslâm hukuku padişaha sınırlı bir yasama yetkisi vermiştir. Dolayısıyla padişahın mutlak yasama yetkisinden bahsedilemez. Çünkü İslâm hukukunda bu yetki Allah’a (celle celâluhu) ve ikinci derecede Hz. Peygamber’e (sallallahu aleyhi ve sellem) aittir.

Padişah kendisine tanınan sınırlı yasama yetkisini üç şekilde kullanabilir. İlk olarak, İslâm hukukuna ait hükümleri kanun hâline getirebilir. Meselâ, Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye böyle bir kanundur. İkinci olarak, İslâm hukukuna ait farklı görüşlerden birisini tercih edebilir. Üçüncü olarak, İslâm hukukunun düzenleme yapmadığı alanlarda, yine İslâm hukukunun genel prensiplerine uygun olarak kanun hazırlatır.

Padişahın yürütme ile alâkalı yetkileri de sınırlanmıştır. Yürütmenin başı olan padişah Fatih döneminden itibaren Divân-ı Hümâyun’a (bakanlar kurulu) bizzat başkanlık etmeyi bırakmıştır. Bu dönemden itibaren veziriazam, Divân-ı Hümâyun’a başkanlık etmiş ve alınan kararları telhis ve takrir yoluyla padişaha arz etmiştir.

Yargılama yetkisi esas itibariyle padişaha ait olmakla birlikte, uygulamada padişah yargı yetkisini vekil olarak görevlendirdiği kadılar aracılığıyla kullanmıştır.

Şeyhülislâmların denetleme vazifesi

İslâm tarihinde ilk defa Hz. Ömer (ra) döneminde başlayan eyaletlere, valilerden bağımsız, doğrudan merkeze bağlı kadılar tayin etme geleneği, Osmanlı Devleti’nde de uygulanmıştır. Günümüzdeki yargının yasama ve yürütmeyi denetleme görevi İslâm tarihinin ilk devirlerine kadar gitmektedir. Osmanlı Devleti aynı fonksiyonu başında şeyhülislâmın bulunduğu ulema sınıfı aracılığı ile gerçekleştirmiştir. Üstelik bu denetim Batılı sistemlerde olduğu gibi sadece hukuk çerçevesinde kalmamakta, daha şümullü olarak dinî alanda da yapılmaktadır.

Osmanlı Devleti’nin bu idarî sistemi başta İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Batılı devletleri de etkilemiştir. İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri, yönetim sistemlerini yapılandırırken Osmanlı Devleti’nin hukukun üstünlüğüne dayalı idarî yapısını örnek almıştır. Söz gelimi İngiltere’de idarî yargı ve adlî yargı ayrımı bulunmamaktadır. Tıpkı Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi idarî davalara adlî yargı hâkimleri bakmaktadır.

Şeyhülislâmın yürütmeyi denetlerken azledilme endişesi yaşamaması gerekmektedir. Bu sebeple ilk dönemlerde şeyhülislâmlar ömür boyu görevde kalmışlar ve herhangi bir şekilde azil endişesi yaşamamışlardır. Bu dönemlerde padişahların şeyhülislâmları görevden alma yetkileri bulunmamaktadır. Osmanlı klâsik dönemine tekrar dönülmesi için bir risale kaleme alan Koçi Bey, padişahın şeyhülislâmı azil yetkisinin olmadığını söylemektedir:

“Bir âlim, şeyhülislâm olduktan sonra artık mazul olmazdı. Zîrâ fetva mansıbı aziz, şerefli ve güzide bir ilmî mansıptır. Onun hürmeti başkasına benzemez, azil kabul etmez ve âlim o makama layık olmaz. Öncelikle şeyhülislâm olan kimseler fazilet ve kemal sahibi olmalarının dışında padişah hazretlerine uygun bir lisanla nasihat ederek doğruyu söylemekten geri kalmazlardı. Ayrıca din ve devletin bozulmaması için çalışır ve insanların haksızlığa uğramaması için uğraşırlardı. Şeyhülislâmlığa böyle bir âlim getirildikten sona bir daha azledilmemelidir.”[1]İsmail Hami Danişmend, İstanbul Fethinin İnsanî ve Medenî Kıymeti, İstanbul 1953, s. 38-39 (sadeleştirilmiştir).

Yukarıdaki metinden de anlaşılacağı gibi Osmanlı’da ulemanın en seçkinleri şeyhülislâmlık makamına getirilmiş ve bu seçkin âlimler diğer yöneticiler bir tarafa, gerekirse padişahı da eleştirmişlerdir. Bunlardan Molla Fenari, Yıldırım Bayezid’in şahitliğini reddetmiş; Molla Gürani, Fatih’i ciddiyetle tenkit etmiş; Zenbilli Ali Efendi, 2. Bayezid’in görüşme talebini reddetmiş ve Yavuz Sultan Selim’in hukuka aykırı icraatlarına karşı durmuştur.[2]Danişmend, İstanbul Fethinin İnsanî ve Medenî Kıymeti, s. 39.

Divan-ı Mezalim

İslâm devlet geleneğinde adalet mülkün yani devletin temeli kabul edilmekte, devletin bekâsı doğrudan doğruya vatandaşın hoşnutluğuna bağlanmaktaydı. Halkın şikâyetlerini dinlemek ve adaleti yerine getirmek hükümdarın başta gelen görevlerinden sayılırdı. Bu sebeple İslâm devletlerinde hükümdarın bizzat başkanlık ettiği ve halkın şikâyetlerini dinleyip hüküm verdiği Darü’l-adl, Divân-ı A’la veya Divân-ı Mezâlim denilen mahkemeler kurulmuştu.[3]Halil İnalcık, “Osmanlı Hukuk Sisteminde Adaletin Üstünlüğü”, Adalet Kitabı, Ankara 2007, s. 141.

İlk Osmanlı hükümdarlarından Orhan Gazi ve 2. Murad sabahları saray kapısı önünde yüksek bir yere çıkarak halkın şikâyetlerini dinler ve hüküm verirlerdi. Osmanlı hükümdarları Divân-ı Hümâyun’da başkanlık vazifesinden çekildikten sonra da, Kasr-ı Adâlet veya Adâlet Köşkü denilen bir yerde, divana açılan pencere arkasından halkın şikâyetlerini dinlemeye devam etmişlerdi.[4]İnalcık, “Osmanlı Hukuk Sisteminde Adaletin Üstünlüğü”, s. 141.

Bir idarî yapıda adaletin varlığı, yöneticilerin halk ile aralarına engeller koymamaları ile anlaşılır. İhtiyaç sahipleri ve haksızlığa uğrayanlar her zaman durumlarını arz edecek bir makam bulabilmelidir. Bu husus üzerinde duran Kınalızâde Ali Çelebi, ülkede adaletin sağlanabilmesi için padişahın meydanda olması, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılaması, haksızlığa uğrayanları koruyup kollaması ve mağduriyetlerini gidermesi gerektiğini söylemektedir. Padişah mümkünse her gün halkın meselelerini dinlemeli, mümkün değilse haftada veya ayda bir gününü mutlaka bu işe ayırmalıdır.[5]Fahri Unan, “Osmanlı Devlet Felsefesi’nde Adalet”, Adalet, Ankara 2007, s. 114. Osmanlı padişahları Divan-ı Mezalim geleneğini sürdürmüşler, halkın kendilerine ulaşabilmesi için uygun şartları hazırlamışlardı.

Kazalarda yönetimin kadılara bırakılması

Osmanlı Devleti’nde uygulanan yönetim sisteminin orijinal taraflarından birisi de, kazalarda yönetimin kadılara bırakılmış olmasıdır. Kaza, kadının hukukî ve idarî yetkilerini kullandığı birim demektir. Kazalarda ehl-i örf denilen yönetici sınıftan kimseler olduğu hâlde, yönetimin kadılara bırakılması, hukukun üstünlüğünü, ilmin saygınlığını gösteren çarpıcı bir durumdur. Bu sisteme göre kazalarda bulunan bütün devlet görevlileri kadıya bağlı olarak görev yapmaktadır. Dolayısıyla idareciler kadıya bağlı olarak çalıştırılarak hukukun üstünlüğü sağlanmış olmaktadır.

Ayrıcalıklı sınıfların olmaması

Osmanlı Devleti’nde adalete ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir yapının olmasının bir sebebi de toplumda ve devlette ayrıcalıklı sınıfların olmamasıdır. Aynı dönemde Avrupa’da bulunan asiller, ruhbanlar ve burjuvalar gibi sınıflar Osmanlı toplumunda görülmez. Osmanlı toplumunda kanun egemenliğini sarsacak şekilde ayrıcalıklı sınıflara yer yoktur. Ehl-i örf (yönetici) sınıf, hiçbir zaman Avrupa’daki derebeyleri gibi toprağın ve köylülerin sahibi değildir, sadece devleti temsil eden yöneticilerdir. Ulema sınıfı da Avrupa’daki ruhbanlara benzemez. Ruhban sınıfının Avrupa’da halk üstünde kuvvetli yetkileri vardır. Ulema sınıfını oluşturan müderris, kadı, müftü ve imamların insanlar üzerinde ruhbanlar gibi yetkileri yoktur. Bunlar kendilerine verilen görevleri hukuk çerçevesinde yapan memurlardır.[6]Abdullah Demir, Ahmed Cevdet Paşa ve Ruhbanlık Üzerine, Sızıntı, Ocak 1998.

Kanun karşısında herkesin eşit olması

Osmanlı toplumu kanun karşısında herkesin eşit olduğu insanlardan oluşur; bir köylü ile padişah bu noktada eşittir. Mahkemeler sıradan insanı yargıladığı gibi padişahları da yargılama yetkisine sahiptir. Osmanlı tarihinde padişahların sıradan insanlar gibi mahkemede yargılandığı davalar bulunmaktadır. Fatih Sultan Mehmed’in bir gayrimüslim mimar ile olan davası bunlardandır.

Fatih, Rum Mimar Sinanüddin Yusuf b. Abdul­lah’ı Fatih semtindeki Havariyyun Kilisesi’nin arazisi üzerinde bir cami inşasıyla görevlendirmişti. Bunun için mimara gerekli malzemelerin yanısıra iki büyük mermer sütun da teslim etmiş ve caminin Ayasofya’dan daha büyük olması gerektiğini söylemişti. Fatih, tamamlanan caminin Ayasofya’dan daha büyük yapılmamasından ve teslim ettiği iki mermer sütunun üçer arşın kısaltılmış olmasından dolayı mimara öfkelenmişti. Mimar Sinanüddin ise sütunları kısaltmasaydı, caminin kubbesinin çok yüksek olacağını ve depremlere dayanamayacağını söylemişti. Bu cevabı ikna edici bulmayan Fatih, Mimar Sinanüddin’in ellerini kestirmişti.

Bunun üzerine Mimar Sinanüddin, padişahı İstan­bul ve Eyüp kadılarına şikâyet etmiş; ancak onlar padişahı yargılamayı göze alamamışlardı. Daha sonra bu şikâyeti Üsküdar’da kadılık yapan Hızır Çelebi’ye ulaştırmıştı. Kadı Hızır Çelebi, mimarı dinledikten sonra padişahı mahkemeye davet etmişti. Çağrıya icabet eden Fatih, mahkemede başköşeye oturmak isteyince, Kadı Hızır Çelebi ihtarda bulunmuştu: “Oturma Beğüm! Hasmunla mürafaa-i ser olup ayak beraber dur.“

Hızır Çelebi, davacı ve davalıyı dinledikten sonra kısas olarak Fatih Sultan Mehmed’in de elinin kesilmesine karar vermişti. Padişah sükûnetle kararı dinlerken mimar hayretler içinde kalmıştı. İstanbul fatihi koskoca Sultan Mehmed’in eli kesilecekti. Bir süre sonra kendisine gelen mimar, kısas yerine diyet -yani tazminat- ödenmesine karar verilmesini talep etmişti. Bunun üzerine mahkeme Fatih tarafından mimara ömür boyu günlük 10 akçe diyet ödenmesine karar vermişti. Fatih ise, bu 10 akçeyi 20 akçeye çıkarmıştı.[7]Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, Millet Kütüphanesi, Ali Emiri Koleksiyonu, I/36; Abdurrahman Adil, Hâdisat-ı Hukukiyye, İstanbul, 1932, s. 185-186; İsmail Hami Danişmend, Fetih ve Fatih, Timaş … Okumaya devam et

Atamalarda kanunlara uygun davranılması

Osmanlı’da hukukun üstünlüğünü gösteren kurallardan birisi de, bir göreve atama yapılırken kanunlara uygun davranılması ve bu kanunların padişah da dâhil kimse tarafından değiştirilememesidir. Osmanlı Devleti’nde idarî, askerî veya ilmî bir makama gelmek için belirli şartlar ve kurallar vardı. Bu kurallara aykırı olarak bir kimsenin o makama tayin edilmesi mümkün değildir. Padişah da olsa bu kurallara uymayan kimse bir makama atanamazdı. Meselâ, Yavuz Sultan Selim gibi otoriter bir padişah Çaldıran Savaşı sırasında görüşlerini çok beğendiği Baş Defterdar Pîrî Mehmed Çelebi’yi sadrazamlığa getirmek istediği hâlde bunu yapamamıştır. Şah İsmail’i uzun bir takip sonunda yakalayıp savaşa mecbur eden Yavuz, istişare meclisini toplamış, vezirler askerin yorgun olduğunu ve hemen savaşa girilmemesi gerektiğini söylemişti. İstişare meclisindekilerden birisi olan Pîrî Mehmed Çelebi ise askerin içinde Şah İsmail sempatizanlarının bulunabileceğini ve beklendiği takdirde bunların organize olarak isyan çıkarabileceğini, bundan dolayı hemen savaşa girilmesinin daha doğru olacağını söylemişti. Bu görüşü çok isabetli bulan Yavuz: “İşte yegâne doğru görüş sahibi, yazık ki vezir olamamış.” demişti. Bir makama gelebilmek belirli kurallara bağlı olduğu için Yavuz Sultan Selim, Pîrî Mehmed Çelebi’yi hemen sadrazam yapamamış, ilk önce üçüncü vezirliğe tayin etmiş ve ancak 3 sene 3 ay 11 gün sonra sadrazamlığa atayabilmişti.

Kanunî döneminde de atama kurallarına aynı şekilde uyulduğu görülmektedir. Bu dönemde Barbaros Hayreddin Paşa, Cezayir’i ve kendi donanmasını Osmanlı hizmetine sunduğu hâlde, ömrü boyunca beylerbeyilikte kalmış, hiçbir zaman vezir olamamıştı. Barbaros Hayreddin Paşa, Preveze Deniz zaferini kazanmış olmasına rağmen vezirliğe getirilmedi. Bunun sebebi ise kaptan-ı deryalığın payesinin beylerbeyilik olmasıydı. Benzer şekilde Turgut Reis, Trablusgarb’ı fethettiğinde, Kanunî buranın beylerbeyiliğini kendisine vereceğini vaat ettiği hâlde bunu yapamamış; onun yerine Tacura Sancakbeyi Hadım Murad Paşa’yı tayin etmişti. Yine Turgut Reis 1553 yılında Korsika seferinde büyük başarı gösterince Kanunî kendisine Cezayir Beylerbeyiliği ve Kaptan-ı Deryalık vermek istemiş; ancak Rüstem Paşa’nın karşı çıkması sebebiyle atamayı gerçekleştirememişti. Turgut Reis’in Trablusgarp Beylerbeyi olması ise, ancak Hadım Murad Paşa’nın vefatı üzerine gerçekleşebilmişti.[8]Danişmend, İstanbul Fethinin İnsanî ve Medenî Kıymeti, s. 40.

Kanunî devrinde İstanbul’da bulunan Avusturya Elçisi Busbek göreve atamaların liyakate göre olduğunu, başka herhangi bir ölçünün kullanılmadığını şu sözleriyle ifade etmektedir:

“Hiç kimse sırf filanın neslinden gelmiş olmak dolayısıyla diğerlerinden mümtaz bir mevkiye çıkamaz… Sultan, herkesin vazife ve memuriyetini verirken ne servete önem verir ve ne de boş ricalarla iddialara kulak asar. Yalnız liyakate bakar, seciye arar, fıtrî kabiliyet ve istidadı düşünür. İşte bu şekilde herkes kendi liyakat ve kabiliyetinin karşılığını görür. Her memuriyetin başında o görevi en iyi yapacak bir kişi bulunmaktadır. Türkiye’de herkes makam ve ikbalini kendisi gerçekleştirir. Türkler insanlarda kabiliyetin anne-babadan geçtiğine ve miras gibi elde edildiğine inanmazlar. Namussuz, tembel ve atıl olanlar hiçbir zaman yükselemezler, itibarsız ve hakir bir hâlde kalırlar. Türklerin her teşebbüslerinde başarılı olarak hâkim bir millet hâline gelmelerinin ve her gün sınırlarını genişletmelerinin sırrı budur. Bizde liyakat ve iktidara yer ayrılmamıştır. Bizde her şey doğuşa bağlıdır. Yüksek mevkilere çağrılacak adamların kimin neslinden geldiklerine bakılır.”[9]Ogier Chiselin Busbecq, Türk Mektupları, çev. H. Cahit Yalçın, İstanbul 1939, s. 82-83.

Netice olarak, Osmanlı Devleti’nde padişahtan sıradan vatandaşlara kadar herkes hukuk kurallarına uygun hareket etmek mecburiyetindeydi. Devletin idarî ve hukukî sistemi, hukukun üstünlüğüne göre kurulmuştu. Başında şeyhülislâmın bulunduğu ilmiye ve yargı teşkilâtı, idarecileri denetler, gerektiğinde yargılardı. Kazaların yönetimi kadılara bırakılmış, buralardaki devlet memurları kadıya bağlanmıştı. Osmanlı Devleti’nin uyguladığı hukukun üstünlüğüne dayalı bu devlet sistemi, günümüzde ülkemiz ve dünya ülkeleri için örnek olmaya devam etmektedir.


Kaynak: Sızıntı Dergisi, Sayı: 434. Abdullah Demir

Dipnotlar[+]

Dipnotlar
⇡1 İsmail Hami Danişmend, İstanbul Fethinin İnsanî ve Medenî Kıymeti, İstanbul 1953, s. 38-39 (sadeleştirilmiştir).
⇡2 Danişmend, İstanbul Fethinin İnsanî ve Medenî Kıymeti, s. 39.
⇡3 Halil İnalcık, “Osmanlı Hukuk Sisteminde Adaletin Üstünlüğü”, Adalet Kitabı, Ankara 2007, s. 141.
⇡4 İnalcık, “Osmanlı Hukuk Sisteminde Adaletin Üstünlüğü”, s. 141.
⇡5 Fahri Unan, “Osmanlı Devlet Felsefesi’nde Adalet”, Adalet, Ankara 2007, s. 114.
⇡6 Abdullah Demir, Ahmed Cevdet Paşa ve Ruhbanlık Üzerine, Sızıntı, Ocak 1998.
⇡7 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, Millet Kütüphanesi, Ali Emiri Koleksiyonu, I/36; Abdurrahman Adil, Hâdisat-ı Hukukiyye, İstanbul, 1932, s. 185-186; İsmail Hami Danişmend, Fetih ve Fatih, Timaş Yayınları, İstanbul, 2008, s. 116- 117.
⇡8 Danişmend, İstanbul Fethinin İnsanî ve Medenî Kıymeti, s. 40.
⇡9 Ogier Chiselin Busbecq, Türk Mektupları, çev. H. Cahit Yalçın, İstanbul 1939, s. 82-83.
Divân-ı HümâyunDivan-ı MezalimFatih Sultan MehmedHukukkadıMolla fenarimolla güraniOsmanlıOsmanlı'da Hukukun Üstünlüğüpadişahın yasama yetkisiyargılama yetkisiZenbilli Ali Efendi
Paylaş: 0 FacebookTwitterWhatsappTelegramThreadsBlueskyEmail
Hikmet.Net

Her Soru Cevaba Layıktır!

Önceki Yazı
Hukuk, Hukukun Üstünlüğü ve Uygulama
Sonraki Yazı
Kıtmir kolyesi, Allah isminin yazılı olduğu kolye vb. gibi eşyalarla tuvalete, banyoya girmek sakıncalı mıdır?

Benzer Yazılar

Festivallerde stant kurup helal ürün satmak caiz midir?

Eşcinsel Eğilim Gösteren Çocuklara Yaklaşım Tarzı

Yeni | Mevlid-i Nebevî Rahmeten li’l-âlemîn 2025 | Bülten

Sabit getiri karşılığında borç vermek caiz midir?

Huzurevinde Çalışmanın Hükmü

Şifa Niyetiyle Takılan Maden ve Doğal Taşların Dini Hükmü

Bu Hafta En Çok Okunanlar

  • Küsûf ve Hüsûf Namazları (Güneş ve Ay tutulması esnasında namaz)

  • Başkalarından alacağı olan kimseye zekat düşer mi?

  • Haccın Farz Olmasının Şartları Nelerdir?

  • Haccın Adabı Nelerdir?

  • Temettu haccında ihram yeri neresidir?

En Son Eklenenler

  • Festivallerde stant kurup helal ürün satmak caiz midir?

  • Eşcinsel Eğilim Gösteren Çocuklara Yaklaşım Tarzı

  • Yeni | Mevlid-i Nebevî Rahmeten li’l-âlemîn 2025 | Bülten

  • Sabit getiri karşılığında borç vermek caiz midir?

  • Huzurevinde Çalışmanın Hükmü

E-Bülten

Güncel Soru-Cevaplarımızdan haberdar olmak için Bültenimize Abone Olun!

Editörün Seçimi

Festivallerde stant kurup helal ürün satmak caiz midir?

10 Eylül 2025

Eşcinsel Eğilim Gösteren Çocuklara Yaklaşım Tarzı

10 Eylül 2025

Yeni | Mevlid-i Nebevî Rahmeten li’l-âlemîn 2025 |...

1 Eylül 2025

Sabit getiri karşılığında borç vermek caiz midir?

21 Ağustos 2025

Huzurevinde Çalışmanın Hükmü

23 Temmuz 2025

Güncel Soru-Cevaplarımızdan haberdar olmak için Bültenimize Abone Olun!

hikmet_beyaz_logo
Soru Sor
Facebook Twitter Instagram Youtube Telegram

Linkler

    • Bizimle Çalışın
    • Bize Ulaşın
    • Amacımız
    • Yayın Politikası
    • Telif Hakları
    • Gizlilik Politikası

İşbirliğiyle...

Kategoriler

SORU-CEVAPLAR İBADET AKİDE VE İNANÇ KADIN VE AİLE NAMAZ HELAL-HARAMLAR ORUÇ AHLAK ZEKAT- FİTRE- SADAKA TİCARET VE FİNANS DUA UFKU TEMİZLİK HAC- UMRE KURBAN Gündem Yazıları ÇOCUK MUHTELİF AHİRET YİYECEK İÇECEKLER SİYER METAFİZİK KURAN-I KERİM

© Telif Hakkı 2024, Tüm Hakları Saklıdır  | hikmet.net

  • Hakkımızda
  • İrtibat
  • Gizlilik Politikası
Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz.
Gizlilik PolitikasıTamam
Manage consent

Privacy Overview

This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary
Her Zaman Etkin
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. These cookies ensure basic functionalities and security features of the website, anonymously.
ÇerezSüreAçıklama
cookielawinfo-checkbox-analytics11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Analytics".
cookielawinfo-checkbox-functional11 monthsThe cookie is set by GDPR cookie consent to record the user consent for the cookies in the category "Functional".
cookielawinfo-checkbox-necessary11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookies is used to store the user consent for the cookies in the category "Necessary".
cookielawinfo-checkbox-others11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Other.
cookielawinfo-checkbox-performance11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Performance".
viewed_cookie_policy11 monthsThe cookie is set by the GDPR Cookie Consent plugin and is used to store whether or not user has consented to the use of cookies. It does not store any personal data.
Functional
Functional cookies help to perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collect feedbacks, and other third-party features.
Performance
Performance cookies are used to understand and analyze the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.
Analytics
Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.
Advertisement
Advertisement cookies are used to provide visitors with relevant ads and marketing campaigns. These cookies track visitors across websites and collect information to provide customized ads.
Others
Other uncategorized cookies are those that are being analyzed and have not been classified into a category as yet.
KAYDET & ONAYLA
Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
      • Akide ve İnanç
        • Ahiret
        • Cennet & Cehennem
        • Haşr
        • Kabir
        • Allah
        • Dinler
        • İnanç Çeşitleri
        • Hıristiyanlık
        • İslamiyet
        • Yahudilik
        • Kader
        • Kutsal Kitaplar
        • Melekler
        • Şefaat
        • Metafizik
        • Cinler
        • Ruh
        • Rüyalar
        • Şeytan
        • Peygamberler
      • Kadın ve Aile
        • Aile İçi İlişkiler
        • Akraba
        • Boşanma
        • Çocuk
        • Emzirme
        • Hayız
        • Kadın- Erkek İlişkileri
        • Karı- Koca Hakları
        • Lohusalık
        • Nikah
        • Nişanlılık
        • Tesettür
      • İbadet
        • Dua
        • Hac & Umre
        • Kurban
        • Namaz
        • Oruç
        • Temizlik
        • Zekat & Fitre & Sadaka
      • Helal & Haramlar
        • Giyim & Kuşam
        • Kumar & Şans Oyunları
        • Müzik
        • Yiyecek & İçecekler
      • Siyer
        • Efendimiz’in Ahlakı
        • Efendimiz’in Ailesi
        • Efendimiz’in Mucizileri
        • Efendimiz’in Savaşları
        • Efendimiz’in Sıfatları
      • Ticaret ve Finans
        • Alışveriş
        • Faiz ve Bankacılık
        • Güncel Meseleler
        • İşçi- İş Veren Münasebetleri
        • Ortaklık ve Sözleşmeler
      • Kur’an-ı Kerim
        • Kur’an Okuma ve Meal
        • Kur’an’ın Özellikleri
      • Ahlak
      • Gündem Yazıları
      • Hadis
      • İslam Tarihi
      • Sosyal İlimler
      • Tefsir
      • Tasavvuf
      • Şahıslar
      • Muhtelif
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog