Darülharp meselesi, çokça karıştırılan bir mevzu. Bu kavram, tarihin eski dönemlerinde bazı meselelerin hükümlerini açıklığa kavuşturmak için kullanılmış bir kavramdır. O dönemde ülkeler, fakihler tarafından Darül İslam ve Darül Harp olarak ikiye ayrılmış, ona göre bazı ahkamın farklılaşabileceği üzerinde durulmuştur. Her ne kadar İslami kaynaklarda bu kavramların kullanımı tamamen savaş üzerine kurulu olmasa da, kavramın Darülharp (Savaş halinde bulunulan ülke) olarak gelişmesi, ülkeler arası münasebetlerin genelde savaş üzerinden tanımlandığı o dönemlerin uluslararası ilişkiler konseptini yansıtmaktadır.
Günümüzde dünya çok değişti, ülkelerin yapısı ve ülkeler arası ilişkiler eskiye nispetle çok farklı. Tarihin bir dönemindeki şartların gereği olarak ortaya konmuş kavramları ve onların üzerine bina edilen hükümleri olduğu gibi alıp bugüne getirmek doğru değildir ve özelde fıkıh açısından da çok problemler doğuran bir hatadır. Bugün pek çok ülkede Müslüman nüfus vardır. Onlar o ülkelerin vatandaşıdırlar, başkalarından hukuki olarak bir farkları yoktur. Zaten günümüzde ülkeler vatandaşlarını ve ülkede mukim olan kimseleri din üzerinden tanımlamamaktadırlar.
Bu açılardan bakılınca, Amerika ve benzeri ülkelerde yaşayan Müslümanların orayı darülharp olarak görmeleri bir hatadır. Orası, başkalarının olduğu kadar onların da yurdudur. Onlar orada yabancı veya azınlık değillerdir. Başka dinlerin müntesipleri hangi haklara sahipse onlar da aynı haklara sahiptirler. Buna, dini haklar da dahildir. Dolayısıyla Cuma namazı kılmakla mükelleftirler.