İçindekiler
Faziletiyle ilgili Efendimiz (s.a.s)’den birçok rivayet nakledilen Cuma günü Müslümanlar için hem bir bayram hem de toplu ibadet günü olarak tayin edilmiştir. Hatta bir hadis-i şeriflerinde Allah Resûlü (s.a.s) Hıristiyan ve Yahudiler’e de Cuma gününün farz kılındığını ancak onların bu emre uymayıp başka günlere ta’zimde bulunduklarını, Hak Teâlâ’nın o güne itibar etme hususunda ümmet-i Muhammed’e hidayet ettiğini haber veriyor. (Tecrid-i Sarih Tercemesi, 3/3) Efendimiz (s.a.s): “Bu öyle bir gündür ki, Allah Teâlâ onu (sizlere) bayram kılmıştır”(Muvatta, Taharet 113) buyurmak sureyle, bu günün kıymet ve değerini ifade etmiştir. Cumanın faziletini bildiren bir başka hadis-i şerif ise şu şekildedir: “Cum’a, en hayırlı günlerinizden biridir. Hz. Adem Aleyhisselam o gün yaratıldı, o gün kabzedildi. (Kıyamette Sur’a) o gün üflenecek, sayha da o günde olacak. (Ebu Davud, Salat 207) Cenab-ı Hakk’ın Cuma gecesi veya Cuma günü vefat eden bir müslümanı kabir fitnesinden koruyacağına dair olan müjde de rivayetler arasındadır. (Tirmizi, Cenâiz 72)
Bütün bunların yayında Peygamber Efendimiz (s.a.s) Cuma günü içinde dualara icabet edilen bir vakit bulunduğunu, bu vakitte yapılan duaların kabul edileceğini ifade etmiştir. (Buhari, Cuma 3) İcabet saatinin zamanı hakkında farklı görüşler ileri sürülmüş olsa da bunların hiçbiri kesinlik arz etmez. Çünkü Efendimiz (s.a.s) bizatihi kendisi: “Ben onu biliyordum, ancak Kadir gecesi gibi o da bana sonradan unutturuldu”(Hakim, Müstedrek, 1/279) buyurmak suretiyle meselenin mübhemiyetine işaret etmiştir. Bu hususa Bediüzzaman Hazretleri şu ifadeleriyle dikkat çekmiştir: “Cenâb-ı Hakîm-i Mutlak, şu dâr-ı tecrübe ve meydan-ı imtihanda, çok mühim şeyleri, kesretli eşya içinde saklıyor. O saklamakla, çok hikmetler, çok maslahatlar bağlıdır. Meselâ, Leyle-i Kadri umum Ramazan’da, saat-i icâbe-i duayı Cuma gününde, makbul velîsini insanlar içinde, eceli ömür içinde ve kıyametin vaktini ömr-ü dünya içinde saklamış.” (24. Söz) Yani Cuma günü içinde saat-i icabet meçhul bırakılmak suretiyle, günün tamamının dua ve ibadetle değerlendirilmesi hedeflenmiştir.
Cuma Namazı
Hiç şüphesiz Cuma günü yapılacak amellerin en hayırlısı Cuma namazını eda etmektir. Cenâb-ı Hak, Cuma suresinde:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِيَ لِلصَّلاَةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Ey iman edenler! Cuma namazına ezan ile çağırıldığınız zaman derhal Allah’ı zikretmeye (hutbe ve namaza) gidin, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.” (Cuma Suresi, 62/9) buyurmak suretiyle, Cuma namazının farziyyetini bildirmiş ve aynı zamanda Cuma saatinde alışveriş yapmayı da yasaklamıştır. Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam da, mazeretsiz olarak üç Cuma namazını terk eden insanın kalbinin mühürleneceğini ifade ederek, bu namazın önem ve ehemmiyetini ifade etmiştir. (Ebu Davud, Salât 210)
Cuma’nın Sünnetleri
Bu açıdan Efendimiz (s.a.s) tarafından diğer günlerden farklı olarak bu güne has bazı davranışlar güzel görülmüş ve Müslümanlara tavsiye edilmiştir. Konuyla ilgili olarak Ebu Said el-Hudri’nin (r.a) Allah Resûlü (s.a.s)’den rivayet ettiği bir hadis-i şerif şu şekildedir: “Her bâliğ olan kimseye Cuma günü gusül abdesti almak, imkân bulursa misvaklanmak ve hoş koku sürünmek vacip (gibi) dir. (Buhari, Cuma 2) Hadis-i şerifte zikri geçen fiiller için “vaciptir” denilmiş olsa da, konuyla ilgili diğer hadis-i şerifleri de göz önünde bulunduran fakihlerin çoğunluğu bu amellerin sünnet/müstehab olduğunu ifade etmiş ve burada kullanılan vücup lafzının tergib için olduğunu ve aynı zamanda bu fiilleri yerine getiren kimsenin vacip işlemiş gibi sevaba nail olacağını söylemişlerdir. Efendimiz (s.a.s) bir başka hadislerinde de, Müslümanlara günlük giydikleri elbiselerden farklı olarak Cuma için ayrı bir elbise edinmelerini tavsiye etmiştir. (Ebu Davud, Salat 219)
Cuma günü yapılması sünnet olan gusül almak, koku sürünmek, misvaklanmak ve güzel elbiseler giymek gibi fiillere baktığımızda, bunların Cuma namazında toplanan Müslümanlara eziyet vermeme gibi bir hikmete mebni olduklarını anlayabiliriz. Cuma namazı için toplanan cemaatin kalabalık olması bazen nahoş koku ve görüntülerin ortaya çıkmasına sebep olabilir. İşte temizliği dinin yarısı olarak gören dinimiz, bu hususta Müslümanları titiz ve hassas olmaya, başkalarını rahatsız edecek bir kısım hallerden kaçınmaya çağırmıştır. Dolayısıyla Cuma namazı öncesinde hadis-i şerifte ifade edilen sünnetleri yerine getiren bir Müslüman sevaba nail olacaktır.
Cumhur-u fukaha Cuma günü gusletmenin, Cuma namazının bir sünneti olduğu ve dolayısıyla cumadan sonra alınan guslün Cuma guslü olmayacağı görüşünde iseler de, Hanefi mezhebinden İmam-ı Azam’ın talebeleri olan Hasan b. Ziyad ve İmam-ı Muhammed’e göre gusül, Cuma gününün faziletini izhar için emredilmiş olup, Cuma namazından sonra alınan gusülle de emir yerine gelmiş olur.
Cuma Namazına Erken Gitmek
Cuma günü Müslümanların dikkat etmeleri gereken hususlardan bir diğeri de, Cuma namazına gitmede acele etmektir. Zira Cuma namazına erken gitmeyi teşvik eden, geç gitmeyi ise kınayan birçok hadis-i şerif varid olmuştur. Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerif şu şekildedir: “Her kim Cuma günü cünüplük guslü ile yıkandıktan sonra, (ilk saatte Cuma namazına) giderse, bir deve, ikinci saatte giderse bir sığır, üçüncü saatte giderse boynuzlu bir koç, dördüncü saatte giderse bir tavuk, beşinci saatte giderse bir yumurta kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur. İmam (hutbeye) çıkınca melekler hutbeyi dinlemek için (mecliste) hazır bulunurlar.” (Buhari, Cuma 4) Müslim’de geçen bir diğer hadis ise şu şekildedir: “Cuma günü oldu mu mescidin bütün kapılarında melekler bulunur. Bunlar evvel beevel gelenleri yazarlar. İmam (minbere) oturduğu vakit sabiteleri (defterleri) dürerler de, hutbeyi dinlemeğe gelirler.” (Müslim, Cuma 24)
Cuma namazına erken gitmeyi teşvik eden bu rivayetlerin yanı sıra Allah Resûlü (s.a.s): “Birinizin Harre’nin sırtında namaz kılması, onun için cuma günü oturup oturup da imam hutbeye başlayınca gelip cemaatin omuzlarını yararak cemaate katılmasından hayırlıdır.” (Muvatta, Cuma 18) buyurmak suretiyle Cuma namazına geç gitmeyi ve camiye girdikten sonra da cemaate eziyet etmeyi yasaklamıştır.
Cumanın Günahlara Keffaret Olması
Cuma namazının faziletlerinden bir diğeri de, iki Cuma arasında işlenen küçük günahlara kefaret olmasıdır. Bize bu durumu müjdeleyen hadis-i şerifte Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Hiçbir kimse yoktur ki, Cuma günü yıkanıp elinden geldiği kadar paklandıktan (vücudundaki fazla kılları ve tırnaklarını kesip, güzel elbiseler giydikten), yağından yağlandıktan veya evindeki kokudan süründükten sonra çıksın, yan yana oturan iki kimsenin arasını açmasın, daha sonra ona takdir edildiği kadar namaz kılsın, daha sonra da imam söze başlayınca sesini kessin de o Cuma ile öteki Cuma arasındaki günahları mağfur olmasın.” Ebu Eyyüb el-Ensari’nin rivayetinde: “Sonra vakar ve sekineti takınarak yürüsün” ziyadesi mevcuttur. Demek ki, mümkün olduğu takdirde, cumaya vakar üzere ağır adımlarla yürüyerek gitmek matluptur.
Bu baptaki hadisleri değerlendiren Tecrid-i Sarih Şarihi Ahmed Naim, vaad edilen af ve mağfirete nail olabilmek için yerine getirilmesi gereken müstehabları şu şekilde saymıştır: 1- Cuma günü yıkanmak; 2- Vücuttaki her türlü pisliği gidermek suretiyle güzelce temizlenmek, 3- Yağlanmak, 4- Güzel koku sürünmek, 5- Mescide yaya gidip, bir bineğe binmemek, 6- Yürürken vakar ve sekinetle yürümek, 7- Mescidde kimseyi kimseden ayırmamak, 8- Başkalarına eza ve cefada bulunmamak, 9- Hutbeden evvel nafile namaz kılmak, 10- Hutbeyi dinlemek için imama yakın olmak, 11- İnsat, yani hutbe esnasında susmak, 12- Malayani bir şeyle (lağv) meşgul olmamak, 13- İstima, yani hutbeyi dinlemek.
Müslümanların Cuma günü dikkat etmeleri gereken bir diğer fazilet de Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e çokça salât u selam getirmektir. Çünkü Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokca salâtü selâm getiriniz; zira sizin salâtü selâmlarınız bana sunulur.” (Ebû Dâvûd, Salât 201)