Açığa satım (short sale/short pozisyon) işlemi sahip olunmayan hisse senedinin satılması veya ödünç alınarak satılması işlemidir. Başka bir ifade ile;
“açığa satış kavramı en genel ifadeyle sahip olunmayan herhangi bir değerin borçlanılarak satılması işlemini ya da satıcı tarafından sahip olunmayan ama daha sonra teslim edilecek olan menkul kıymetin satışını ifade etmektedir.”[1]Bkz. Serdar Özalp, Borsada Uygulanan Açığa Satış İşlemi ve Fıkhî Açıdan İncelenmesi
Satıma konu olan olan şey, ya hiç elde bulunmayan bir finansal varlık veya ödünç alınmış bir finansal varlıktır.
Amaç yüksek fiyattan satmak ve düşük fiyattan geri satın alıp teslim etmekle aradaki farktan kazanç elde etmektir. Normal şartlarda satın alınan menkul kıymetlerin yükselmesi ile kazanç elde edilirken açığa satış işlemleri ise tersine işlemekte ve hisse senedinin düşmesinden kazanç elde edilmesi beklenmektedir.
Bunu şöyle örneklemek mümkündür:
“A şahsı XYZ şirketine ait olan 100 adet hisse senedini açığa satmak ister. Bu isteğini ilgili aracı kurumuna bildirir. Aracı kurum A şahsından bu satışı gerçekleştirmek için kredi hesabı açmasını, belli oranda özkaynak yatırmasını ve açığa satış çerçeve sözleşmesini yaptıktan sonra A şahsı adına 100 adet XYZ hisse senedini açığa satar. Teslim günü işlemin yapıldığı günü takiben ikinci iş günüdür (T+2). A şahsı XYZ hisse senetlerinin kısa süre içerisinde değer kaybedeceğine inanmaktadır. İki gün içerisinde A şahsının beklentisi olan fiyat düşüşü gerçekleştiği zaman aracı kurum vasıtasıyla 100 adet XYZ hisse senedi piyasadan satın alınır. Satın alınan hisse senetleri takas günü teslim edilerek işlem sonlandırılmış olur. Burada A şahsı elinde olmayan hisse senetlerini yüksek fiyattan satıp daha düşük fiyattan satın alarak aradaki farktan kâr elde etmiş olur.
Ancak iki gün içerisinde beklenti gerçekleşmediği zaman A şahsı aracı kuruma 100 adet XYZ hisse senedini takas günü teslim edebilmek için temin etmesini ister. Aracı kurum A şahsı adına Takasbank ÖPP’den B şahsına ait olan 100 adet XYZ hisse senedini belli süreliğine ödünç alır. Burada ödünç işlemi için Takasbank’la ilgili sözleşme yapılır ve teminat yatırılır. Ayrıca işlemler için Takasbank’a komisyon ödenir ve ödünç veren tarafa yani B şahsına da vermiş olduğu ödünç hisse senetleri için faiz ödenir. A şahsı ödünç aldığı hisse senetleri ile takas işlemini gerçekleştirip açığa satışı sonlandırır. Daha sonra ödünç süresi içerisinde hisse senetlerinde beklediği fiyat düşüşü gerçekleştiğinde aracı kurum vasıtasıyla 100 adet XYZ hisse senedini satın alarak Takasbank ve B şahsıyla olan ödünç işlemi sona erdirilmiş olur.”[2]Bkz. Borsadaki Açığa Satış İşlemlerinin Fıkhî Açıdan Değerlendirilmesi, Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı-X
Burada birinci durumda mülkiyette olmayan malın satımı söz konusu olmaktadır ki bu caiz değildir. İkincisi de ödünç alınan bir finansal varlığın satımıdır ve bu ödünç karşılığında hisse kira bedeli (başka bir ifade ile faiz) ödenmektedir. Bu ödünç alınma işleminde ödünç alınan hisse senedi, başkasına ait olup teminat/rehin olarak alınan bir finansal varlık da olabilmektedir. Bu da rehnin, faydalanma, kullanma ve satma işlemlerine konu olması demektir ve fıkhî açıdan bu da problemli bir işlemdir.
Ayrıca bu satış türü, yüksek risk belirsizlik (aşırı garar) içermektedir. Bu da akdin fasit olmasını netice vermektedir.
Netice itibarıyla, fıkhın mülkiyette olmayan/sahip olunmayan malın satımı, garar içermesi, faize düşme durumu ve rehnin satıma konu olması, pay senetlerinin borca konu olamaması gibi temel ilkelerini ihmal eden bir alım satım türü olduğundan caiz görülmemektedir. Şunu da ifade etmek gerekir ki bir beklentiden dolayı kısa süre içerisinde –her ne kadar arada bir meta var gibi görünse de– paradan para kazanmaya çalışma, bunun içerdiği riskler, işler iyi gitmediğinde faiz ve komisyon ödemek suretiyle hem faizli muameleye girme hem de malını israf etme gibi durumların ortaya çıkacak olmasından dolayı, böyle bir muamelenin cevazına hükmetmek mümkün değildir.
Detaylı bilgi için bkz.
Dipnotlar