Değerli kardeşimiz,
Burada iki husus var, birincisi nişanlılık hali diğeri evlilik hali. Yani bir kişi ya nişanlıdır veya evlidir. Dinimizde, nişanlı çiftlerin meşru daire içinde kalan davranışları açıklanmıştır. Evliliğe ilk adım sayılan nişanlılık süresinde, nişanlıların birbirini görmeleri, halvet olmaması şartıyla belli meseleleri konuşup anlaşmaları caizdir. Fakat bu sınırı aşan, elini tutma, öpme, sarılma vs. her türlü fiziki temas yasaklanmıştır. Hele bunun ötesine taşan ve zinayla neticelenen muameleler evleviyetle yasak olur.
Fakat bir kişi nikâhını kıymış ve böylece evlilik akdini gerçekleştirdiyse, artık onunla eşi arasında bir haramlık kalmaz, aralarında her türlü münasebet ve ilişki helal olur. Nikâhın dinîsi veya resmîsi olmaz. Nikâhın şartları ve rükünleri bellidir. Bunları taşıyan bir nikâh akdi sahihtir. Ve eşlerin birbirlerinden faydalanmalarını mübah kılar.
Fakat biz resmî nikâh yapılmadan önce dinî nikâh yapılmasını uygun görmüyoruz. Çünkü bu yüzden mağdur olan ve bir çıkmazın içine giren birçok kişiyle karşılaşıyoruz. Bundan dolayı en makul olanı dinî nikâhın düğün hazırlıkları tamamlandıktan ve resmi nikah kıyıldıktan sonra düğüne az bir zaman kala kıyılmasıdır.
Bazılarının nişanlılık süresinde günaha girmemek için böyle bir yola girdiğini görüyoruz. Fakat zaten dinimizde nişanlı çiftler için bir sınır çizilmiş ve onların birbirlerini görmeleri ve belli şartlar çerçevesinde konuşup anlaşmaları caiz görülmüştür.
Burada düğünden önce dinî nikâh kıydıran çiftlerin dikkat etmeleri gereken bir husus daha var ki, o da kendileri hakkında ileri geri konuşulmasına fırsat tanımamalarıdır. Yani eğer kendilerinin dinî nikâhlı oldukları bilinmiyorsa, töhmet altında kalmamak için hal ve hareketlerine dikkat etmelidirler.
Selametle kalınız.
İlave bilgi için bkz: