Doğrusunu Allah bilir fakat bu konuda akla gelen şudur: Hz. Âdem’in (aleyhisselâm) yaratılış keyfiyeti, –Kur’ân’daki âyetler ve sahih hadislerin ışığında– bir balçıktan alınıp hamur veya belli bir protein çorbası şekline getirildikten sonra tahcir edilerek, ardından kendisine hayat nefhedilmesi şeklinde olmuştur. Bu, bir mucizedir. Yani tabiî hâdiselere bağlı böyle bir durumu izah etmemiz mümkün değildir.. evet, Hz. Âdem’in yaratılışı fevkalâdedendir.
Aslında diğer yaratmalar fevkalâde değil mi? Elbette ki onlar da fevkalâdedendir; ama esbabın perdedarlığı cihetiyle bunları Allah’ın vaz’ettiği kanunlar içinde belli çerçevede izah etmek mümkündür. Tohum toprağa gömülür. Hava, su ona merhaba deyince rüşeym başını dışarıya çıkarır. Çıkarmayabilir de ama âdet-i ilâhî olarak bu böyle cereyan etmektedir. Sonra da çiçeğe, sünbüle, başağa yürür.
Hz. Âdem’in yaratılmasına gelince, o bunlardan başkadır. İskeletine hayatın nefhedilmesini Cenâb-ı Hak,
Tam tesviye edip kıvamına getirdikten (ruhuna göre bir madde verip iç-dış yapısı bütünlüğünü hâsıl ettikten, daha doğrusu potansiyel olarak ahsen-i takvîme mazhar kıldıktan) sonra Kendi ruhumdan ona nefhettim. (Hicr sûresi, 15/29)
anlamlarına gelen ifadelerle anlatmaktadır.
Ruh, her şeyi kemale erdiren, terbiye edip olgunluğa ulaştıran ilâhî bir kanun-u emrîdir. (Bkz.: İsrâ sûresi, 17/85.) Hz. Âdem’e nefhedilen ruh, yine Rabbinden ona bir emir olarak gelmiştir. –Hâşâ– Cenâb-ı Hak için bir ağız, bu ağızda bir nefes mülâhaza etmek ve sonra Hz. Âdem’e nefeslenince Hz. Âdem hayata mazhar oldu şeklinde düşünmek tecsimdir, dolayısıyla da dalâlettir. Hayatın nasıl nefhedildiğinin mecazî mânâları da vardır. Bunlar müteşabihattır ve biz onların hakikatini idrak edemeyiz. Allah’ı idrak edemiyoruz ki, icraatını idrak edelim. Bildiğimiz tek bir şey vardır: Cenâb-ı Hak, harikulâdeden yarattığı Hz. Âdem’e, harikulâdeden, nezd-i ulûhiyetinde bulunan harikulâde bir ruhu, harikulâde bir keyfiyet ile intikal ettirmiştir.
Hâsılı, Hz. Âdem öyle anlaşılmaktadır ki, وَنَفَخْتُ ف۪يهِ مِنْ رُوحي “Ona Kendi ruhumdan nefhettim.” (Hicr sûresi, 15/29) âyetinde anlatılan bir harikulâde teveccühle mutasavver kaderî bir formattan makdûrî bir keyfiyete yönlendirilmiştir.
Kaynak: Çizgimizi Hecelerken