Bu konuda sair mezheplerinin farklı mütalaaları olsa da, Hanefi mezhebi nisab miktarına ulaşan, zinet eşyalarından zekatın verilmesi gerektiğini söyler. Şöyle ki; 20 miskal, günümüz ölçüleri içinde 80 gr. ve daha fazla altını olan bir kadın, onun zekatını vermekle mükelleftir. (Bedaiu’s-sanaî, 2/16-17.)
Aslında, kadınlar için altın, gümüş gibi madenlerden yapılan bilezik, künye, küpe, gerdanlık vb süs eşyalarını kullanmak caiz olsa da, Allah Resûlü bu konuda kendi iyaline karşı olabildiğine hassas davranmıştır. Hatta bir keresinde kolunda ganimetten hissesine düşen bilezikle huzuruna gelen kızı Hz Fatıma’ya ”ister misin, Peygamberin kızı cehennemden bir halkayı kolunda taşıyor desinler” diyerek, ona çıkışmıştır. Bunun üzerine o nazik ve nazenin anamız, bileziği hemen satıp, bedeliyle bir köle azad etmiş ve Nebiler Serverine yaptığını hemen anlatmıştı. Allah Rasulü de bunun üzerine nihayetsiz bir memnuniyet içinde
”Peygamberin kızını ateşe girmekten koruyan Allah’a hamd olsun” demiştir (Nesâî, Zinet 39).
Bir fikir vermesi için arzettiğimiz bu olaydan sonra, fıkhî hükümlere tekrar dönecek olursak; zinet eşyaları nisab miktarına ulaşıyorsa, mutlaka zekatı verilmelidir. Şayet bu malların ticareti yapılıyorsa, bunlar ticaret malı hükmündedir ve zekatı da o ölçüler içinde verilir.