Lüks kelimesi, yaşayış, giyim vb. şeylerde yapılan harcamalarda aşırı gitme anlamında Fransızca ‘’Luxe’’ kelimesinden dilimize geçmiş bir kavramdır.
Dinimiz lüks kelimesi yerine bu konuda israf sözcüğünü kullanır. İsraf genel olarak inanç, söz ve davranışta dinin, akıl veya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı, özellikle mal veya imkânları meşru olmayan amaçlar için saçıp savurmayı ifade eder.
Kur’ân-ı Kerîm’de ise israf kelimesinin farklı mânâlara gelmek üzere çok geniş bir siyakta kullanıldığı görülür. (Bkz. Mâide, 5/77; İsrâ, 17/33; Nisâ, 4/6; A’râf, 7/35; Zümer, 39/53.) Buna göre israf kelimesi, yerine göre insan yaratılışına aykırı davranma, kullukta dengeyi kaybetme, hissî davranışlarda bulunarak tutarlı olamama gibi mânâları ifade etmektedir. [1]Veli Kayhan, “Kur’ân’a Göre İsraf ve İktisat”, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, VI (2006), s:2, s.190.
Mal ve harcamada saçıp savurmayı şeytani bir karakteristik olarak nitelendiren Kur’an ‘
“Yakınlarına, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver, ama sakın saçıp savurma. Çünkü savurganlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.” (İsrâ, 17/26-27.)
buyurarak israfın kişide oturmuş bir karakter olarak ortaya çıkmasını şeytanla kardeş olmayla eş değer tutmuştur.
Burada bir şeyin israf ve lüks olup olmamasını belirlemede anahtar kelime “ihtiyaç”tır. İnsanın ihtiyaçlarını karşılayan şeyler lüks ve israf kapsamına girmez. İhtiyaç derken bu sadece zaruri ihtiyaçlarla sınırlı değildir. İnsan için hayati önem taşıyan şeyler ihtiyaç kapsamına girdiği gibi, onun hayatını kolaylaştıran şeyler de hatta bunun ötesinde estetik duygusunun gerektirdiği şeyler de belli bir ölçüde ihtiyaç kapsamında değerlendirilebilir. Burada önemli olan, kişinin bunların kendisi için ne ölçüde ihtiyaç olduğunu belirlemesidir. Bu konuda kararı verecek olan kişinin kendisidir. Bu kararında mutlaka içinde bulunduğu durum, içinde yaşadığı toplum ve genel kabuller de kendisine yardımcı olacaktır.
İsrafta iki özellik öne çıkar. Sahip olunan şeyin, meşru olmayan amaçlar dışında kullanılması ve ihtiyaç harici olarak saçılıp savrulmasıdır. İsraf bir ifrat (aşırılık) halidir. Bu halin tersi ise cimriliktir. O da sahip olunan şeyleri harcanması gerekli olan yerlerde sarf etmeyerek harcama ölçüsünün altına düşmektir.
Dinimiz israf ve cimriliğin tanımını yapar, fakat zenginlik ölçüsü kişiden kişiye veya toplumdan topluma değiştiği için, bazı istisnalar dışında herhangi bir eşya, olgu veya olayı spesifik hale getirmez. Bu sebeple “Şu eşya lükstür o halde haramdır.” gibi bir genelleme yapılamaz. Dinimizce yasak kılınan israf, harcamada aşırı gitme, gösteriş, şatafat gibi meşru olmayan şeyler içindir. Neyin israf, neyin şatafat, neyin gösteriş olduğu ise kişiden kişiye, toplum ve örflere göre değişiklik gösterdiği gibi kişinin kalbindeki niyetin de bu hususta bir ölçüde belirleyici olduğu söylenebilir.
Burada ince bir çizgiye dikkat etmek gerekir. Allah’ın bahşettiği mal ve imkanları saçıp savurma, ölçüsüzce harcama mülkün israfı olduğu gibi, şatafat, gösteriş, kibir vb. amaçlarla yapılan harcamalar da kalpteki niyetin israfıdır, harcanan mal meşru ölçülerde olsa bile niyette böyle bir israfa girmek haramdır ve insanı helake götürür. Evet israfa girmemenin iki temel ölçüsü, kişinin kendi imkanlarının ve kalbinde beslemiş olduğu niyetinin sınırlarını çizebilmesidir. Bu iki sınırı çizebildiği müddetçe meşru olan her şeyden yararlanabilir. Sınırları doğru çizemeyen kişi ise fakir veya zengin olsun israftan kendisini kurtarması çoğu zaman mümkün değildir.
Allah, varlığı ve eşyayı insan için yaratmış ve onun hizmetine sunmuştur. Bilim, sanat ve teknolojinin tüm nimetlerinden ölçülü bir şekilde yararlanmak onun hakkıdır. Bu yararlanma içerisine insandaki güzellik ve estetik duygusu da dahildir. İnsan hayatının kolaylaştırılması, refah seviyesinin yükseltilmesi, sıkıntısız rahat bir hayatın yaşanması adına üretilen şeyler dinimizde haram olan israf tanımı içine girmez.
İsraf, tanımı itibariyle genel; kişinin imkanlarına ve niyetine bağlı olması sebebiyle hükmü itibariyle özeldir.
Özetle: İnsanın yaşamı için -yukarıda çizmeye çalıştığımız geniş çerçeve içerisinde- “ihtiyaç” kategorisine giren şeyler lüks ve israf kabul edilmez. İnsanın ihtiyacı olmaksızın yaptığı harcamalar, saçıp savurmalar ise dinimizin yasakladığı israf kapsamında değerlendirilir.
Dipnotlar
⇡1 | Veli Kayhan, “Kur’ân’a Göre İsraf ve İktisat”, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, VI (2006), s:2, s.190. |
---|