Mâ-i müstamel: Kelime manası itibariyle “kullanılmış su” demektir. Bir fıkıh terimi olarak ise “abdest veya gusülde kullanılmış su”yu tanımlamak için kullanılır.
Mâ-i müstamelin hükmü yani temiz mi necis (pis) mi olduğuyla ilgili fukahanın yaklaşımlarını özetleyecek olursak:
Çoğunluk fukahanın görüşlerine göre “Mâ-i müstamel temizdir fakat temizleyici değildir.” Yani bu vasfı taşıyan su vücuda ya da elbiseye bulaştığında onu kirletmez çünkü temizdir, fakat yeni bir abdest ya da gusülde de kullanılamaz çünkü “temizleyici” değildir.
Biraz daha açıklayacak olursak: Mâ-i müstamelin temizleyici olmaması, “necasetten taharet”le ilgili değildir; yani mâ-i müstamelle -tabii ki içinde herhangi bir pislik yoksa- bir şey yıkanabilir, bir yere bulaşmış kir giderilebilir. Bu hüküm “hadesten taharet”le ilgilidir; yani bu su abdest ve gusülde kullanılamaz, onunla yeni bir abdest veya gusül alınamaz. Bu suyu içmek ya da gıdaya katmak ise mekruhtur.
Bu konuda Hanefi mezhebinin kurucusu İmam Ebu Hanife’den birden fazla görüş nakledilmiştir. Bunlardan birine göre mâ-i müstamel necistir. Diğer birine göre ise temizdir ama temizleyici değildir. Talebesi İmam Muhammed de temiz olduğu görüşündedir ve mezhepte fetva da buna göre verilmiştir. [1]İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtar1/201 Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde fetvaya esas olan görüş de budur. [2]Şîrâzî, Mühezzeb, 1/22; İbn Kudame, Muğnî, 1/17
Malikî mezhebine gelince, onlar mâ-i müstamelin necis olmadığı gibi aynı zamanda temizleyici de olduğu görüşündedirler. Sadece, başka su varsa o zaman mâ-i müstamelin hadesten taharette yani abdest veya gusülde kullanılmasını mekruh görürler. [3]ed-Düsûkî, el-Hâşiye, 1/41
Konunun başka bazı teferruatları olmakla birlikte biz burada bu kadarının yeterli olduğunu düşünüyoruz.
Görüldüğü gibi mezhep imamlarının çoğunluğuna göre mâ-i müstamel necis değildir, temizdir. Şu kadar var ki, takva olarak elden geldiğince bütün görüşlere muvafık kalacak şekilde amelini düzenlemek isteyen kimseler, kendileri açısından onu sanki necismiş gibi değerlendirip amellerini ona göre ayarlayabilirler. Fakat bunu yaparken, dinimizin menettiği tekellüflü durumlara düşmemek önemlidir. Bunu önleme babında da bazı fakihler, suyun mâ-i müstamel kabul edilebilmesi için bir yerde, bir kapta toplanmış olmasının gerektiğini belirtmişlerdir. [4]İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtar 1/200; Burhaneddin el-Buhârî, el-Muhitu’l-Burhanî, 1/121 Böylelikle, akla gelebilecek, abdest alırken elbiseye değen, sıçrayan ya da yere temas edip üzerine basılan suyun elbiseyi ya da vücudun uzuvlarını kirleteceği gibi tekellüflü yorumların önüne geçmek istemişlerdir. Elbiseye değen, bedene bulaşan suyun herhangi bir hükmünün olmayacağında ittifak vardır. [5]İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtar, 1/200
Sonuç olarak: Abdest veya gusülde kullanılmış su manasına “mâ-i müstamel”, fukahanın çoğunluğuna göre “temizdir fakat temizleyici değildir”. Yani bu nitelikteki bir su, içine herhangi bir necasetin karıştığı bilinmiyorsa temiz kabul edilir, elbiseye vs. bulaşınca kirletmez.. fakat temizleyici değildir, yeni bir abdest ya da gusülde kullanılamaz.
Dipnotlar