Bakara suresinin 184. âyetinde anlatıldığı üzere Ramazan ayına giren akıl-bâliğ mümin bir kimseye oruç tutmak farzdır. Ancak Ramazan ayına girdiği halde, oruç tutmasına mani olacak hastalık veya seferi olması gibi bir maze-reti varsa bu kimse, tutamadığı günler sayısınca daha sonra bu oruçlarını kaza edecektir. Ancak oruç tutmaya hiçbir şekilde güç yetiremeyecekse, ancak o zaman tutamadığı her bir gün için fidye verir.
Öyleyse, oruç için edaya veya ka-zaya güç yetirebilen bir kimse fidye vererek oruç borcundan kurtulamaz. Fidye vermesi caiz olanlar, şimdi veya daha sonra oruç tutmaya imkânı olmayan kimselerdir. Bunlar da, çok yaşlılarla, artık iyileşme imkânı kalmayan hastalar-dır. Yoksa hamilelik, çocuk emzirme, geçici hastalık, yolculuk gibi durumlar oruç tutmamak için birer özürse de, fidye vermek için birer özür değildir. Bu kişiler daha sonra ilk fırsatta oruçlarını kaza etmekle yükümlüdürler.
Hatta bir hasta, artık iyileşme imkânı kalmadığına inanarak veya doktorun sözü üzerine oruç tutmasa ve bunun yerine fidye verse, fakat daha sonra iyileşse, verdiği fidyeler ondan oruç borcunu düşürmeyecek ve kazaya kalan oruçlarını tutması gerekecektir. (Kaynak: Kadın ve Aile İlmihali)