Rükünlerine ve şartlarına tam riayet edilerek kılınması gereken namazın hastalık, yolculuk vb. bir zaruret nedeniyle bazı rükün ve şartları yerine getirilmeksizin kılınması caizdir.
Buna göre kişi, ayakta namaz kılamayacak durumda ise oturarak namaz kılar. Oturma biçimi de hastalığın veya zaruret sebebinin gerektirdiği duruma göre değişiklik gösterebilir. Mümkün olduğunca secdeyi normal yapabilecek bir biçimde oturmak gerekir. Bu mümkün değilse bu durumda ayaklar uzatılarak oturulur ve namaz öyle kılınır. Bu durumda secde de ima ile yapılır; bu secde, rükû için yapılan imadan biraz daha fazla eğilmek ile olur. Bu şekilde yapılan rükû ve secdeler, normal yapılan secdelerin yerine geçer.
İma ile secde yapılırken bir şeyi kaldırarak üzerine secde yapmak caiz değildir.[1]Merğinânî, el-Hidaye, 1/76; Ali el-Kârî, Fethu Babi’l-inâye, 1/385. Zira hadis-i şerifte acizlik durumunda yere secde yapılamaması durumunda ima ile yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Kişi yastık, rahle vb. bir şeyi yere koyup üzerine secde yaparsa, imanın gerçekleşmesi nedeniyle, namazı da geçerli olur.[2]Serahsî, el-Mebsût, 1/218; Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi’, 1/108. Şayet rükû için sadece başı ile ima etmeyip başı ve beli ile beraber eğilirse bu ima değil normal rüku olur; secde için de önüne koyduğu şey bir veya iki tuğla yüksekliğini geçmiyorsa bunun üzerine yaptığı secdesi de ima değil normal secde olur.[3]İbn Abidin, Reddu’l-muhtâr, 2/98-99.
Şafii mezhebine göre oturarak namaz kılan kişi rükû ve secdeleri normal yapamıyorsa ima ile yapar. Rükû için biraz eğilir, secde için rükûda eğildiğinden biraz daha fazla eğilir. Bu şekilde yapılması yeterlidir. Bununla beraber kişi önüne yastık, rahle vb. bir şey koyarak üzerine secde yaparsa bu şekilde yapılan secde de geçerlidir.[4]Ruyânî, Bahru’l-mezhep, 2/125; İmrânî, el-Beyân, 2/444; Nevevî, el-Mecmû, 4/312.
Buna göre bir kişi ima ile secde etmeyi kendisi için yeterli görmüyor veya hissetmek için sehpa, rahle, yastık vb. bir şey üzerine secde etmek istiyorsa bunu yapmasında bir beis yoktur denilebilir.
Namazın eğimli bir yerde kılınmasından dolayı secde mahalli ayakların bulunduğu yerden daha yüksekte olursa bakılır: Şayet yükseklik farkı bir veya iki tuğla yüksekliğinde ise kılınan namaz caizdir. Şayet bundan daha fazla ise -herhangi bir zaruret yoksa- caiz değildir. Burada yastık konumdaki tuğlaların yüksekliği değil, dikilmiş haldeki yüksekliği esas alınmıştır.[5]Ali el-Kârî, Fethu Babi’l-inâye, 1/262. Bu hüküm ima ile namaz kılma hükmünden ayrıdır. Özür bulunmaksızın yüksek yere secde etmek caiz değildir. Ancak özrün varlığı nedeniyle sadece başın eğilmesi ile ima yapılması yeterlidir. Dolayısıyla ima ile rükû ve secde yapmak durumunda kalan kimse yukarıda ifade edildiği şekilde hareket eder.
Hasılı, herhangi bir zaruretten dolayı oturarak namaz kılmak durumunda kalan kimse mümkünse secdelerini yapabileceği bir şekilde oturur, namazını öyle kılar. Bu mümkün değilse secdeleri de önüne herhangi bir şey koymaksızın ima ile yapar. Secdeyi hissedebilmek için bir cisim üzerine secde etmek istiyorsa önüne sehpa, rahle ve yastık gibi bir şey koyarak üzerine secde etmesi de mümkündür.
Dipnotlar
⇡1 | Merğinânî, el-Hidaye, 1/76; Ali el-Kârî, Fethu Babi’l-inâye, 1/385. |
---|---|
⇡2 | Serahsî, el-Mebsût, 1/218; Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi’, 1/108. |
⇡3 | İbn Abidin, Reddu’l-muhtâr, 2/98-99. |
⇡4 | Ruyânî, Bahru’l-mezhep, 2/125; İmrânî, el-Beyân, 2/444; Nevevî, el-Mecmû, 4/312. |
⇡5 | Ali el-Kârî, Fethu Babi’l-inâye, 1/262. |