Bir gelirin helal/meşru olması için onun, zatında dinin meşru gördüğü bir şey olması ve aynı zamanda meşru kaynaklardan elde edilmesi gerekir. Bu nedenle zatında gayrimeşru görülmeyen ve elde edilme yolu da gayrimeşru olmayan para, mal ve varlıkların meşru olduğu açıktır. Yaygın ismi ile kripto paralara gelince, hem ekonomik/iktisadi alanda hem de dini alanda hakkında yapılan tartışmalar henüz netlik kazanmış değildir. Para özelliği kazanıp kazanmadığı üzerinde bir uzlaşı sağlanamadığı gibi bir mal/varlık (asset) olup olmadığı üzerinde de uzlaşı sağlanabilmiş değildir. Bu nedenle kripto paralar/varlıklar hakkında ortaya konulan görüşler de farklılık arz etmektedir. Ayrıca kripto para çeşitlerinin sayısı 10 binin üzerinde olduğundan hepsi ile ilgili ortak bir şey söylemek de zor. Görüşler genellikle yaygın ve meşhur olanlar üzerinde odaklanmaktadır.
Dinî açıdan kripto paralar hakkında birkaç farklı yaklaşımın söz konusu olduğu söylenebilir:
Bunlardan ilkine göre, para olarak isimlendirilse de “kripto paralar” para ya da varlık (asset) niteliğine sahip değildir. Dolayısıyla para ya da yatırım amaçlı alınıp satılması caiz değildir.
İkinci yaklaşıma göre, para veya yatırım aracı olarak kabul edilse bile;
(1) yasal düzenlemelerin henüz yeterli seviyede yapılmaması nedeniyle maruz kalınacak haksızlıkların/hak kayıplarının giderilememesi büyük bir problem teşkil etmektedir. Sadece 2019’da kripto paralarla ile gerçekleştirilen dolandırıcılık miktarı 4,4 milyar dolar olduğu düşünülünce yasal düzenleme ve tedbirsizliğin dikkate alınmaması düşünülemez. (Taha Eğri, İslam İktisadında Para.)
(2) fiyatındaki oynaklığın (volatilite) yüksek olması –başka bir ifade ile fiyatındaki istikrarsızlık nedeniyle– bir taraftan çok fazla kayıpların yaşanmasına, diğer taraftan çok fazla haksız kazanç sağlanmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla özü itibarıyla meşru kabul edilse bile bu yönleri nazara alınarak meşru bir kazanç kaynağı olarak değerlendirilemez. Ancak devletler tarafından yasal düzenlemeler yapılır, düzenleyici kurumlar oluşturulur, manipülasyon yapan/yapacak olanların engellenmesi için tedbirler alınırsa bu durumda kripto paralar caiz olur.
Üçüncü bir yaklaşıma göre, ödeme aracı olarak kullanıldığı alanların varlığı ve kısıtlı sayıda ve belli ülke ve bölgelerde de olsa insanlar arasında bir ödeme aracı olarak kabul edilmesi ve kullanılması, paranın fonksiyonlarını yerine getirdiğini gösterir. Dolayısıyla “kripto paralar” para olarak kabul edilebilir. Bu üçüncü gruptakilerin bir kısmı hem para hem de varlık (asset) olarak değerlendirilebileceğini söylerken; diğer bir kısmı –çoğunluğu da denebilir– sadece para olarak değerlendirebileceğini söylerler.
Para, iktisadî anlamda ‘bir toplumda değişim ve ödeme aracı olarak genel kabul gören ve kendi dışındaki tüm ekonomik varlıkların değerini ölçmeye yarayan araç’ olarak tanımlanmaktadır. Fonksiyonları itibariyle de ‘mübadele/değişim aracı (medium of exchange)’, ‘değer saklama aracı (store of value)’, ‘vadeli ödeme aracı (standard of deferred payment)’ olarak değerlendirilmektedir.
Kripto paraların, bu fonksiyonların bir kısmını yerine getirdiği söylenebilir. Ancak buradaki temel problem değerindeki istikrarsızlığın başka bir ifade ile fiyatlarındaki dalgalanmaların oluşturduğu aşırı belirsizliğin (garar) netice verdiği/verebileceği haksız kazanç, haksız mal transferi vb. sonuçlardır. Zira üçüncü kurumların (banka vb.) müdahil olmadığı alternatif para transfer ve ödeme aracı olarak tasarlanan kripto paralar, çoğunlukla bu amacına hizmet eder şekilde değil; fiyat farklılıklarından para kazanma amacıyla kullanılan bir yatırım aracı olarak kullanılmaktadır.
Para fonksiyonunu yerine getirdiği kabul edilse bile ikinci bir problem, yapısındaki gizlilik özelliği (kullanıcı anonimliği) ve merkezi bir otoritenin yokluğu nedeniyle oluşacak herhangi bir haksızlık durumunda hukukî mercilerin devreye girememesi ve mahkemelere müracaat imkânının olmaması veya çok kısıtlı olmasıdır. Bu, karşılıklı hakların korunması açısından ciddi problem teşkil etmektedir. Ayrıca gizliliğin bir uzantısı olarak kişinin yanlışlıkla yaptığı transferlerin geri alınamaması ve kime gittiğinin tespit edilememesi veya ilgili anahtarların/şifrelerin unutulması, kişinin bilincini kaybetmesi ya da ölmesi durumunda belli orandaki varlığın/servetin sahipsiz ve âtıl kalması durumudur. Kullanıcı anonimliğinin getirdiği bir diğer risk, manipülasyona (fıkhi açıdan garar ve tağrire) açık olmasıdır. Zira maddi varlığı olan bir kimse veya grubun yüksek miktarda yapacağı alımlarla kısa sürede fiyatların normalin –daha doğrusu piyasanın doğal şartları– dışında oluşmasını sağlaması mümkündür. Bu noktada bir düzenleyici kurum olmadığı gibi tedbir alma imkânı da yoktur.
İşin bir diğer boyutu da günümüz ekonomisi ve o ekonominin en önemli parçalarından biri olan para ve para politikası üzerinde tek ve en güçlü kural koyucu devletlerdir. Kripto paralar ise adem-i merkeziyetçilik üzerine kuruludur; yani arkasında bir otorite bulunmamaktadır. Günümüz paralarına bir yönüyle meydan okuyan kripto paralar, henüz geniş bir kitle tarafından kabul görmediği gibi pek çok devlet tarafından da yasaklanmıştır. Bu da beraberinde gelecek adına ciddi belirsizlikler getirmektedir. Zira kripto paraların –özellikle bitcoinin– üzerine kurulduğu ademi merkeziyetçilik düşüncesi günümüz siyasi sistemlerine uymamaktadır. Bu nedenle devletler, kendi merkez bankaları üzerinden çeşitli kripto para çalışmaları yapmaktadırlar. Bu, mevcut kripto paralara/varlıklara yapılacak yatırımın ileride de kabul görmemesi hatta bazı ülkelerde halihazırda olduğu üzere yasaklanmasını beraberinde getirebileceği ihtimalini de kuvvetlendirmektedir. İşin bu yönünü dikkate alan bazı ekonomistler, kripto paraların bir kısmını tarihi süreçteki çeşitli finans balonlarına benzerliklerine dikkat çekmekte ve yatırım amaçlı alım satımlarda kişinin kaybetmesi durumunda ekonomik durumunu sarsmayacak miktarlarda olmasını tavsiye etmektedirler.
Bütün bunları dikkate alarak sonuç olarak şunları söyleyebiliriz:
Üzerine bina edildikleri teknolojinin güçlü olması, güven vermesi ve pek çok alanda gelecek vadetmesi bir tarafa bırakılırsa kripto paralar;
Değerindeki istikrarsızlık ve yüksek fiyat dalgalanmaları (volatilite) nedeniyle bir ödeme aracı olarak henüz genel kabul görmüş değildir. Çok sınırlı kişiler/kurumlar tarafından ve çok sınırlı bir alanda kullanılmaktadır. Bu da onların örf olarak para özelliği kazanıp kazanmadığı tartışmasını beraberinde getirmektedir.
Ademi merkeziyetçilik niteliğine ve anonim bir yapıya sahip olması nedeniyle, devletlerin çoğunluğu tarafından kabul görmemekte ve yeterli yasal düzenlemeler yapılmamış/yapılmamaktadır. Bu da yaşanacak mağduriyetleri giderecek işlevsel bir mekanizma bulunmamasını netice vermektedir.
Ödeme aracı olarak kullanılmasının ötesinde çoğunlukla reel bir ticari faaliyete hizmet etmekten daha çok yüksek fiyat dalgalanmalarının sağladığı fiyat hareketlerinden gelir elde edilmesi yani spekülatif amaçlar için kullanılması, –kendi içinde dönen bir çarkta– birilerinin yüksek kazançlar elde etmesine, diğerlerinin ciddi kayıplar yaşamasına neden olmaktadır.
Bunlar ve –bireysel fetva verenler hariç kurumsal olarak fetva veren heyetlerin hemen hemen hepsinin cevaz vermediği– dikkate alındığında “şu aşamada” kripto paralardan uzak durulması en doğru davranış olacaktır.