Gerek rüya olsun, gerekse istihare, bağlayıcı ve işaretlerine uymaya mecbur edici dinî emirler değildirler. Herşeyden önce akıl, mantık, ilim ne diyorsa ona bakılır, onun gereğine uyulur. İsterse rüya ve istihare zıddını ima ve işaret etmiş olsunlar.
Zaten hayırlı ve doğru olduğu bilinen hususlarda rüya ve istihareye başvurulmaz. Meselâ, eline imkân geçen kimse hacca gideyim mi, diye istihare yapmaz. Zira kendine hac farz olan kimse gitmeye mecburdur. İçkiye alışmış insan, bunu terkedeyim mi, etmeyeyim mi diye istihareye başvuramaz. Zira içkiyi terketmek, akılla da, mantıkla da, dinî emirlerle de mecburidir. Başka işaretler değiştiremez.
Demek ki, rüya ve istihare ancak doğruluğu kesin olarak bilinemediğinden şüpheye düşülen hususlarda bahismevzu olabilir. O da bağlayıcı olmaz, yine de muhayyerlik arzeder. Çünkü görülen rüya ve istiharenin Rahmanî mi, şeytanî mi olduğunu kestirmekte güçlük çekeriz. Bize göre Rahmanî olan rüya aksi olabilir. Şeytanî sanılan da Rahmanî olabileceği gibi. Böyle zanna kapılmak pek mümkündür. Zira bazı rüyanın dışı çirkin, ama içi güzeldir. Bazısının da dışı güzel, ama içi çirkindir, mânâsı kötüdür. Bu bakımdan rüya ile hüküm vermek bir hayli zordur. Zaten rüya şer’î delil de değildir. Edille-i şer’iyyeden sayılmadığından işaretlerine uymak da mecburi olmaz, terki halinde bir mes’uliyet gelmez.
Âlimlerimiz rüyayı üçe ayırırlar:
- Rahmani rüya.
- Şeytani rüya.
- Günlük meşguliyeti gece dimağımıza aksettiren rüya.
Bunlardan birincisi te’vil ve tefsire değen rüyadır. Diğer ikisi ise ne tefsir, ne de te’vile değmeyen karışık şeylerdir, belki de şeytanî aldatmacalardır.
Günlük dünyevî meşguliyetin aksinden kalbini koruyan mâneviyat büyüklerinin gördükleri rüyalar, umumiyetle Rahmani olur. Ayrıca haramdan kaçınmak hususunda titizlik gösterenlerin rüyaları da Rahmani olabilir.
İstihareye gelince: Resûl-i Ekrem Efendimiz kalbini ve gönlünü dünyevi lüzumsuzluklara kapamış olan ashâbına istihareyi tarif buyurmuş, önce iki rekât namaz kılmayı, birinci rekâtta Fâtiha’dan sonra Kâfirûn, ikinci rekâtta da yine Fâtiha’dan sonra İhlâs’ı okumalarını, sonra da istihare duasını yapıp yatmalarını, siyah ve kırmızı görürlerse o işi terketmelerini, beyaz ve yeşil görürlerse yapmalarını tavsiye buyurmuştur.
Bazı âlimler, zaman ve zemin müsait olmazsa sadece dua edip yatmayı da istihare usulü olarak görmüşlerdir.
Rüyanın mühim bir işareti gayb âleminedir. Âhiretin varlığına rüya bir delildir. Bir iki dakikalık zaman içinde bazan bir ömre sığacak hâdiseler yaşanır, uzaklara gidilir, acaibler görülür. Bu manzaralar yaşadığımız âlemden başka âlemlerin varlığına, oraların şartlarının bizim şartlarımızdan farklı olduğuna delil teşkil ederler.
Rüyada kötülüklerden ızdırap duymak, iyiliklerden de lezzet almak, kabir azabına da işaret sayılır. Ölenler de benzeri şekilde azaba düçar olurlar. Cesetleri kabirde yatarken ruhları berzah âleminde elem çeker veya lezzet duyarlar.
Ahmet Şahin