Bazı kimselerin helâl ve haram çizgilerine dikkat etmeden servet peşinde koşmaları kimi inanan insanlarda dahi servet ve servet sahibi insanlara karşı olumsuz bir bakış açısı meydana getirmiş olabilir. Ne var ki, haramdan kazanan ya da kazancından Allah yolunda infakta bulunmayan bir kısım insanlara bakıp servet düşmanlığı yapmak başta da ifade edildiği gibi doğru değildir. Servet düşmanlığı insanlığa sosyal ihtilallerin arkasında duran Marks, Engels ve benzeri düşüncede olan şahısların armağanıdır (!) ve onun beşeriyet için ne denli büyük bir tehlike arz ettiği ve ne azim tahribatlara sebebiyet verdiği insanlık tarihine az çok aşina olanlar için malumdur.
Bunun yerine, yani zenginlere adavet besleyip zenginlik düşmanlığı yapılacağına varlıklı kimselerin Allah’a dost insanlar hâline getirilmesine ve onların imkânlarını rıza-i ilâhî istikametinde, topyekûn insanlığa faydalı olacak şekilde kullanmalarına çalışmak iktiza eder. Bunun için bütün meşru vesileler mutlaka değerlendirilmelidir. Zira bu, o insanın ahireti adına da çok önemli bir vazife ve sorumluluktur. Ayrıca bilinmesi gerekir ki, insanlar bu mevzuda belki başta biraz zorlanabilirler. Önceleri azıcık bir şey verirken bile canını veriyormuş gibi hissedebilirler. Fakat kırk yıllık müşâhedelerime dayanarak diyebilirim ki, gönlünde din, millet, insan sevgisi tutuşturulan insanlar zamanla verme işinin tiryakisi hâline gelmişlerdir. Öyle ki, kadınlardan da erkeklerden de ağlayarak gelip her şeyini milletimizi yüceltme istikametinde hak rızası için ortaya döken insanlara şahit olmuşumdur.
O hâlde bir mü’min olarak bize düşen, servet veya servet sahibi düşmanlığı değil insanları insanlık yolunda, Allah rızası istikametinde vermeye alıştırmak olmalıdır. Bu açıdan servet ve imkân sahibi insanların gönüllerini kazanmaya, onları dinin, imanın, insanlığın dostu hâline getirmeye; getirip bu ulvî değerler için çalışıp çabalamaya ve bu suretle hem mevcut imkânların doğru yerde harcanmasına hem de imkân sahiplerinin ahirette kurtulmasına vesile olmak çok önemlidir; önemlidir zira bu yol Efendiler Efendisi’nin (aleyhi ekmelüttehâyâ vetteslimât) yoludur.
Kaynak: Cemre Beklentisi, “Fakirlik Mi, Zenginlik Mi?“
*
İslamın Fakirliğe Bakışı için bkz.