Elde Bulunmayan ya da Haram Olan (Gayr-i Mütekavvim) Malların Satışı
Mütekavvim, sözlükte iktisadî açıdan değer ve kıymeti olan şey demektir. Istılahta ise muhrez olan yani fiilen elde edilmiş bulunan ve aynı zamanda şer’an elde edilip kullanılması mubah olan malları ifade eder. Buna göre meşru bir alışveriş neticesinde elde edilen yiyecek ve içecekler mal-ı mütekavvim olduğu gibi, avcının avladığı hayvanlar veya ihya edilen ölü araziler de mütekavvim birer maldır. Gayr-i mütekavvim mal ise, ihraz edilmemiş olan veya kullanılması ve faydalanılması haram olan malları ifade eder.
Alışverişle ilgili üzerinde durulan meselelerden bir diğeri de satılan şeyin mütekavvim olmasıdır. Yani satım sözleşmesine konu olan mal, kendisinden yararlanmaya müsait (müntefeun bih) olduğu gibi aynı zamanda bu maldan yararlanmanın da yasaklanmamış olması gerekmektedir. Buna göre kendisinden yararlanma imkânı bulunmayan mallarla şarap, domuz, kan ve meyte gibi İslâm’ın haram kılmış olduğu maddelerin alışverişinin yapılması haram olup böyle bir akid de batıl görülmüştür. Aynı şekilde mütekavvim malların telef edilmesi durumunda tazmin gerekli olurken, gayr-i mütekavvim mallarda tazmin yükümlülüğü bulunmamaktadır. Zira İslâm’a göre bu tür malların iktisadî açıdan bir değeri yoktur.[1]Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-ı İslâmiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, 6/28-29.
Her ne kadar malın, mütekavvim ve gayr-i mütekavvim şeklindeki tasnifi Hanefi hukukçularına ait olsa da, diğer mezhepler de, satım sözleşmesine konu olacak malın temiz ve helâl olması gerektiğini ifade etmiş ve kullanılması haram olan malların satışını caiz görmemişlerdir.
Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) de farklı hadis-i şeriflerinde, yenilip içilmesi caiz olmayan malların alışverişinin de caiz olmadığını beyan buyurmuştur. Konuyla ilgili Ebû Dâvud’da yer alan bir hadis-i şerif şu şekildedir:
- إِنَّ اللَّهَ إِذَا حَرَّمَ عَلَى قَوْمٍ أَكْلَ شَيْءٍ حَرَّمَ عَلَيْهِمْ ثَمَنَهُ “Allah bir kavme bir şeyi haram kıldığı zaman ondan kazanılacak parayı da haram kılar.”(Ebu Dâvud, İcâre 30.).
- Başka bir rivayette ise Resûl-i Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: إِنَّ اللَّهَ حَرَّمَ الْخَمْرَ وَثَمَنَهَا وَحَرَّمَ الْمَيْتَةَ وَثَمَنَهَا وَحَرَّمَ الْخِنْزِيرَ وَثَمَنَهُ “Şüphesiz ki Allah (celle celâluhû) içki ve onun parasını, meyteyi ve onun parasını, domuzu ve onun parasını haram kılmıştır.”(Ebu Dâvud, İcâre 30.).
Bu sebepledir ki İslâm’ın kullanılmasını ve tüketilmesini haram kılmış olduğu maddelerin ticaretinin yapılması yani bunların alınıp satılması da haramdır. Buna göre, eti haram kılınan veya şer’î usullere riayet edilmeksizin kesilen hayvan etlerinin, içki ve uyuşturucuların, insan organlarının, insanlık için zararlı olan bilgiler içeren kitap ve dergilerin vs. satışı caiz değildir. Fakat bir malın kullanılmasının caiz olduğu alanlar bulunduğu takdirde, söz konusu malla ilgili satım yasağı da ortadan kalkar.[2]Bkz. Nihat Dalgın, “İslâm Hukukuna Göre Satım Sözleşmesi Açısından Mal Kavramı”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1999, sayı: 11
Konu ile ilgili diğer yazılarımı da aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.
Dipnotlar