Değerli kardeşimiz,
Bir Müslüman’ın, darülharpte yapacağı faizli muamelelerin hükmüyle alakalı mezhep imamları tarafından açıklamalar yapılmıştır. Gerçi bundan önce hangi özellikleri taşıyan yerlerin darülharp kabul edileceği hususunun bilinmesi gerekir. Fakat bu konuda âlimler arasında bir muvafakat yoktur. Biz darülharp hakkında ileri sürülmüş açıklama ve tartışmaları ilgili kitaplara bırakarak, buralarda yapılan faizli muamelenin hükmüyle ilgili açıklamada bulunalım.
Hanefi mezhebinin kurucusu bulunan İmam Azam ve onun talebesi olan İmam Muhammed’e göre darulharpte faizli muamele caizdir. Fakat onlar da bu işlemin caiz olmasını, yapılacak faizli muamelenin Müslümanın lehine olmasıyla ve muamelenin içinde aldatma ve hıyanetin bulunmaması şartlarıyla kayıtlamışlardır. Ve yine darulharpte de olsa, iki Müslüman arasında yapılacak faiz işlemine cevaz vermemişlerdir.
Bunların dışında, Şafii, Maliki ve Hanbelî mezhepleri ile Hanefilerden Ebu Yusuf’a ve Zahirilere göre, Müslümanların darülharpte de olsa faiz alıp vermeleri caiz değildir. İslam’ın yasakladığı bir şey, ülke ayrımı söz konusu olmaksızın her yerde yasaktır. Yani İslam ülkesinde haram olan bir şey gayri Müslimlerin hâkim olduğu ülkede de haramdır. Çünkü faiz yasağını bildiren ayet ve hadisler mutlak olarak gelmiş, böyle bir ayrıma gitmemişlerdir. (bkz: İbni Abidin Tercümesi, Şamil yayınları, c.11, s.156)
Bu açıklamayı yaptıktan sonra Prof. Dr. Hamdi Döndüren Hoca’nın “Ticaret Rehberi” adlı kitabından konuyla ilgili açıklamayı aktaralım:
“Özellikle hangi ülkede olursa olsun, bir mü’minin faizli bankacılık, kumarhane, içki üretimi ve dağıtımı, içkili yerlerin işletilmesi veya domuz üretme çiftliği kurma gibi ticari faaliyetlerden uzak durması gerekir. Bunların gayri Müslimlerle ortak işletilmesi de sonucu değiştirmez. Yukarıda belirttiğimiz, gayri Müslim ülkede faizi meşru sayan ilk görüşün, mümin için yalnız zaruret veya ihtiyaç durumunda yararlanılabilecek bir ruhsattan ibaret olduğu düşünülmelidir. Bu konuda çoğunluğun görüşünü esas almak ihtiyata ve takvaya daha yakındır.” (Ticaret Rehberi, s. 140)
Hanefilerin bu konuda cevaz vermeleri, bulunulan ülkenin darulharp olması durumunda geçerlidir. Dolayısıyla bizim bulunduğumuz yer hakikaten darulharp midir, bunun da iyi tespit edilmesi gerekir. Kaldı ki, İmam Şafii gibi, tarihte bir kez bile Müslümanların eline geçip, İslami hükümlerin uygulandığı yerlerin, daha sonra onların ellerinden çıksa bile, darulislam sayılacağını savunan âlimler de vardır.
Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda, bir Müslüman için en ihtiyatlı ve takvaya uygun olanın, nerede bulunursa bulunsun, dinin haram saydığı fiilleri işlemekten uzak kalması olduğunu söyleyebiliriz.
Selametle kalın.