Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
  • Hakkımızda
  • İrtibat
  • Gizlilik Politikası
Hikmet.Net
Sorunuzu Sorun
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
Sorunuzu Sorun
Hikmet.Net
Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog
Sorunuzu Sorun
© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır | hikmet.net
AHLAKSORU-CEVAPLAR

Kur’ânî ve Kur’an Dışı Terbiyenin Mukayesesini Yapabilir misiniz?

Yazar: Dr. Adem Akıncı 23 Mayıs 2015
Yazar Dr. Adem Akıncı Tarih: 23 Mayıs 2015Güncelleme: 13 Ekim 2023
Paylaş: 0FacebookTwitterWhatsappTelegramEmail
905

İçindekiler

  • 1) İnsanları Firavunlaştırır
  • 2) İnsanlar Muannid ve Mütemerrid Yapar
  • 3) Hedefi Menfaattır
  • 4) Hayatları Mücadele, Diyalektik ve Demagojiye Dayalıdır
  • 5) Toplumlararası Rabıta Irkçılık ve Şovenizmdir
  • 6) Kuvveti Esas Alır

Bu bölümde terbiye konusunu temel itibariyle “Kur’ân dışı terbiye, Kur’ân dışı ahlak, Kur’ân dışı yol ve yöntem”, bir de “Kur’ân dışı ahlak, Kur’ân dışı yol ve yöntem”, bir de “Kur’ânî yol ve yöntem” olarak ikiye ayırıyoruz.

Kur’ân, insanı nasıl ele alır? Ferdi nasıl tanır ve tanıtır?. Ve onun nasıl olmasını ister? Bu hususları işlerken Kur’ân’ın, “Müslüman”dediği kimsenin portresini çizmeye çalışacak ve konu ile alakalı bazı prensipleri sıralayacağız ki, bu Müslümanların teşkil ettiği topluma da ideal toplum diyeceğiz.

a) Fert olarak,
b) Cemaatin bir rüknü olarak,

İki tür konumu söz konusudur. Her şeyden evvel cemiyetin salâhının, ferdin salâhına bağlı olduğu açıktır. Öncelikle fert maddeten ve mânen sağlıklı olmalıdır ki toplum da sıhhatli olabilsin. Ferdin sıhhati, onun akîdesinin sağlamlığı, amel-i sâlihaya bağlılığı ve muâmelâtının şer’-i şerîfe uygunluğu ile ölçülür. (Bkz: Bediüzzaman, Sözler, 12. Söz)

1) İnsanları Firavunlaştırır

Kur’ân dışı terbiye, bugüne kadar görüldüğü şekliyle fertleri zilletleri içinde potansiyel bir firavun yapmıştır. Evet, firavunluğun iki yönü vardır. Bir yönü itibariyle güçlü, kuvvetli olma durumu ki işte bu durumda o “saldırgan, cebbar, zalim, hodfuruş ve bencildir.” Diğer yönü itibariyle zayıf ve iktidarsız olma halidir ki, bu zaviyeden de o, başkalarının ayağını öpecek kadar zelil, zavallı ve sefildir. Bu durum, sadece Hz. Musa’nın karşısındaki firavun için değil, tarihteki bütün firavun meşreplerin ortak vasfıdır. Bu kabil firavunların en mebzul olduğu çağ da bu çağ olsa gerek. İşleri düştüğü zaman veya çıkarları söz konusu olduğunda karşınızda iki büklüm olur, zilletle kıvranır ve ayağınıza kapanırlar; ayaklarını sağlam bir yere bastıkları ve kendilerini güçlü hissettikleri zaman da saldırgan vahşi, hodbin ve hodfuruş kesilirler. Bu, “iki yönlüğün” ifadesi olarak bunlar firavun ve nemrudlukla anılırlar.

Firavunlaşan insanların bu çarpık psikolojisini, Kurân şöyle resmedir:

“Derhal (adamlarını) topladı ve (onlara) bağırdı: Ben, sizin en yüce Rabbinizim! Dedi.” (Nâziât, /23-24)

Bu, onun tefer’un ettiği, ordusu ve etrafıyla kendisini büyük gördüğü andır.

Onun bir de alçaldığı, zillete düştüğü hali vardır. Bu haliyle o zelillerden daha zelil ve sefillerden daha sefildirki, onun o esnadaki ruh halini de Kurân şöyle tasvir eder:

“Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik. Ama Firavun ve askerleri zulmetmek ve saldırmak üzere onları takip etti. Nihayet (denizde) boğulma haline gelince, (Firavun:)”Gerçekten, İsrailoğullarının inandığı Tanrı’dan başka tanrı olmadığına ben de iman ettim. Ben de Müslümanlardanım!”dedi” (Yunus /90)

Gönülden söylemediği, söyledikleri onun riyâkârca çığlıkları olduğu, duygu, düşünce ve ifadelerinde samimi olmadığı dikkatle bakılınca hemen anlaşılır. İhtimal eğer o anda olsun doğru söyleyip istikamet içinde hissiyatını ifade etseydi, Allah (cc) onun imanını kabul edebilirdi. Samimi olmadığı ve sıkıştığından ötürü dua ve yöneliş adına Allah (cc) bu canhiraş çığlıkları kabul buyurmamıştı. İşte bu, tipik bir firavunluktur. Günümüzde yüzlercesiyle karşılaşırsanız bunların. Makam ve mansıpları adına kapınıza kadar gelir el-etek öperler; işleri bitince de çeker giderler.. gider de sizi “nesyen mensiyya/”Unutulup gitmiş” (Meryem, 19/23)) vefasızlığına mahkum ederler. Doğrusu siz her zaman bu tür insanların, sizin milli problemleriniz, dininiz, imanınız, diyanetiniz ve neslinizin terbiyesi gibi.. konularda hiç mi hiçbir çabada bulunmadıklarını ve sadece göz boyama nevinden sizi aldatmaya çalıştıklarını acı acı müşahede eder ve bunlardan tiksinirsiniz.

Kur’ân dışı terbiyenin terbiyezedeleri, belki bütün hususiyetleriyle firavun değillerdir. Biz de işin bu yanını nazara alarak hassas ve titiz davranıp bu tür hareketlere “firavun ahlâkı” demekle iktifâ ediyoruz. Bazen bir müminde firavun ahlâkı, bir kafirde de Musa ahlâkı bulunabilir. Müminde firavun ahlâkı temâdî edip giderse; o mümin –Allah (cc) muhafaza buyursun- neticede firavunlaşabilir. Ahlak-ı hamîdeden Musa ahlâkına sahip bir insan da neticede, belki bir gün Hz. Musa yörüngesinde seyahat edecek duruma gelebilir. Evet Allah (cc) insanların boyuna-posuna, endâmına, ırkına, sınıfına değil; kalbine, kalbî hayatına, takvasına, zühdüne; tek kelimeyle keyfiyet ya da evsâfına bakmaktadır.

Bu konuda Hz. Peygamber (sav) şöyle buyururlar:

“Allah (cc) sizlerin ne cisimlerinize ne de suretlerinize bakar. O, sizin kalblerinize nazar eder.” (Müslim, Birr, 33; İbni Mâce, Zühd, 9)

2) İnsanlar Muannid ve Mütemerrid Yapar

Kur’an dışı bir terbiye ile yetişmiş insan, mağrur muannittir. “İzzet-i nefsim, onurum, gururum” der ve bu uğurda nice hakkı ve nice değeri tereddüt etmeden ayağının altına alır. Halbuki insana “inat hissi” hakta sebat ve inandığı davadan dönmemek için verilmiştir. Evet her türlü mal, mansıp, câh ve her türlü nimetten mahrum edilseniz dahi bildiğiniz ve inandığınız davadan dönmemek için Allah, inat duygusuna esas teşkil eden bir hissi sizi güçlendirmiştir. Ne var ki siz, sû-i istimal ederek bu hissi, yanlış hususlarda hem de ısrarla kullanırsanız, yararlı olan o duygu zararlı bir hale inkılab eder.

Böyle bir ahlâk içinde temâdi ise –Allah (cc) muhaza buyursun- bir sukut/düşüş başlangıcıdır. Neticede böyle bir huy insanı firavunluğa sürükler. Öyle ki artık bu ahlakta olan bir insan, karşısında “hakk”ı görse bile kabul etmez ve en küçük bir menfaat karşısında iki büklüm olmadan da geri kalmaz. Geçmişte de günümüzde de durum aynıdır ve değişmemiştir.. evet Kur’ân dışı, Kitabullah dışı terbiyenin ruhlarda hasıl ettiği şey dün ne ise bu gün de odur. Biz aydınlar diye söze başlayan, herkese tepeden bakan, kendi gibi düşünmeyenleri insanaltı varlıklar gören, güçsüz ve zayıf olduğu zaman sünepeleşen, imkan ve iktidara ulaştığı zaman kendi gibi düşünmeyenlere hakk-ı hayat tanımayan bir sürü firavun var günümüzde… Bazı şartlar ve hususi durumlar istisna edilecek olursa karakter bakımından bunlarla eskilerin bir birinden farkı yoktur.

Kur’ân dışı terbiyede sadece karnın doyurulması, nefsin hevesatının tatmin edilmesi söz konusudur. Onlar insanlığın saadeti derken, sadece nefislerinin ve hevesatlarının tatminini düşünürler. Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa, İsveç, Norveç, Hollanda gibi bir kısım memleketler iktisâdî durumlarını düzeltmiş ve kendi cemiyetlerini huzura, saadete kavuşturmuş olduklarını düşünebilirler. Onlara göre, ütopya yazarlarının tasvir ettikleri ideal dünya gerçekleşmiş demektir. Biz gerçek huzur ve saadeti, imanda ve İslâm’da görüyoruz. Onlar ise huzur ve saadetin, ekonomik durumun mükemmeliyeti ve iktisâdî bütün problemlerin giderilmesine bağladıklarından mutluluğu maddi refah neticesi olarak görmektedir. Yani cüzdan doluysa, devletleri de güçlüyse toplum huzurlu demektir.

Ancak yığın yığın intiharların ve yeni yeni felsefî sistemlerin ortaya çıkması, her gün ayrı bir kılık ve kıyafetteki huruç hareketleri, değişik düşüncelerle kendilerini tatmin etmeye çalışmaları gösteriyor ki, bu toplumlarda çok ciddi bir tatminsizlik ve huzursuzluk bulunmakta ve mutlak saadet için madde refah yetmemektedir. Buna “avuntu felsefesi” de diyebiliriz ki, iyi yer, iyi giyerse o mesuttur, bahtiyardır. Zaten bu felsefi karnını doyurmaya, hevesat-ı nefsaniyeyi tatmin etmeyi, ferdin gayesi olarak görmektedir.

3) Hedefi Menfaattır

Kur’ân dışı terbiyenin hedefi menfaattir. Bütün mücadelerin esası başka değil menfaattir. Bir iş yaptığınızda, “bu işin sonucunda maddi olarak ne elde edeceksiniz?” sorusu hep bu gibi kimselerden gelir. Yine bunlar, her şeye maddiyatçı bir gözle baktıklarından, “şimdiye kadar namaz kıldınız da devlet mi yükseldi; oruç tuttunuz da millet refaha mı kavuştu?” derler. İşte bu mantalitedeki kimseler hiçbir zaman hak ve hakikat adına konuşan, imanın, Kur’ân’ın müdafaasını yapan birini hazmedemezler veya anlayamazlar. Buna da isterseniz “Kur’ân’ın müdafaasını yapan birini hazmedemezler veya anlayamazlar. Buna da isterseniz “Kur’ân dışı olmanın kabalığı” diyebilirsiniz.

4) Hayatları Mücadele, Diyalektik ve Demagojiye Dayalıdır

Menfaatin en önemli özelliği, her arzuya kâfî gelmediğinden o uğurda boğuşmasıdır. Hedefi menfaat olan her toplum, mevcut menfaatler bütün arzuları kâfi gelmedi için ardı arkası gelmeyen, müteselsil boğuşmalara, vuruşmalara sebebiyet verir. Kapitalizmden komünizme, sosyalizmden faşizme kadar sonunda “izm” bulunan bütün sistemlerin içinde bulundukları durum, işte bu çerçevedeki menfaat mücadelesidir. Hatta bu mantığa göre gerekiyorsa başkasının mâmelekine el koyma, bir yolunu bulup onun her şeyini almak da caizdir. Evet menfaat üzerine müesses veya menfaatin hedef alındığı kur’ân dışı sistemlerde yaşamak için en mühim bir düstur çarpışmaktadır.. güçsüzün elenip gitmesidir ve yaşamanın muktedirlere has bir imtiyaz olmasıdır.

Bunu biyolojiye tatbik ettiğiniz zaman, karşınıza Lamark veya Darwin’in teorileri çıkar. Tekamül nazariyesinde “istifa-i tabîi” ya da “dehrin hadiseleri karşısında mukavemet edenler yaşama hakkına sahiptirler” gibi çarpık esaslara dayandırılan bu sistemler gerçek insânî değerleri yerle bir etmişlerdir. Bu prensibe inananlara göre, devletler ve toplumlararası konularda da muhite müsait olan, hadiselere karşı koyabilen hayat mücadelesinde üstte kalanlar yaşama hakkına sahiptirler. Her şeyi “hayat bir cidalden ibarettir” esasına göre hayvanat aleminden nebatat alemine kadar bütün varlıkların birbiriyle münasebetlerini vuruşmaya, kavgaya bağlayan bu anlayış, insanların hal-i hazırdaki hallerini de cidalin bir neticesi olarak görmekte ve birbirini yemeyi meşrû saymaktadır.

5) Toplumlararası Rabıta Irkçılık ve Şovenizmdir

Kur’ân dışı terbiyenin fertler ve toplumlar arası kabul ettiği en önemli rabıta kaba ırkçılık ve bazen de –bu asırda çokça şahit olduğumuz gibi- temelinde tamamen “iştirak” fikri olan şuyûiyye ve komünizmdir. Bu telakkiler, toplumu bu rabıtalarla bir araya getirmeyi düşünürler. Halbuki ırkçılık, şövenizm ve benzer cereyanlar başkalarını yutma esasına göre plânlanmışlardır ve öyle hareket ederler. Mesela komünizm, karşısındaki bütün sistemleri yutmaya göre programlanmıştır. Faşizm veya Nazizim, karşısındaki bütün sistemleri yutmakla beslenmeye plânlandığını yakın tarih göstermektedir. Evet bu terbiye anlayışının, birinci ve ikinci cihan harplerinde ortaya koyduğu netice bütün vuzuhu ve şenaatiyle ortadadır.

6) Kuvveti Esas Alır

Kur’ân dışı sosyal ve felsefî sistemlerde nokta-i istinat kuvvettir. Kim kuvvetliyse o haklıdır ki, bu da tam bir firavun ahlakıdır. İnsânî değerlere saygılı olmayan kuvvetin işi tecavüzdür. Meseleyi kuvvet prensibiyle ele alan, herşeyi kuvvete bağlayan bir insanın tecavüzden kendini alıkoyması çok zordur. İnsanlık, hususiyle yirminci asırda yağın yığın bunun örneklerini yaşadı. Öyle ki fertlerin saldırganlığı bir yana, toplumlar dahi sadece birbirini yiyip bitirme içgüdüsüyle hareket etmeye başladılar. Kur’ân dışı ahlakın onların ruhlarında yaptığı tahribatın tesirleridir ki, müminlerde dahi adeta bu olumsuzluğun radyoaktif tesiri mahiyetinde çeşit çeşit menfilikler zuhur etmeye başladı.


Kaynak: Çekirdekten Çınara, Kur’ân Dışı Terbiye

avuntu felsefesiKur'ankuran dışı terbiyekuran terbiyesikurani terbiyekuranı ahlakTerbiye
Paylaş: 0 FacebookTwitterWhatsappTelegramEmail
Dr. Adem Akıncı

Önceki Yazı
Lanet, kahır, sövmek caiz midir?
Sonraki Yazı
Ana-Babaya Kötü Davranmak Büyük Günahlardandır mıdır?

Benzer Yazılar

Belaların en şiddetlisinin Nebilere ve sonra derecesine göre kimselere geldiği ifade ediliyor. Bu...

Katılım bankalarından fon alım satımı caiz mi?

Kanser hastalarının kullanması için saç bağışlamak caiz midir? Kullanan kişinin başını örtmemesi...

Saf balmumu yemek haram mıdır?

Evim Şirketlerinden (Tasarruf Finansman Sistemi) Üzerinden Ev, Araç Almakta Dinen Bir Mahzur...

Hilye-i Şerif nedir? Sünnet kaynaklı mıdır? Tarihimizde önemi nedir?

Yorum Yap

Adımı, e-postamı ve web sitemi bir dahaki sefere yorum yapacağımda bu tarayıcıya kaydet.

Bu Hafta En Çok Okunanlar

  • Müzik ve Çalgı Aletleri Üzerine

  • Anne-babası razı olmayan kişinin haccı geçerli midir?

  • Bermuda Şeytan Üçgeni hakkında bilgi verir misiniz?

  • Mest üzerine mesh nasıl yapılır?

  • Cin kelimesinin manası nedir?

En Son Eklenenler

  • Belaların en şiddetlisinin Nebilere ve sonra derecesine göre kimselere geldiği ifade ediliyor. Bu durumda “salih bir müslüman olmak” korkutucu olmaz mı?

  • Katılım bankalarından fon alım satımı caiz mi?

  • Kanser hastalarının kullanması için saç bağışlamak caiz midir? Kullanan kişinin başını örtmemesi durumu değiştirir mi?

  • Saf balmumu yemek haram mıdır?

  • Evim Şirketlerinden (Tasarruf Finansman Sistemi) Üzerinden Ev, Araç Almakta Dinen Bir Mahzur Var Mıdır?

E-Bülten

Güncel Soru-Cevaplarımızdan haberdar olmak için Bültenimize Abone Olun!

Editörün Seçimi

Belaların en şiddetlisinin Nebilere ve sonra derecesine göre kimselere...

15 Ekim 2025

Katılım bankalarından fon alım satımı caiz mi?

14 Ekim 2025

Kanser hastalarının kullanması için saç bağışlamak caiz midir?...

13 Ekim 2025

Saf balmumu yemek haram mıdır?

12 Ekim 2025

Evim Şirketlerinden (Tasarruf Finansman Sistemi) Üzerinden Ev, Araç...

3 Ekim 2025

Güncel Soru-Cevaplarımızdan haberdar olmak için Bültenimize Abone Olun!

hikmet_beyaz_logo
Soru Sor
Facebook Twitter Instagram Youtube Telegram

Linkler

    • Bizimle Çalışın
    • Bize Ulaşın
    • Amacımız
    • Yayın Politikası
    • Telif Hakları
    • Gizlilik Politikası

İşbirliğiyle...

Kategoriler

SORU-CEVAPLAR İBADET AKİDE VE İNANÇ KADIN VE AİLE NAMAZ HELAL-HARAMLAR ORUÇ AHLAK ZEKAT- FİTRE- SADAKA TİCARET VE FİNANS DUA UFKU TEMİZLİK HAC- UMRE KURBAN Gündem Yazıları ÇOCUK MUHTELİF AHİRET YİYECEK İÇECEKLER SİYER METAFİZİK KURAN-I KERİM

© Telif Hakkı 2024, Tüm Hakları Saklıdır  | hikmet.net

  • Hakkımızda
  • İrtibat
  • Gizlilik Politikası
Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz.
Gizlilik PolitikasıTamam
Manage consent

Privacy Overview

This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary
Her Zaman Etkin
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. These cookies ensure basic functionalities and security features of the website, anonymously.
ÇerezSüreAçıklama
cookielawinfo-checkbox-analytics11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Analytics".
cookielawinfo-checkbox-functional11 monthsThe cookie is set by GDPR cookie consent to record the user consent for the cookies in the category "Functional".
cookielawinfo-checkbox-necessary11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookies is used to store the user consent for the cookies in the category "Necessary".
cookielawinfo-checkbox-others11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Other.
cookielawinfo-checkbox-performance11 monthsThis cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Performance".
viewed_cookie_policy11 monthsThe cookie is set by the GDPR Cookie Consent plugin and is used to store whether or not user has consented to the use of cookies. It does not store any personal data.
Functional
Functional cookies help to perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collect feedbacks, and other third-party features.
Performance
Performance cookies are used to understand and analyze the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.
Analytics
Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.
Advertisement
Advertisement cookies are used to provide visitors with relevant ads and marketing campaigns. These cookies track visitors across websites and collect information to provide customized ads.
Others
Other uncategorized cookies are those that are being analyzed and have not been classified into a category as yet.
KAYDET & ONAYLA
Hikmet.Net
  • Ana Sayfa
  • Kategoriler
  • Akide ve İnanç
  • Ticaret ve Finans
  • Helal Gıda
  • Çocuk Eğitimi
  • Dua UfkuYeni
  • Blog