Namazın günde beş vakit olduğunu, hem Kur’ân-ı Kerim ayetlerinden, hem de Efendimiz’in sünnetinden anlamak mümkündür. Biz, öncelikle Kur’ân-ı Kerim ayetlerinden namazın beş vakit olduğuna dair işaretleri zikredecek, daha sonra da hadislerde bunun uygulamalarını göreceğiz.
a) Kur’ân-ı Kerim’de Beş Vakit Namaz
Beşer oluşumuzun gereği olarak bizler, mazhar olduğumuz şeyleri hemen unutuverir ve hatırlamaz oluruz. Bizi bizden daha iyi bilen Cenab-ı Hak, bu gafletimizi çok iyi bildiği için, günün yirmi dört saatini belli parçalara ayırmış ve bu parçaların belli bölümlerinde kendi huzuruna gelip, âdeta hesap verme havası içinde ve sahip olduğumuz nimetleri hatırlamamız için el-pençe divan durmamızı istemiştir. Çünkü kul, semt-i Uluhiyet’e yakın olduğu müddetçe hayret ve hayranlığı devam eder; O’ndan uzak kaldığı müddetçe de hayvanî duygular onun yakasını bırakmaz. İşte Cenab-ı Hak, bu gafleti kıralım diye: “Namaz belirli vakitlerde müminlere farz kılınmıştır.” (Nisa, 4/103) buyurmakta ve bizleri belli vakitlerde namaz kılmaya davet etmektedir.
Cenab-ı Hak başka bir ayet-i kerimede ise:
“Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah’ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur” (Rûm, 30/17-18)
buyurmakta ve namazın günde beş vakit olduğunu bildirmektedir. Nâfi İbn-i Ezrak, Resuli Ekrem’in tefsir anlayışını İbn-i Abbas’tan dinlemiş olanlardan biridir. O: “İbn Abbas’a, beş vakit namaz Kur’ân-ı Kerim’de anlatılıyor mu, diye sorduğumda bana bu ayeti okudu ve ayette geçen tesbih kelimesinin namaz manasına geldiğini bildirerek, beş vaktin anlatıldığını haber verdi” (Kurtubi, el-camiu li-ahkami’l-Kur’an, 14/14.) der. Evet, ayet açık bir şekilde gösteriyor ki, günlük namaz beş vakittir ve vakit bevakit kılınması gerekmektedir. Sadece İbn-i Abbas değil, pek çok sahabi bu ayet-i kerimeden aynı manayı anlamıştır.
Demek namaz, günde beş vakit olmalı.. ve kul günde beş defa Allah’ın huzuruna gelebilmeli ki kemale yükselme adına hız alabilsin; beş defa hayatın hesabını vermeli ki, gafleti izale edip Rabbiyle münasebet kurabilsin; edeble Rabbin huzurunda oturmasını bilmeli ki feyz-i akdesten gelen sırra, kalbi müheyya hale gelebilsin, letaifi bu işte oturaklaşsın, ruhunda bir zerafet ve nezaket hasıl olsun.. ve böylece hayvaniyete ait hususları sırtından atsın ve fuzulî bir yük taşımasın.
b) Hadislerde Beş Vakit Namaz
Namazın beş vakte tahsisi, sadece ayetlerde geçtiği şekilde kalmamış; Cenab-ı Hak doğrudan doğruya melek vasıtasıyla Efendimiz’e de talim buyurmuştur. Allah Resulü (sallallâhu aleyhi ve sellem), İbn-i Abbas (r.a.)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte bu hakikati haber vermektedir:
“Cibrîl bana, Beytullah’ın yanında, iki kere imamlık yaptı. Bunlardan birincisinde öğleyi, gölge, ayakkabı bağı kadarken kıldırdı. Sonra, ikindiyi, her şey kendi gölgesi kadarken; akşamı, güneş battığı ve oruçlunun orucunu açtığı zaman; yatsıyı, ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca; sabahı, şafak sökünce ve oruçluya yemek haram olunca kıldırdı. İkinci sefer öğleyi, dünkü ikindinin vaktinde, her şeyin gölgesi kendisi kadar olunca kıldırdı. Sonra ikindiyi, her şeyin gölgesi kendisinin iki misli olunca; akşamı, önceki vaktinde; yatsıyı, gecenin üçte biri gidince; sabahı, yeryüzü ağarınca kıldırdı. Sonra da bana yönelip: ‘Ey Muhammed! Bunlar senden önceki peygamberlerin vaktidir. Namaz vakti de bu iki vakit arasında kalan zamandır!’ dedi.” (Tirmizi, salât 1; Ebu Davud, salât 2.)
Evet, biz, beş vakit namazın Efendimiz’in sünnet ve sözlerinde değişik açılardan çok net bir şekilde ifade edildiğini görürüz.
Hasılı; beş vakit namazın eda şekli Efendimiz’in öğrettiği surette günümüze kadar nasıl devam etmişse, namaz vakitleri de aynı şekilde devam etmiştir. Dolayısıyla Müslüman için beş vakit namaz nasıl mühimse, onları vaktinde kılmak da o kadar mühimdir. Başka bir ifadeyle namaz kılmak nasıl farz ise, onları vaktinde kılmak da öyle farzdır; yine namazı terk nasıl haramsa, onları vaktinden geriye bırakmak da haramdır. O halde, bütün namazların Efendimiz’in tespit buyurduğu vakitler içinde kılınması gerekmektedir. Sahabe, Allah Resulü’ne, en faziletli amelin ne olduğunu sorduklarında, Efendimiz’in saydığı üç esastan biri, “vaktinde kılınan namaz” olmuştur. (Bkz. Buharî, mevakıt 5; Müslim, iman 137.) Yani vaktin namazla nurlanması, onunla değer kazanmasıdır.
Kaynak: Bir Müslümanın Yol Haritası