Kur’ân’da, Süleyman Aleyhisselâm’ın kuşlardan ve cinlerden ordularının olduğu, cinlerin kaleler, havuzlar ve kazanlar yaptıkları, içlerinde bina ustalarının ve denizlere dalan dalgıçların bulunduğu, ayrıca birkaç bin kilometre uzaktan Belkıs’ın tahtının anında getirildiği anlatılır. (Bkz.: Enbiyâ sûresi, 21/82; Neml sûresi, 27/17, 39; Sebe’ sûresi, 34/12; Sa’d sûresi, 38/37.)
Âyetler, bizi fizik ötesi âlemlere götürmekte ve metafizik vak’alarla tanıştırıp, cin, şeytan ve ruhanîlerle kalbin ve hissin diliyle konuşabileceğimiz bir âlemde gezdirmektedir. İnsanlık, şu anda bu işin henüz elif-basında ve emekleme devresinde bulunmaktadır. Telepatinin, ruhlarla konuşmanın, cin ve şeytanlarla en geniş sahalarda haberleşme yapmanın ve onları emir altına alıp iş gördürmenin perdesi yeni yeni aralanmaktadır. Maddeyle alâkalı laboratuvarlarda halledilemeyen meseleler olacak, görülmeyen âlemlere ve canlılara müracaat lüzumu duyulacak ve başka âlemlerden gelen şifreleri çözmek için nezih veya habis ruhlara, cinlere ihtiyaç baş gösterecektir. İrtibat arttıkça, onları kullanma sahalarına temayül de artacaktır.
Yukarıdaki âyetlerde ifade edildiği gibi cinler, Hz. Süleyman’a (aleyhisselâm) hizmet ediyorlardı. Her nebi, Cenâb-ı Hakk’ın isimlerinden birine mazhardır; aynı zamanda nebiler, kendi isimlerinin de mazharıdırlar. Süleyman ismindeki remiz ve mânâ, şehadet ve gayb âlemleri üzerinde hüküm sürmektir. Böyle bir ismin muktezası olarak, o nebinin bir eli görünen, diğer eli ise görünmeyen âlemde tasarruf yapabiliyor ve muhaberede bulunabiliyordu. Bu, sair enbiyâda ara sıra ve mucizevî oluyordu ama, Hz. Süleyman’da (aleyhisselâm) ileri derecedeydi. Ayrıca burada, imana ve Kur’ân’a hizmet eden cemaatlerin sahip olmaları gereken yol ve usullere de işaretler vardır.
Nebi, alet u edevatsız ve maddî sebepler olmaksızın cinleri teshîr edip emrine bağlamış, onlar vasıtasıyla haberleşmiş, onları çalıştırmış ve bu sahada nihaî sınırı göstermiştir. Âyetin ifadesiyle, emrinde bulunan cinler, Hz. Süleyman’ın (aleyhisselâm) kendilerinden yapmalarını istediği şeyleri yaparlardı. Çok muhteşem hüsnü sanat eserleri ortaya koyarak, bu sanatın gelişmesi ve ihyası hususunda insanlara büyük destekleri olmuştur. İleride cinler, aynı sahada daha geniş çapta kullanılacak ve onları istihdam edenler, son sınır taşlarını yerlerine koyacaklardır.
Yine Kur’ân’da, -yukarıda ifade edildiği gibi- Hz. Süleyman’ın (aleyhisselâm) cinleri denizlerin diplerine dalma ameliyesinde istihdam ettiği de belirtilmektedir (Enbiyâ sûresi, 21/82). Telepatinin bu işle alâkası vardır veya yoktur; fakat her hâlükârda, bir gün iaşeleri temin edilerek, cin taifeleriyle deniz altında üç-beş ay kalınabilecektir. Zira Allah’ın bir Peygamberi, bize bu mevzuda da son ufku göstermektedir.
Muhabere sahasında da cinlerin büyük çapta kullanılabileceğine âyet işaret etmektedir. Büyük devletler, teknik ve teknolojik sahada verdikleri kavga ve mücadelede cinleri kullanıp, -haberleşmede dinlenme ihtimali ortadan kalktığı ve çok seri hareket ettikleri için- telsiz ve telgrafın çalışması ve kod, şifre ve anahtarlarının ele geçirilmesi hususunda cinlerden faydalanacaklardır. Gariptir; bu mevzuda bugün en fazla gayret gösterenler de, mânâya karşı en kapalı milletlerden olan Rusya ve Çin’dir.
Cinler ile konuşmanın sağlanması, emniyet teşkilatlarının da işine yarayabilir. Meydana gelen veya gelişme safhasında olan faaliyetler ve grup olayları anında merkeze bildirilip, kontrol altına alınabilir. Kim bilir belki o zaman, cinlerden de komiserler ve emniyet müdürleri olacaktır.
…Ve gün gelecek, milletlerin gizli bir şeyi kalmayacak, cin ve şeytanlar bütün kapalı şeyleri, milletlerin sırlarını ve gizli yanlarını açığa çıkararak, herkesin en gizli yönlerine muttalî olma imkânını sağlayacaklardır. Ne var ki beşer, her şeyi ruhanîlerin ve cinlerin yaptıklarına inanacak ve bu sahadaki gelişmeler sonucunda cinlerin bu şekilde kullanılması, bir bakıma Allah’ın (celle celâluhu) ve Kur’ân’ın inkârına yol açacak; neticede de insanlar, ruhlarını tatmin için bunları kullanabileceklerdir.
Enbiyâ sûresinin 82. âyetinde, cinlerin daha başka işler de gördükleri belirtilerek, belki cinlerin ileride bizim bilemediğimiz ve tahmin edemediğimiz daha pek çok işlerde de kullanılabileceğine işaret olunmaktadır. Siz bunu, ister bin senelik hâdiselerin kitaplaştırılması, ister yerin altına ve yer altındaki madenlere ıttılâ ve isterseniz deniz dibinde asırlardır bulunamayan batık gemilerin tespiti, yeni zenginlik kaynaklarının keşfi veya cinleri uzay dalgıçları ya da cin uydular şeklinde istihdamla değişik bilgiler edinilmesi olarak düşünebilirsiniz. Fakat, her zaman olduğu gibi bu sefer de, verdiğimiz bu malumatın sonunda yine “Her şeyin doğrusunu Allah bilir.” demeyi ihmal etmemeliyiz.
Kaynak: İnancın Gölgesinde I, Cinler Gelecekte Çalıştırılabilirler Mi?