Açıklama: Bazı dua kitaplarında belli duaların belli sayılarda okunması gerektiğini görüyoruz. Mesela salât-ı terficiye için 4444 kez okunması gerektiğinden bahsediliyor. Dinimizde duaları bu şekilde belli sayılara bağlamak doğru mudur?
Kaynağı ve sayısı hadislerde belirtilen bazı dua şekilleri vardır. Mesela, herkesin bildiği ve namazlardan sonra çekilen tesbihler (33’er defa sübhanallah, elhamdülillah, Allahu Ekber), ihlâs suresinin üç defa okunması yine günde yüz veya yetmiş defa tevbe-istiğfar çekilmesi gibi, hadislere ve Efendimiz’in (s.a.s) uygulamalarına dayanan dua şekilleri bulunmaktadır. Bunların hepsi temel kitaplarda geçmektedir. Bunun dışında yine maneviyat önderlerinin kendilerinin Efendimiz’den (s.a.s) tevarüsle veya keşfen yapmış olduğu duaların olduğu bilinmektedir. Bu zatlar kendi keşifleriyle bazen bu dualar hakkında sayı vermektedirler.
Rivayetlerdeki sayıları şu şekilde değerlendirmek de mümkün olabilir. Nasıl ki bir doktor hastasına verdiği ilacın kullanım şeklini belirler, mesela günde 3 defa, 5 defa gibi, Efendimiz (s.a.s.) ve O’nu takip eden bazı mânâ hekimleri de bazı duaları okumak için belli sayılar vermiştir. Mesela, öğle namazının 10 rekât olup, akşam namazının 5 rekât olmasını neyle açıklayabiliriz. Bunların hepsinin mahiyetini bilmediğimiz farklı hikmetleri vardır. Bunlar Allah’ın rahmetine bir davetiye olabilir. Her ne kadar böyle olduğuna dair bir bilgimiz yoksa bile akla yaklaştırmak için bir misal verebiliriz. Allah’ın şifa vermesi için ilaç, şifreyle kilitli bir kapının arkasında olduğunu düşünürsek, bu sayılar o kilidin şifresi olabilir. Allah eğer şifa ve çözümü bu sayılara koymuşsa –kimse bunu ve aksini kesin olarak söyleyemez- sonuç almak mümkün olur.
Bunun yanında bunlar aynı zamanda tecrübe edilmiş ve neticesi de genelde müspet olarak alınmış şeylerdir. Netice olarak bunları yapmakla Allah’tan bir şeyler isteniyor.
Salât-ı tefriciyeye gelince o, Peygamberimiz (s.a.s) için dua etmeyi ifade eder. Biz bu duayla Allah Resulü’ne salât u selam getiriyoruz. Bunu, bizden Allah istiyor: “Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve tam bir içtenlikle selam verin.” (Ahzab Suresi, 33/56) Allah’ın salât etmesi, Efendimiz’i bağışlaması; meleklerin salâtı, O’nun için af dilemeleri; mü’minlerin getirdikleri salât u selam ise Allah Resulü’nün (s.a.s) derecesinin yükseltilmesi için duadır.
Sıkıntılarından ötürü Peygamberimize salât ü selam okuyup dua ederek Allah’tan sıkıntıların defedilmesini istemekte bir mahzur yoktur ve Allah’ın Efendimiz hatırına bu duaları daha çabuk kabul edeceği umulur. Burada unutulmaması gereken Allah’tan başkasından istememektir.
Bu sayılar hak dostlarından rivayet edilmekle bir manaları olsa bile bunlara kutsallık verip her şeyi bu sayılardan beklemek ve sadece bu salât u selam ve duaları okumak pek yerinde bir davranış değildir. Bu sayıların bazılarının Efendimiz’e nispeti, bazılarının da büyük zatlarla irtibatı vardır. Bunları tamamen reddetmek bir yanlış olduğu gibi her şeyi bu sayılarda zikirden beklemek ve asıl şifa veren Allah’ı unutarak bunlara sarılmak da şirke dahil olabilecek durumlardır.