Değerli kardeşimiz,
Ehl-i kitap dediğimizde, kendini Yahudi ya da Hristiyan kabul edenler anlaşılır. “Ben Hristiyanım, Yahudiyim” diyen insanlar, inançlarındaki farklılıklara bakılmadan ehl-i kitap kabul edilir zira Kur’ân ve hadis-i şeriflerde pek çok yerde onlara bu isimle hitap edilmiştir. Cumhur-u ulema kısaca, bütün Yahudi ve Hristiyanlara, aralarındaki farklılıklar, ihtilaflar ve çeşitli fırkalar gözetilmeksizin ehl-i kitap denileceğini belirtmiştir.[1]Mevsuatü’l-Fıkhiyyeti’l-Kuveytiyye, md: Ehlü’l-Kitab, 7/140.
Müslüman bir kadının, Müslüman olmayan bir erkekle evlenmesi haramdır. Müslüman erkek ise Müslüman bayanların dışında ancak ehl-i kitap olanlarla evlenebilir; müşrik, Mecusî, putperest kadınlarla evlenmesi haram kılınmıştır.
Ehl-i kitabın kadınlarıyla evlenilebileceği Kur’ân’da şöyle beyan buyrulur:
اَلْيَوْمَ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ وَطَعَامُ الَّذينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حِلٌّ لَكُمْ وَطَعَامُكُمْ حِلٌّ لَهُمْ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الْمُؤْمِنَاتِ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الَّذينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ إِذَۤا اٰتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ مُحْصِنينَ غَيْرَ مُسَافِحينَ وَلَا مُتَّخِذي أَخْدَانٍ
“Bugün size temiz ve lezzetli şeyler helâl kılındı. Ehl-i kitabın kestikleri ve diğer yiyecekleri size helâldir. Sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir. Namuslu, zinaya girmemiş ve gizli dostlar edinmemiş insanlar hâlinde yaşamanız şartıyla, müminlerden hür ve iffetli kadınlarla, sizden önceki Ehl-i kitaptan hür ve iffetli kadınlar da mehirlerini verip nikâhladığınızda size helâldir.” (Mâide Sûresi, 5/5).
Bakara Sûresinin 221. âyetinde de müşriklerin ne erkekleriyle ne de kadınlarıyla evlenilemeyeceği beyan buyrulur. Bazıları, bu âyetin kapsamına ehl-i kitabı da dâhil etmek istemişlerse de az önce zikrettiğimiz Mâide sûresindeki âyet, ehl-i kitabı istisna etmektedir. Yani müşriklerle, putperestlerle evlenilemese de ehl-i kitabın kadınlarıyla evlenilebilir. Bu konuda sahâbe, tâbiîn, tebe-i tâbiîn efendilerimiz ve daha sonra gelen âlimlerimiz arasında ittifak vardır.[2]Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, 3/68.
Vâkıa, Huzeyfe b. Yemân (radıyallahu anh) ve Talha b. Ubeydullah (radıyallahu anh) gibi sahabe efendilerimizden bazılarının ehl-i kitap kadınlarla evliliğine Hz. Ömer Efendimiz tavır koymuştur.[3]Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, 3/68; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 7/172. Fakat bu tavır, onlarla evliliğin haram olmasından değil, iffetine dikkat etmeyen kadınlarla evlenme ve Müslüman kadınların mağdur olabileceği ihtimalinden kaynaklanmaktadır ve bu yönüyle de bir ikaz içermektedir. Nitekim Müslümanlarla evlilikte iffet meselesine dikkat edilmesi istendiği gibi ehl-i kitapla evlilikte de kadının iffetli olmasına, iffetli yetişmiş bulunmasına ehemmiyet verilmesi talep edilmiştir (Mâide Sûresi 5/5; Nisâ Sûresi, 4/24-25). Yukarıda zikrettiğimiz âyetteki “muhsanât” kelimesi, iffetli olanlar demektir. Ayrıca, kadının gizli dost edinmemiş olması da âyette geçen ayrı bir özellik ve inceliktir. Demek ki bir Müslüman, ehl-i kitap kadınlarla evleneceği zaman, onların iffetli olanını ve gizli dostu olmayanını bulmak zorundadır. Böyle olmayanlarla evlenmesi câiz değildir.
Ehl-i kitapla evliliği zarurete bağlı olarak gerçekleşmesini evlâ gören âlimlerimiz de olmuştur.[4]İbn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, 6/393; el-Fetâvâ’l-Hindiyye, 1/281. Yani ehl-i kitabın kestiklerini yemek de kadınlarıyla evlenmek de aslında istenen bir şey değildir. Ancak zaruret olduğunda bunlar kullanılmalıdır. Tabii, zarureti de iki taraflı düşünmekte fayda vardır. Yani erkek Müslüman, ehl-i kitap kadınla evlenmeyi zaruri hissedebileceği gibi ehl-i kitap bir bayan da Müslüman bir erkekle evlenmeye mecbur durumda olabilir. Mesela kadın sahipsizdir, kötü yollara düşme ihtimali vardır, dengi yoktur vs. Öyleyse zaruret meselesini iki taraf açısından ele almak gerekir.
Yahudi ve Hristiyan kadınlarla evlilikte üzerinde durulan diğer bir husus da onların Hz. İsa ve Hz. Üzeyr’i ilah olarak kabul etmemeleri gerektiğidir. Bazı âlimlerimiz, onların kestiklerinin yenilmesi, hanımlarıyla evlenilebilmesi için bu türlü bir şirkin içine girmemiş olmaları gerektiğini söylemişlerdir. Her ne kadar ulemanın çoğunluğu, Mâide Sûresindeki ehl-i kitap ifadesinin mutlak olduğunu, bununla bütün Hristiyan ve Yahudi’lerin kastedildiğini belirterek, bu fikri kabul etmemişlerse de bu yaklaşım dikkate almaya değer bir yorumdur. Yani, evlenilecek kadının, Hz. İsa’nın veya Hz. Üzeyr’in Allah’ın oğlu olduğunu kabul etmesi evlenmeye mâni olmamakla beraber, böyle bir şirke bulaşmamış olan kadın tercih edilmelidir.[5]İbn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, 6/393.
Bu konuda dikkatlerimizi çeken diğer bir husus da ehl-i kitapla yapılacak evliliklerin, iman eksenli olması, en azından bu gayeyle evlenilmesidir. Müslüman bir kadının ehl-i kitap bir erkekle evlenmesine izin verilmeyişinin hikmeti ne ise Müslüman bir erkeğin ehl-i kitap bir bayanla evlenmesinde de aynı hikmet göz önünde bulundurulmalıdır ki o da kurulacak yuvanın iman, marifet, ihlâs, ihsan üzere oturtulmasıdır. Tabii ki bu konuda en büyük gayret erkeğe düşmektedir ve o, hanımının arzu edilen aydınlığa ulaşması için acele etmeden planlı bir irşad programı uygulamalıdır.[6]Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi, 5/452.
Evet, bir Müslüman evleneceği ehl-i kitap kadının ebedî hayatını düşünerek evlenecek, burada eşi olduğu gibi ötede de eşi olmasını arzulayacak, bunun için de onun adına hidayet yollarını araştıracak ve eşinin hidayeti için çırpınacaktır. Böyle bir gayeyle yapılmayan evlilik, sadece dünya açısından bir meta, bir güzellik olsa da ahiret adına pek bir şey ifade etmez. Kadının hidayete ermesi konusunda en önemli husus da hiç şüphesiz erkeğin hâl ve hareketleridir. Yani o, hanımına güzel misal olacak, imrenilecek bir hayat tarzı ortaya koyacak, böylece şeklî beraberliklerini kalbî ve fikrî bütünleşmeyle olması gereken seviyeye çıkaracaktır.
Burada şu hususa da temas etmemizde fayda var: Ehl-i kitap bir kadının Müslüman bir erkekle evlenme niyeti de çok önemlidir. Bazı coğrafyalarda olduğu gibi eğer maksat erkeğin zenginliği, şöhreti ve rahatlığından istifade etmekse, bu tür kadınlara karşı tedbirli olmakta fayda vardır. Böyle kadınları, Mümtahine sûresinin 10. âyetinde beyan edildiği gibi bazı soru ve tavırlarla imtihan ederek iyice anlamaya çalışmak, gelecek adına önemlidir. Evet, ehl-i kitap bir kadınla evlilikte, kadının erkeği sevmesi, onun ahlâkını beğenmesi, ona kalbî alâka duymasının dışında bir maksada yer vermemek gerekir.
Konumuzu özetleyecek olursak: Ehl-i kitap kadınlarla evlenmek câizdir. Ancak, öncelikle Müslüman kadınlar tercih edilmeli ve ehl-i kitapla evlilik, zaruret ve maslahat durumlarında düşünülmelidir. Ayrıca evlenilecek kadının iffetli olmasına, gizli bir dostunun/arkadaşının bulunmamasına dikkat edilmeli, tevhid inancına sahip olanlar, aile mefhumunu bilenler, nikâhın kutsiyetine inananlar tercih edilmeli, yuvanın iman eksenli ve hidayet gayeli kurulup devam etmesine gayret gösterilmelidir.
Kaynak: Kadın ve Aile İlmihali
Selametle kalınız.
Aşağıdaki linke de bakabilirsiniz.
Dipnotlar
⇡1 | Mevsuatü’l-Fıkhiyyeti’l-Kuveytiyye, md: Ehlü’l-Kitab, 7/140. |
---|---|
⇡2 | Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, 3/68. |
⇡3 | Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, 3/68; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 7/172. |
⇡4 | İbn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, 6/393; el-Fetâvâ’l-Hindiyye, 1/281. |
⇡5 | İbn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, 6/393. |
⇡6 | Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi, 5/452. |