Değerli Kardeşimiz,
Sözlükte “hakkını vererek yapmak, yerine getirmek, doğrultmak, devam ettirmek” gibi anlamlara gelen ikâmet (ikâme), terim olarak “farz namazların başlamak üzere olduğunu duyurmak” demektir. Ezanla namaz vaktinin girdiği, kâmetle de namazın kılınmakta olduğu haber verilir. (DIA, Kamet, 22/ 16-17.)
Hanefilerin de içinde bulunduğu fakihlerin çoğunluğuna göre kâmet, sünnet-i müekkede, Hanbelîler ve bazı Şâfiîler’e göre ise farz-ı kifâyedir. Eda ve kaza olarak kılınacak namazlar için kâmet uygulanır. Yolculuk durumunda, tek başına veya cemaatle kılınan namazlarda da aynı hüküm söz konusudur. Cemedilen namazlar için ise ayrı ayrı kâmet getirilir.
Ezana gelince, camide okunan ezan duyuluyorsa evlerde kılınacak namaz için ayrıca ezan okunmaz. Ezanın duyulmadığı uzak bir mesafede veya yerleşim merkezleri dışında bulunanlar da ezan okurlar.
Yukarıda belirttiğimiz gibi ezan ve kâmet, farz namazlar içindir. Bayram, cenaze, vitir, teravih, husûf ve küsûf, istiskâ namazlarıyla, nâfile namazlarda ezan okunmadığı gibi kâmet de okunmaz. Farz namazlar dışında güneş tutulması vb. sebeplerle cemaatle kılınan namazlar için Hz. Peygamber zamanında ezan okunmamış, Müslümanlar, “es-Salâte (es-salâtü) câmiaten” (cemaatle namaza geliniz) diye çağrılmışlardır (Buhârî, “Küsûf”, 3/8; Müslim, “Küsûf”, 4).
Cami ve mescitler dışında evde veya kırda tek başına kılınacak farz namazlar için hem ezan hem de kâmet getirilmesi daha faziletlidir. Ezanın terk edilerek, sadece kamet getirilmesi yeterli olsa da kâmetin terkiyle sadece ezan okunması ise mekruhtur.
Bu konuda Peygamber Efendimiz’den (s.a.s.) şu hadis-i şerif rivayet edilmiştir.
“Bir kimse boş bir yerde bulunup da namaz vakti girse, abdest alsın. Eğer yalnız kamet getirirse, kendisiyle birlikte iki melek namaz kılar. Eğer hem ezan okur hem kamet getirirse, kendisiyle beraber Allah’ın neferlerinden iki ucu görünmez bir cemaat namaz kılar.” (Beyhakî, 1/405)
Selametle kalın.